ABD'nin başkenti Washington'daki temasları çerçevesinde Amerikan Atatürk Derneği'nde bir konuşma yapan İnce, "AKP, alkole kafayı takmış durumda. Keşke bu alkole gösterdikleri duyarlılığı; hırsızlığa, yolsuzluğa, ihaleye fesat karıştırmaya, kent rantını yandaşlara dağıtmaya gösterselerdi. Bunların bunu dini gerekçelerle, inandıkları için yaptıklarını sanmıyorum, bu bir dayatma, diğer alanlarda böyle bir duyarlılıkları yok AKP'nin. Yani hırsızlık almış başını gitmiş, yolsuzluk almış başını gitmiş, bu konularda tek kelime etmiyorlar. İngiliz viski şirketlerinin 500 milyon dolar borcunu affediyorlar. TEKEL'in içki bölümünü ucuza satıp fakir fukara milletin parasını yediriyorlar. Burada haramdan, helalden bahsetmiyorlar. İhalelere nasıl fesat karıştırdıklarından, özellikle İstanbul'da kent rantını nasıl yandaşlarına verdiklerinden bahsetmiyorlar. Burada hiç haram akıllarına gelmiyor ama içki, dini referans kabul ederek Türkiye'yi dönüştürmek, yaşam şeklini değiştirmek, yaşam şekline müdahale etmek anlamında akıllarına geliyor. Samimi değiller. Bu konuda insanların dini duygularını sömürerek oy devşirmek istiyorlar, yaşam şeklini dayatmak istiyorlar, bunların mantığı bu" diye konuştu.
"ATATÜRK DÜŞMANLARINI GÖRÜNCE HEYECANLANIYORUM"
Atatürk düşmanları karşısında olunca daha güzel konuştuğunu söyleyen İnce, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onları görünce heyecanlanıyorum. Tabii ki bu bağımsızlık idealinin öldürülmeye başlandığı bir tarih var geçmişimizde. Bu da 12 Eylül 1980 maalesef. Atatürk sevgisiyle, Atatürk'ün yaptıklarıyla uğraşılmaya başlanan tarih 3 Kasım 2012 değildir. Bunun asıl sorumlularından biri Kenan Evren'dir. Burada hatırlayınız, gençlik ve spor bayramını Atatürk'ü anma, gençlik ve spor bayramı haline getirdiler. Bu Atatürk'ü anma gibi anlaşıldı, bu böyle anlaşıldı, Atatürk'ü hatırlama değil, anma ama bugün durum farklı. Bugün de Cumhuriyet'e saldırılar var, kuruluş felsefesine saldırılar var, geçmişten farklı bir millet var karşımızda çünkü Türk milleti artık manüpilasyona açık bir millet. Bu kadar çok internet sitesi, bu kadar çok yalaka, yandaş, yağcı medya, bu kadar çok besleme sivil toplum örgütü. Bunlar milleti manipülasyona açık hale getirdi. Yani Türkiye'de sınırların değişmesinden tutun, Anıtkabir'in kaldırılması, silahlı kuvvetlerin lağvedilmesi, Abdullah Öcalan'a paşa unvanı verilmesi, artık bunlar Türkiye'de konuşulabiliyor. Yani Atatürk resmiyle, Türk bayrağı ile meydana çıkan çocuk polisten cop yiyor, Abdullah Öcalan'ın posteriyle çıkan özgürlük savaşçısı oluyor ve bunun doğru olduğunu anlatan televizyon var, internet sitesi var, gazete var, yandaş var, yağcı var, yalaka var."
