NECATİ DOĞRU
Kavurucu Temmuz sıcağında püfür püfür bir öneri!
At binenin!
Kılıç kuşananın!
Profesör Kızılot’a kulak verin, sizin de gül gibi maaşınız ve kaymaklı kadayıflı emekli aylığınız birlikte her ay başı, “banka-matik torbanıza” dolsun, sokun kartı makineye... Gerisi gelsin...
Bir memur.
Bir müsteşar.
Bir subay.
Albay, general.
Şef, daire başkanı, müdür, genel müdür, öğretmen, öğretim üyesi, hâkim, savcı, genelkurmay başkanı, kuvvet komutanı hiçbir kamu görevlisi; çalıştığı kurumda geriye doğru borçlanarak emekli olamaz. Aylık maaşı ile birlikte emekli maaşını katiyen birlikte alamaz.
Çift maaşa yasa izin vermez.
Kurallar geçit tanımaz.
Çift maaşı her ayın başında alabilmek için 73 milyon Türkiye insanından hiçbirinde olmayan üç koşul gerekiyor.
İmtiyazlı olmalısınız.
Eşitlik ilkesini bozmalısınız.
Şahsınıza ayrıcalık vermelisiniz.
Bu üç koşulu yerine getirebilmek için de; Afrika’da, Asya’da geri kalmış ibiş diktatör ülkelerden birinde ya da Türkiye’de başbakan ve milletvekili olmalısınız. Milletvekili seçilip, 2 yılını dolduranlar; “özel emekli aylığı” alma hakkını Türkiye’de kazanıyorlar. Bu hak Türkiye’de hiç kimseye yok sadece milletvekiline ve milletvekili olduğu için Başbakan’a da var.
2 yıl doldu.
İmtiyaz işlemeye başladı.
“Kendine imtiyaz yaratan, şahsına ayrıcalık veren ve eşitlik ilkesini bozan” bu hakka sarılanlar hem milletvekili maaşı (9 bin 884 TL) ve hem de milletvekili emekli maaşı (2 bin 814 TL) almaya koyuldular.
Siz de parti kurun.
Siz de vekil seçilin.
Kaymaklı çift maaş alın.
İktidar, 2009 yılının ikinci altı ayında Bağ-Kur emeklilerine sadece 5 TL, SSK emeklilerine ise sadece 11 TL zam yaptı. Bu artışa karşı DİSK’e bağlı Türkiye Emekliler Sendikası üyeleri; üzerinde kocaman harflerle “ilaç kuyruğunda ölmek istemiyoruz” yazan beyaz kefenler giyerek protesto yürüyüşü düzenlediler.
Ne kadar acı!
Ölmeden kefene girdiler.
Siz de vekil olun.
Çift maaşı alın ve aynı zamanda hiç durmadan “Türkiye’de askerî vesayete son veren, her türlü ayrıcalığı, imtiyazı, eşitsizliği yok edecek demokrasiyi biz getiriyoruz” diye bağırın!
Ölmeden kefene girmeyin.
*****
DURMAYALIM HEP SORALIM!
Bugün 43 gün doldu.
Gerçeği arıyoruz.
43 gündür bulamadık.
Gerçeği öğrenemedik.
Dünyayı ayağa kaldırdılar ve sonra da kulaklarının üstüne yattılar. Darbe ortamı yaratacak eylemler yapacaktı diye suçlanıp askerlik şerefiyle oynanan Kurmay Albay Dursun Çiçek, Savcı Zekeriya Öz ile tutuklanmasına karar veren Hâkim Rüstem Eryılmaz hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikâyette bulundu. Albay, “bana iftira attılar” diyor.
Kim attı iftirayı?
Kim yazdı sahte kâğıdı?
Kim sızdırdı gazeteye?
Kaç kişiydiler?
Birinci adam kim?
Amaçları nedir?
43 gün doldu.
Unutmayalım!
Unutturmayalım!
Durmadan soralım.
Demokrasi şeffaflıktır.
Demokrasiyi savunalım.
Önemlidir.
Evet “demokrasi her konuda şeffaf” olmayı ister. Gazeteci Can Dündar ile Gazeteci Alper Görmüş, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üyesi Ali Suat Ertosun’un, rahmetli Sabancı’yı plazasında kurşunlayan Mustafa Duyar adlı katili, konuşamasın, gerçekler aydınlanmasın diye hapishanede “Nuriş Çetesi”ne öldürttüğünü iddia eden yazılar yazdılar.
Korkunç bir iddia!
Doğru mudur?
Biz de takip edelim.
Ali Suat Ertosun niçin susuyor?
Bunu da durmadan soralım.
Bu da çok önemlidir!