Mutluluk nedir? Yenilir mi, içilir mi? Gözle görülebilir ya da resmi çizilebilir mi? Mutluluğa ilişkin yüzlerce tanım yapılabilir…
Mutluluk, kişiye, konumuna, beklentilerine ve tabiki cep(bütçe)’ye göre değişir… Fransız kadın yazar George Sand, “Hayatta bir tek mutluluk vardır, insanın sevmesi ve sevilmesi” demiş. Latin Yazar Seneca, “Parayla satın alınan mutluluk, daha fazla para karşısında yenilir” demiş.
Bana göre en değerli tanımı İngiliz bilim adamı Alan Chalmers yapmış. Chalmes, “Bir insanın bu dünyada mutlu olabilmesi için sadece üç şeye ihtiyacı vardır: Sevecek birisi, yapacak bir şeyi ve umut ettiği bir şey” demiş… İnsan “brey” olmayı başarınca hayata dair bir duruş sergileyebiliyor… İşte aslında “mutluluk”un sırrı, anahtarı da burada saklı…
*** İngiltere’de London School of Economics üniversitesinde bir araştırma yapılmış…İnsanları en çok hangi etkinliğin mutlu ettiğini bulmaya çalışmışlar. 40 bin İngiliz aile üzerinde yapılan araştırma, The Daily Telegraph gazetesinde yayımlandı. Yaş, sağlık ve eğitim gibi parametrelerin dahil edilmediği araştırmada, insanlara kedilerini hangi etkinliklerin daha mutlu ettiği soruldu… Mutluluğa neden olan aktiviteler de bir başka değer olan “para” ile karşılaştırıldı… Sonuç aslında hiç şaşırtıcı değil: Mutluluk = maddi değer… Yani, ilk kez mutluluğa “maddi değer” verilmiş…
Araştırmaya göre, iyi hissettiren etkinliklerin başında dans etmek var…Bu duygu İngilizlere maaşlarına bin 670 sterlin (yaklaşık 6 bin TL) ilave edilmiş hissi oluşturuyormuş… Dans etmeyi, yüzmek izliyor… Eğer haftada bir kez yüzebilirlerse maaşlarına bin 630 (yaklaşık 5 bin 800 TL) eklenmiş gibi mutlu oluyorlarmış…
Sıkı durun… Mutluluk ölçütlerinde dans ve yüzmeden sonra sırada “kütüphaneye gitmek” geliyor… Araştırma, İngiliz hükümetinin sosyal politikalarının, halkın mutluluğu üzerindeki etkilerini ölçme girişimi açısından da önemli tutulmuş… Araştırma sonucunda London School of Economics'ten Daniel Fujiwara, "Soyut verileri somutlaştırarak, uygulanan sosyal politikaların halka faydalarını daha iyi anlayabilir ve buna göre yeni politikalar üretebiliriz" demiş…
Bu söze katılmamak mümkün mü? *** Bu araştırmanın Türkiye’de yapıldığını düşünsenize… Anketlerde ne tür cevaplar görürüz sizce? Sizi en mutlu eden aktivite nedir? : Eylemlere katılarak, biber gazı yutmak… Ardından “öteki” olarak aşağılanmak... Yapmaktan mutlu olduğunuz bir spor var mı? Yürüyüş… Özellikle ay ortalarından sonra aynı mahallede oturan arkadaşım ile işten eve kadar yürümek…
Mesafa uzun ama olsun, sohbet ederken başka tanıdıklar ile de karşılaşıp sosyalleşiyoruz. Bize değişik bir aktivite oluyor… *** Biz de mutluluk tarifi dönüp dolaşıp politikleşiyor.. Mutsuzluğun temeli bu… *** Aynı araştırmada, insanları mutlu eden faaliyetlerin sağlık üzerindeki etkisi de incelenmiş… Düzenli olarak kültürel etkinliklere katılanların ve spor yapanların, toplum ortalamasından daha sağlıklı olduğu ortaya çıkmış…
Yani aslında siyasilerin projeksiyonlarını çevirmesi gereken bir başka nokta da burası… Ama şimdi siz, yani Zeliş, memlekette her şey tamam bir bu mu eksik diyorsunuz? Sonuç yine aynı noktada… Bu kısır döngü, sizin gözlerinizin önüne de eski Türk filmi repliklerini getirmedi mi? “Ben fakir bir gencim, sen ise zengin bir fabrikatörün kızısın. Biz ayrı dünyaların insanıyız.
” “Fakirsin sen… fakir… fakir… Beni paranla satın alabileceğini mi sandın?” “Ben sırtımda taş taşır, yine seni okuturum yavrum.” “Söyleyemedim anne, babamın simitçi olduğunu yine söyleyemedim!”… Not: Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba…
Hepinizi çok özledim…
Sevgiler ve saygılar…