"AKP İYİ OLDUĞU İÇİN DEĞİL BİZ KÖTÜ OLDUĞUMUZ İÇİN BURADA"
İnce, "Ben sizin tarikat şeyhinizim, 'Doğrusu budur' diyorum, siz de gidiyorsunuz hepiniz oraya oy veriyorsunuz, sonra da diyorsunuz ki, 'Şu kadar oy aldık.' Bu millet iradesi değil ki. Millet iradesinin olabilmesi için birey özgür olacak, özgür olabilmesi için de laik olacak, sistem de laik olacak. AKP iyi olduğu için burada değil, bence biz kötü olduğumuz için onlar burada. Biz diyoruz ki, din eğitimi 12 yaşından sonra olmalıdır. Neden? Çünkü soyut düşünme 12 yaşından sonra başlar. Cennet, cehennem, ölüm, Allah, 4 yaşındaki çocuk bunu algılayamaz. Onlar, 'Hayır' diyorlar. 2 yaşında başlatacaklar neredeyse. Diyoruz ki, bak sen bunu erken yaşta başlatırsan bu empoze etmek olur. Aile çocuğuna din eğitimini empoze edebilir ama devlet bunu yapamaz. O zaman laik devlet olmaz. Laik devlet olabilmesi için din eğitiminin 11-12 yaşından sonra olması gerekiyor diyoruz" ifadelerini kullandı.
"SEÇMELİ DİN DERSİ, ZORUNLU DİN DERSİNDEN DAHA TEHLİKELİ"
İnce, din eğitimi konusuna da değinerek, "Din dersiyle ilgili tartışma, zorunlu din dersinden daha tehlikelidir. Zorunlu din dersi derseniz hepiniz geleceksiniz, seçmeli olunca tek tek her birinizin tercihini öğrenmiş olacağım. Geçen hafta Başbakan Silikon Vadisi'ndeydi. Bakın şimdi, tablet almaktan bahsediyor. Yani ticaretten bahsediyor, tablet almak başka bir şey, Silikon Vadisi'nde tablet satılmıyor, orada bilgi üretiliyor, bilgi, orada bir araştırma var, orada bir bilginin üretimi var. O tablet almaktan bahsediyor" diye konuştu.
"NE KADAR EĞİTİRSEN EĞİT, BUNLARIN CİBİLLİYETİNDE CUMHURİYET DÜŞMANLIĞI VAR"
"Bunları ne kadar eğitirsen eğit, bunları okut, öğretmen yap, doktor yap, mühendis yap, bakan yap, cumhurbaşkanı yap, bunların cibilliyetinde cumhuriyet düşmanlığı vardır" diyen CHP Grup Başkanvekili İnce, konuşmasına şöyle devam etti:
"Şimdi 2009'un 10 Kasım'ında AKP bir şey attı ortaya. Kürt açılımı, yahu bula bula bu tarihi mi buldun? Bu bir ihanet süreci tabii. Yani ülkenin birliğini sağlayan tarihte bunu görüştüler Meclis'te. Barışa evet, çözüme evet, çözülmeye hayır. AKP, Apo'yu Kurtarma Partisi, bunun adı bu. Yine bir başka konu, benim milletvekili olarak bu konuda bilgi sahibi olmam lazım, ben bir şey bilmiyorum, MHP bir şey bilmiyor, genel başkanlarımız bir şey bilmiyor, AKP'li milletvekilleri de bakanlar da bilmiyor. Bilen Tayyip Erdoğan, Beşir Atalay, MİT Müşteşarı Hakan Fidan, Başbakanlık Müsteşarı Efgan Ala, Başbakanın danışmanı Yalçın Akdoğan, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan. 5-6 kişi. Bilen bunlar, babanın dükkanı değil ki burası, Türkiye Cumhuriyeti. Başbakan kefil oluyor, 'Silahlarınızı alın çıkın.' Yahu sen kimsin, böyle bir hakkın yok ki senin! Sen padişah mısın?"
