Ekrem İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları;
Siz bir üst akılın projesi misiniz?
Toplum üst aklı olabilir. Sizin 'beklemiyorlardı' yorumunuza şöyle bir cevap vereyim; aslında şunu çok duydum, tanımlanan bir profile çok uygun bir kişilik olarak yorumlandığımı biliyorum. Dolayısıyla demek ki toplumun üst aklının aslında projesiyim. Yani toplumun üst aklı nasıl bir belediye başkanı istiyor? Nasıl bir yönetici istiyor? Tanımlamalarından bu işi irdeleyen, inceleyen arkadaşlarımın ya da partideki bizim yöneticilerimiz uyuşturduğunda "evet doğru profil" diye beni davet ettiler. Bir üst akıl varsa evet toplumun üst aklı öncü olmuş ve parti buna göre karar vermiş.
Deprem taziyesi sonrası kayağın sırası mıydı?
Ben çok masumane bir şekilde Elazığ'a gittim. Hatta bir gün öncesinde gidecektim çocuklarımın yanına ama o gün o gece depremi duyar duymaz o çalışmalara başladık. Sabah gideceğimi söyleyince eşim, "Sana eşlik etmek istiyorum" dedi ve çocuklarım oraya yalnız gittiler. Biz Elazığ'a gittik, durumu gördük. Gerçekten beklentimizin çok çok altında bir sorun yaşamıştı Elazığ, bundan çok mutlu olduk. Yani şehrin hemen göbeğinde olması nedeniyle gerçekten "yüzlerce insanı kaybettik" diye öyle üzüntüyle ve kaygıyla gitmiştik. Ve gerçekten düşük oranlı kayıpla ve yıkım oranıyla karşılaştık. 1 gece orada kaldık daha sonra Tunceli'ye geçtim. Söz verdiğim bir annenin kızını kaybettiği anı yaşadık. Munzur Çayı'nın kenarında kızını ararken Diyarbakırlı bir annemizin yanında olduk. Gezimizi yaptık ve 2 gün orada geçirdikten sonra da 3. ve 4. gün çocuklarımın yanına gittim. Yani bir aile babasının çocuklarının yanına gitmesi ve bir tatilde onlarla vakit geçirmesi bir eğlence değil, bir düğün değil bu sadece bunun üzerinden bir manipülasyonla insanlara bir algı yaratmak. Bu olabilir mümkün ama bazı doğrulardan vazgeçemem.
Biz zaten hem izole hem de kendi başımıza çocuklarımızla bir vakit geçirme planı içerisindeydik. Ama orada olduğumuzu gören insanlar bizi paylaştığında yaşanan trajedi ve benim aile yakınlarıma onlarca yüzlerce binlerce hakaretle sosyal medyada bir takım şeyler dönünce nerede olduğumu ve ne yaptığımı açıklamak zorunda kaldım. Fotoğraf paylaşmamın amacı oydu.
Rüzgarınızın çabuk söneceğini düşünüyor musunuz?
Maçın 90 dakika olduğunu bilirim. Maça nasıl başlanır, nasıl bitirilir her birisinin farkındayım. Bu kısa süreli bir koşu değil maraton koşacağım. Enerjimin yüksek olduğunun farkındayım. Tüm motivasyonumla yaptığım görevin kutsallığının farkındayım. Böyle bir katılımcı ruhun asla zamanının geçmeyeceğine inanıyorum. Bunu zaman gösterecek zaten. Kaldı ki enerjimi sürekli yukarıya çıkartan inanılmaz bir motivasyon ve geri dönüş alıyorum halkımızdan. Bu da beni çok mutlu ediyor.
Ekmeğin fiyatından haberdar mısınız?
