9 Eylül 1923’de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde “Halk Fırkası” adı ile kuruldu.
1924 yılında “Cumhuriyet Halk Fırkası” oldu.
1935 yılında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) oldu.
Cumhuriyetçilik
Halkçılık
Milliyetçilik
Laiklik
Devletçilik
Devrimcilik
Partinin amblemindeki 6 ok bu ilkeleri temsil etti.
CHP, kurucusu ve ilk Genel Başkanı Atatürk önderliğinde ulusal bağımsızlığı kazanan, Cumhuriyeti kuran, saltanatı kaldıran, hilafete son veren ve Ulusal Birliği sağlayan parti oldu.
1950 yılındaki seçimlerde iktidarı Demokrat Partiye kaptıran CHP, muhalefet partisi konumuna geçti ve 23 yıl boyunca muhalefet olarak kaldı…
1973 yılından sonra Türkiye’nin çalkantılı siyasetinde kurulan koalisyonlarda, kısa süreli de olsa, Hükümetlerin ortağı oldu… Sonrası CHP için bir kara delik…
9 Eylül 1992’de CHP yeniden açıldı. Genel Başkan Deniz Baykal’dı.
1999 seçimlerinde %10 barajının altında kalarak TBMM’ye giremedi.
CHP, 2002 yılından beri yine muhalefetteki yerini aldı. Genel Başkan Deniz Baykal gitti, Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Ama, CHP’nin ne içindeki ne de başındaki sancı hiç geçmedi. Genel Başkan eleştirileri, tüzük sorunları ve kurultayları…
***
Kalk Brüksel’e git.  Hangi amaçla? Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda ile ortak basın toplantısı düzenle. Orada, ülkenin Başbakanını Esed ile kıyasla. Swoboda basın toplantısını terk ederek sana tepki versin ve sonrasında seninle görüşmesin… Ardından sen de deki; “gerek kalmadı”…

 
Çok şey söylendi CHP Liderinin bu hareketinin ardından. Belki de en ilginç olanı bir zamanlar CHP Genel Başkanlığı için Deniz Baykal’a karşı yarışan Ertuğrul Günay’dan geldi… (Günay CHP’de istediği sonucu alamayınca parti değiştirerek AKP’ye geçti…)
“…ana muhalefet partisi başkanının Brüksel'de yaptığına bakın. Gerçekten üzülüyorum çünkü dışarıda hepimizin görevi, Türkiye'nin hukukunu korumaktır. İçimizdeki iş, içimizde. Dışarıda hepimiz Türkiyeyiz… Ana muhalefet partisi başkanı, bizden mutlu değilse bizi millete şikayet etsin. Elin adamına şikayet edersen, işte böyle dünyanın önünde sıkıntılı, güç durumda kalırsın…”
***
SANA LAYIK OLAMADIK ATAM
“Türk Milleti çalışkandır,
Türk Milleti zekidir” diyordun radyoda…
Tüylerim diken diken oldu Atam.
Türk olmanın gururu ile kalbim, büyüdü büyüdü Atam.
Bir de hüzün kapladı;
Fark ettiğim bir gerçeğin acısı çöktü içime…
Bize “Türk” kimliğini verirken;
“Ey milletim, üstünlüğünü fark et artık” diyordun elbette…
Ama, anlamadık ki ATAM…
Kendimizin farkına varamadık…
Evet zekiyiz; kurnazlıklara
Evet çalışkanız; yan yatıp para kazanmanın yöntemlerini bulmaya…
Yani Atam: Hangi ara zeki, hangi ara çalışkan olduk?!
***
Senden sonra;
Zorlukları görünce…
Mekanlarımız meydanlar…
Sığınağımız ay yıldızlı bayrağımız…
Ve dahası, uzun sürmüyor ayrılmamız, ayrışmamız….
Sindikçe sindik; çekildik kabuğumuza…
***
Birlik için savaş mı çıkması gerek?
Kahramanlık için aşağılanmak mı gerek?
***
Üzgünüm, hem de çok…
Sana ve silah arkadaşlarına,
Kurtuluş Ana’larına layık evlatlar olamadık Atam…
Kalk, uyan!...
Yüzyılın dahisi.
Senden sonra gelemedi maalesef
Işığını senden almış bir yenisi….