Yağmurdereli, "En son Recep Tayyip Erdoğan’la ikimiz kapatırız partiyi'' diyor.
Türkiye onu önce şarkıcı olarak tanıdı... Ardından ''milli damat''lardan biri olarak...
Sonra oyuncu ve özellikle de dizi yapımcısı olarak hayli sükse yaptı...
Türkiye’de televizyon dizisi denince ismi akıllara ilk gelenlerden biri oldu...
Derken modern çağın baş belası kanser de girdi gündemine...
Kansere karşı çetin bir mücadele verdi.
Söylediğine göre o sorunu büyük ölçüde alt etti... Dışarıdan bakıldığında kanser gibi siyasetin de hayatına aniden girdiği zannedilse de aslında önce babadan, sonra da hanımdan yana o hep o dünyanın içindeydi...
DP ve AP’den Trabzon milletvekilli Zeki Yağmurdereli’nin oğlu, ANAP’lı eski bakanlardan Veysel Atasoy’un kayınbiraderi Osman Yağmurdereli şimdi çiçeği burnunda bir AKP’li ve AKP İstanbul Milletvekili.
Yemin töreninde kendi elini öpüp alnına koyarak sergilediği hareket ve ardından bunun MHP’lilere ve Devlet Bahçeli’ye bir selam ve saygının ifadesi olduğunu açıklamasıyla TBMM’nin farklı ve renkli bir üyesi olacağının işaretlerini veren Yağmurdereli ile Kemerburgaz’daki villasında konuştuk.

Şarkıcılık, oyunculuk, yapımcılık derken şimdi de milletvekili oldunuz. Milletvekili seçildikten sonra hayatınızda neler değişti?
Hiçbir şey değişmedi. Ankara’ya daha sık gider oldum. Haftada üç gün Ankara’ya gidiyorum o kadar. Ben yine insanların yolda gördükleri ''Osman Abisi''yim.

Ankara’da nerede konaklıyorsunuz?
Şimdilik otelde kalıyorum. Bir veya bir buçuk ay sonra Esin Hanım’la bir yerleşim düzeni düşünüyoruz.

Esin Hanım da mı Ankara’ya gidecek?
Eğer haftada iki üç gün gidip geleceksem böyle bir şey yapmayı pek düşünmeyiz. Sürekli Ankara’da kalmam gerekecekse benimle gelmesi lazım tabii.

MHP’de dostlarım var

Meclis’teki yemin töreninde Devlet Bahçeli’ye gönderdiğiniz o selamdan sonra AKP’den, MHP’den veya Meclis’te karşılaştıklarınızdan ne gibi tepkiler aldınız?
Bu soruyu ilk sen sordun ve haber yaptın. Ondan sonra biraz daha alevlendi bu konu. Aslında konu şöyleydi: Benim MHP grubunda çok sevdiğim, çok eski yedi dostum var. Onları kuliste görüp hayırlı olsun diyememiştim. Yani MHP grubu da benim çok uzak olduğum bir grup değil. Ayrıca ben Meclis’te barış ve hoşgörünün olmasını istiyorum. Çünkü insanlar ülkenin daha iyi yönetilmesi, daha iyi olması, insanların daha mutlu olması için çalışıyor. Biz neticede şu anda iktidarız ama MHP’den bir arkadaşımız gelip ''Benim seçim bölgemde şöyle bir sorunum var, şunu halledin'' dese halletmeyecek miyiz? Herkes bu ülke daha iyi olsun diye uğraşıyor. Benim de orada 20-25 sene evvel tanıdığım Tunca Toskay var. TRT Genel Müdürü’yken beraber çalıştığım benim genel müdürüm, televizyonculuğu bana öğreten bir abim. Cihan Paçacı var. Eşim bankacıyken onun genel müdürlüğünü yapmış, Esin’in şube müdürlüğünde imzası olan bir adam. Dünürümüz var; Bekir Aksoy. Benim küçük kayınbiraderim Bekir Aksoy’un kızıyla evli. Sabahattin Çakmakoğlu Beyefendi var. Çok saygı duyduğumuz bir abimizdir. Eski İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir var. Birçok arkadaşım, dostum var. Bizim sahnede de vardır: Gazinoda en uzakta oturan bir dostuna selam yollarsın hoş geldin anlamında. Şimdi o selamdan ve o açıklamadan ''Osman Yağmurdereli MHP’ye geçecek, Osman MHP’lilerle beraber olacak'' gibi algılamak kadar yanlış bir şey olamaz. Şunu herkes bilmeli ki benim AKP’den öldüğüm zaman kaydım silinir. En son Recep Tayyip Erdoğan’la ikimiz kapatırız partiyi.