250 gram ekmek, yanılmıyorsam 1,50 lira. Ama gramaj üzerinden ve farklı çeşit ekmek üzerinden bu rakamın daha da üzerine çıkabiliyor. Şu da bir gerçek, bugünün rakamlarıyla bizim yaptığımız ekmek fiyatı bir sübvansiyon yani maliyetinin de altında bir ekmek satışı yapıyoruz. Tamamen halkçı bir tavırla. Halk ekmeği ucuza sunma konusunda azami gayret gösteriyoruz. Sebebi bugünün koşulları. Fırıncıları çok da eleştiremiyorum çünkü gerçekten maliyetlerini de biliyorum. Benim yaklaşık 6-7 yıllık bir fırıncılık hayatım da var. Dolayısıyla maliyetleri birazcık da bilirim.
İnsan sağlığını siyasi kavgaya kurban mı ettiniz?
Ekrem İmamoğlu, Başakşehir Şehir Hastanesi'nin yolunun yapılmaması ve bunu iptal etmesi üzerine sorulan "İnsan sağlığını siyasi kavgaya kurban mı ettiniz?" sorusuna şöyle cevap verdi;
Asla. Burada bir şehir hastanesi var. 2020 içinde planlanan bir hastane ve bu hastanenin 2 tane önemli ulaşım hattı var. Bir tanesi kara yoluyla daha da önemlisi metroyla. Bizim göreve geldiğimiz dönem itibariyle, en önemli ulaşımı sağlayacak olan metro hattı daha yüzde 7-8 seviyesindeydi. Yani bitirilmesi düşünülen zamanın çok gerisinde kalmış bir metro hattını devraldık. Metro hattı karayolundan daha da mühim. Bu bakımdan biz bu konuyu tam aksine hemen masaya yatırdık ve çözüm aramaya başladık. Baktık ki metro ihalesi yanlış bir ihale, Yapımcısı ve protokolüyle ilgili birçok sıkıntılar var. Bu konuda bu projeye yurt dışından finansman imkanı bulmak mümkün değil ve bunu da maliyeti itibariyle iç finansmanla yapmak mümkün değil. Dolayısıyla bunun hızlıca yetiştirilmesi lazım ve biz hızlıca girişimlere başladık. İller bankası olsun, valilik olsun görüşmeleri başlatan biziz. Bu soruna çözüm arayan biziz. "Bakın hastane yapılıyor ama yolu yok. Metrosu yok. Bu iş ihmal edilmiş." Şeklinde bu süreci başlatan biziz. Kamu bankalarından ve İller Bankasından geri dönüş alamadık. Biz metro hattıyla ilgili sadece ve sadece 100 milyon euro'luk bir finansman sağladığımızda hastaneyle ilgili süreci yapabileceğimizi 1 yıl içinde hazır edeceğimizi anlattık. Bizim valilikle oturup sohbetimizde iş şuna oturdu tam o esnada valilik bunu bakanlığın devralıp yapma düşüncesi olduğunu aktardı bize. Biz de dedik ki "Tamam. Bize bir finansman sağlarsanız mutlu oluruz" Ama finansman sağlanmıyor bize. Kamu bankaları bunu bize vermiyor. Kara yolları ile ilgili de benzer bir süreci devraldık. Tabii ki İstanbul'un birçok konusu var yani Sancaktepe'de hastaneye giden metro hattını başlatan biziz. Sonuç olarak yolu da yapabilirdik metroyu da yapabilirdik ama süreç çok sıkıştığından bakanlık biz bunu yapalım diye bir tavır ortaya koyduğundan o yazıyı onun için yazdık. Bu süreci ekim, kasımda biz konuştuk. Daha yeni Cumhurbaşkanlığı bir genelge yayınladı. Dedi ki, "Ben devralıyorum. Ulaştırma Bakanlığımla ben yapacağım" dedi. Nisan ayında biz yazı yazdık. Dedik ki, "Bize kaynak verin biz yapalım" "Hayır biz yapacağız" dediler. Ama nasıl yapacağız? Yapacağız, parasını da bittikten sonra keseceğiz. Yani burada aslında iktidarın çözüm metodu önemli. Yani bize krediyi verse biz yapacaktık. Bu bir siyasi karardır. Ama kim yaparsa yapsın. Cumhurbaşkanlığı da belediye başkanlığı da bizim makamımız.
Cumhurbaşkanı'nın oyunu alacağınıza inanıyor musunuz?
Ben kişiden oy konusunda ümidimi kesmem. Israrlı bir insanım. Sayın Cumhurbaşkanı da bu ülkenin bir vatandaşı ve İstanbul'un bir hemşehrisi. Dolayısıyla süreç bittiğinde, tekrar İBB adayı olduğumda mutlaka oyunu isteyeceğim bireylerden birisi de sayın Cumhurbaşkanı'dır. Bazen insanlar zihninde size karşı pozittif duygu besler ama oy kullanmaya geldiğinde eli gitmez. Bu elin gitmemesinde bir takım siyasi takıntılar vardır, görüşler vardır ya da tarafgirlik vardır. Bu olmadığı takdirde ben sayın Cumhurbaşkanı dahil herkesin oyuna talibim.
Siyasi nezaket konusunda ikiyüzlü mü davranıyorsunuz?
Asla. Ben zaten hayatım boyunca kötü cümle kullanmamayı ailemden öğrendim. Bizim evimizin çevresinde küfürle ilgili anormal bir duvar örülüydü. Hayata hep böyle tutundum. Bugün de onu temsil ediyorum. Ama insanın hatası olabilir, sıkıntı yaratacak bir anlık bir öfkesi olabilir. Benim Ordu'da yaşadığı olay, öncesi, oradaki ailenin düştüğü durum, gerginlikler... Fakat iddia edilen cümleyi söylemediğimi ifade ettim. Söylediğim kelime belli. O da sert bulunabilir ama insanın da bir dayanma noktası olabiliyor. Buna rağmen yapmaman gereken noktalar vardır. Bunun için de özür dilemesini bilirim.
Megaloman mısınız?
Hayır. Tam tersine megaloman olmadığım gibi insanları seven, dinleyen, eleştiri yapan bir yapım var. Megaloman bir yöneticiden hem şehirleri hem de ülkeleri Allah korusun.
Muharrem İnce ile aynı kaderi paylaşmaktan korkuyor musunuz?
Benim öyle bir korkum ve endişem yok. Sayın Genel Başkanımız 2019 yerel seçimlerinde, özellikle yerel yönetim tecrübesi, deneyimi olan insanları büyükşehir adaylığına taşıyarak çok değerli bir başarı elde etmiştir. Benim tek kriterimin başarılı bir belediye başkanlığı dönemim olduğunu düşünüyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun yerine genel başkan olmayı düşünür müsünüz?
Benim şu anda İBB Başkanlığım dışında hiçbir hayalim ya da idealim yok. Bu tür hayaller ya da idealler insanın aslında el freni olur. Benim niyetim İstanbul'un en başarılı, en demokrat belediye başkanı olmak .
Ülkeyi yönetmeye aday mısınız?
Şu anda Türkiye'nin bir kademesinde yöneticiyim. İstanbul'u yönetiyorum, 16 milyon. Dolayısıyla bu kadar büyük bir sistemi başarılı yönetmek hedefi sizi yönetici olarak gündemde tutar. Yarın öbür gün "şu olur musun, bu olur musun?" gibi sorular elbette merak edilir. Ama buna "İstanbul'un en başarılı belediye başkanı olmak istiyorum. Şu andaki tek idealim bu" demek de benim doğal hakkım.
Eşcinsel evlilikleri onaylıyor musunuz?
Ben özgürlüklere saygı duyan ve özgürlüklere dair toplum içindeki insanların kendi yaşamlarıyla ilgili süreçlerine destek olmaya çalışan bir yapım var. Görevim de bunu gerektiriyor.Tabii ki eşcinsel vatandaşlarımızın da yaşam kalitelerini ya da yaşamla ilgili özgürlüklerini korumakla ilgili sorumluluğumuz var. Şunu söylemekte fayda görüyorum ki eşcinsel evliliğe izin verilmesi hususuna henüz toplumumuzun hazır olmadığının da altını çizmek isterim.