O kadar AKP’liyim diyorsun.
AKP bana teklif getirmiş, ben yedi hafta nefes almadan hasta halimle çalışmışım. Halkın ''Sevgili Osman Abisi'' olarak oy almışım. AKP’liyim diye oy vermiş bana insanlar. Onların oyuna ihanet etmem. Bu benim yaradılışıma, Trabzonluluğuma, Karadenizliliğime, delikanlılığıma yakışmaz. 30 sene sanat hayatımda sözleşme yapmadan çalıştım. Aslan soyunduğu yerde giyinir.
Ben sokakta gördüğüm bir arkadaşımı bir abimi öpeceğim ''merhaba nasılsın'' diyeceğim. Meclis’te o MHP’li diye ''merhaba'' demeyeceğim. Hiç benim tarzım değil Ali. Bana yakışmaz. Ben dürüst ve delikanlı bir adamım, neysem oyum. Orada arkadaşlarımı çok seviyorum, onlar benim dostlarım. Akşam yemeklerine AKP’li milletvekili ve bakan arkadaşlarla çıkıyorum şimdi. İleride diğer partilerdeki dostlarımla da yemeğe çıkacağım.
Nedir ya, neyi bölüşemiyoruz ki? Ben bu dostluğu, bu arkadaşlığı, bu özveriyi Meclis’e getirmek istiyorum ve bunun da çok doğru olduğuna inanıyorum. Sana yaptığım açıklamayı haber yaptığının ertesi gün MHP’den arkadaşlar benim oturduğum koltuğun önünde oy veriyorlardı. Geldiler, öptüler ''Hayırlı olsun kardeşim'' dediler. Devlet Bey geldi, o da bizim sandıkta kullanıyordu oyunu, ''Osmancığım hayırlı olsun'' dedi. ''Sağolun Sayın Genel Başkanım Allah sağlık versin, hayırlı uğurlu olsun'' dedim. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Abi-kardeş yaşayıp gideceğiz. Yani onlar MHP’li, biz AKP’liyiz diye her gün dövüş mü yapacağız?

Tayyip Bey’le seçildikten sonra en son ne zaman görüştünüz?
En son dün lütfetti sa€ olsun. Ben geç kalmıştım Meclis’e, yeğenimin düğünü vardı, beyefendinin uçağıyla geldik. Dün akşam beraberdik.

Otostop çektiniz yani.
Giderken meydana da Nimet Hanım (Çubukçu) götürdü. Meclis’ten çıkıyordum, Nimet Hanım, ''Gel kardeşim ben götüreyim seni'' dedi. Asıl otostopu orada çektim.

Bakanlık için beni gaza getirmeyin

Bakanlık bekliyor musunuz?
Hayır... Bakanlık 341 AKP’li milletvekilinin gönlünde yatabilir ya da hayalidir. Ancak benim konularımla ilgili kim bakan olacaksa mutlaka bana danışacağını düşünüyorum ve o kadar önemsemiyorum, Beyefendi nasıl uygun görür bilmiyorum. Ama beni bakanlığa yakıştıranlar var. Dün Birol Güven aradı, ''Sayın Bakanım nasılsınız, iyi misiniz?'' diye konuşmaya başladı. Dedim ki ''Birol, sen deli misin, divane misin? Bu, ‘Bakanım’ lafı, diyerek olmuyor. Alıyorsun sanatçılarını 15-20 kişi yürüyüş yapıyorsun pankartlarla Ankara’ya doğru''... O kapattı, Necati Akpınar aradı. Onunla da benzer bir sohbetimiz oldu bana ''Sayın Bakanım'' deyince... Ona da ''Beni niye gaza getiriyorsunuz? Benim için ne yaptın? Yürüyüş yapın, Taksim’de buluşun, sanatçılar pankart açsın'' dedim, şakalaştık.

Sayın Atilla Koç gibi sizde de göbek var, şeker hastalığı var. Kültür ve Turizm Bakanlığı için gerekli kriterler var yani...
Ali, Ali... Sen bari gaza getirme beni...

Ankara’daki grubunuzda kimler var?
Trabzon milletvekillerinden oluşan grubun bir parçasıyım. Faruk Abi (Özak), Cevdet Bey (Erdöl), Safiye Seymenoğlu. Onlarla buluşuyoruz. Çok sevdiğim arkadaşım Egemen Bağış’la beraberiz. Güzel bir yer yaptık biz kendimize. Meclis’in en genç milletvekilleri, 30-35 yaş arası delikanlıları, kadın milletvekillerimizle 8-10 kişilik bir grubumuz var. Arkamızda da Abdulkadir Aksu ağabeyimiz var. Orada kast yapıyoruz. Ben dizi hikâyesi yazıyorum, çok eğleniyoruz, çok mutluyuz orada yani. Milletvekili yaşantımı dizi yapmayı düşünüyorum, günlük tutuyorum. 

Günde 20 ilaç kullanıyorum

Kanser rahatsızlığınızla ilgili son durum nedir? Günde kaç tane ilaç kullanıyorsunuz?
Şeker hastasıyım. Günde üç tane şeker ilacı kullanıyorum. Bir vitamin, bir tansiyon, bir mide hapı alıyorum. Kanserle ilgili de 15 günde bir koruyucu anlamında bir ilaç çıkmış, onu alıyorum. Yarım kan sulandırıcı alıyorum. Kemoterapi yapıyorlar. Özetle günde 22 tane ilaç kullanıyorum.

Kemoterapi sürüyor mu?
15 günde bir alıyorum. Arada bir dönem bıraktım, altı ay gerekmedi. Ama şimdi bir tane ölü hücre kalmıştı, onun canlanmaya başladığını gördü doktorum. İki santimlik minik bir şey. ''Onun da başına vuralım, ezelim'' dediler.

Kemoterapi aldığınız gün mü daha ağır geçiyor, ertesi gün mü?
O gün ve ertesi gün çok zorlanıyorum.

10 ismin çağrıştırdıkları

Seda Sayan: Dost
İbrahim Tatlıses: 30 yıllık arkadaşım
Ahmet Hakan: Beni hiç tanımamış
Sibel Can: Çok iyi yürekli bir kız
Aykut Işıklar: Yazık geçen yıllarımıza
Mehmet Ali Erbil: İyi arkadaşım
İsmail Türüt: Umduğum gibi çıkmadı
Gülben Ergen: Vefalıdır. Her kandilde mesaj çeker
Kadir İnanır: Yorum yapmam
Emrah: İyi bir kardeşimizdir