"AKİL ADAMLAR LİSTESİNDE CHP'YE OY VEREN ADAM YOK"
Akil İnsanlar konusunu değerlendiren İnce, "Bir Akil Adamlar listesi var, evlere şenlik. Bir tane CHP'ye oy veren adam yok. Verse verse belki Kadir İnanır vermiştir, o da Marmaris'te tatilden sandığın başına gitmemiştir. Türkiye'nin özeti Başbakana yağcılık, tarikata bağlılık, sünnete uygun bıyık. Türkiye'nin özeti bu. Türkiye'de zaten Müslümanlar ikiye ayrılıyor, bir bizim gibi Müslüman olanlar, bir de Tayyip'ten sonra Müslüman olanlar" şeklinde konuştu.
"KAFAYI İÇKİYE TAKMIŞLAR"
İnce alkol düzenlemesiyle ilgili olarak ise, "Kafayı içkiye takmışlar ama Türkiye'nin gelmiş en büyük kumarcı partisi AKP'dir. Bakın sizin yıllarınızda, Türkiye'de yaşadığınız yıllarda devletin oynattığı kumar ne vardı? Bir Spor Toto vardı, bir de Milli Piyango vardı. Bir de haftanın iki günü at yarışı olurdu. Şimdi Şans Topu, İddaa, Skor Loto, say da say. O kadar çok kumar var ki. Mesela kumar dört katına çıktı Türkiye'de, beygirler iki gün koşuyordu, şimdi yedi gün koşuyor, gündüz yetmiyor, gece de koşuyor. Beygirlerin anası ağladı bu iktidar döneminde. İçkiyi yasaklıyormuş, sevsinler senin içkiyi yasaklamanı. Yahu sen TEKEL'in içki kısmını nasıl sattın, nasıl peşkeş çektin, onu anlatmak lazım. 298 milyon dolara sattılar, alan kişi 900 milyon dolara sattı, o alan kişi 2.1 milyar dolara sattı. Asıl haram bu, asıl hırsızlık bu, asıl dinsizlik bu" ifadelerini kullandı.
"SURİYE'DE KAVGA ETMEMİZİ GEREKTİRECEK DURUM YOK"
Suriye ile olan ilişkileri değerlendiren İnce, "Suriye'de bizim kavga etmemizi gerektirecek bir durum yok ortada. Neden ediyoruz? Neden ediyoruz yani? Bakın iki ay önce Hatay'daydım. Sınır diye bir şey kalmamış, yani Özgür Suriye Ordusu, muhalifler gündüz gidip savaşıyorlar Suriye'de, gece sınırdan geçip Türkiye'den geçip dinleniyorlar, yaralarını sarıyorlar. Türkiye muz cumhuriyeti değil, sınır diye bir şey yok. Reyhanlı'da vatandaşlarımız öldü, istihbarat çok daha önceden verilmiş, 73 MOBESE kamerası aynı anda bozulmuş, böyle bir şey olabilir mi? Sınırları bir ülkenin namusudur. Türkiye sınırları kevgire dönmüş durumda, böyle bir şey olamaz. Suriye ile bizim bir savaşımız yok. Suriye bizim komşumuz. Bazı konular Suriye'nin iç işleridir. Geçmişte Irak'la ilgili ne yaşandıysa aynısını şimdi Suriye ile ilgili yaşıyoruz. Türkiye taraf olmamalıdır. Türkiye rejime muhalif silahlı güçlere kucak açmamalıdır. Bu insanlara yardım etmemelidir. Bu uluslararası hukuka uygun değildir, ahlaka uygun değildir. Esad'ın bir diktatör olduğunu biliyoruz ama Tayyip Erdoğan'ın da ne kadar demokrat olduğunu biliyoruz" şeklinde konuştu.
"BİZ BARIŞ İSTEYEN BİR PARTİYİZ"
Türkiye'de başlatılan çözüm sürecine ilişkin bir soru üzerine ise İnce şunları söyledi:
"Biz barış isteyen bir partiyiz ama kaygılarımız var, kuşkularımız var süreçle ilgili çünkü parlamentonun bilgisi dışında yapılıyorlar her şey. Başbakan, Abdullah Öcalan ve birkaç yandaşı bunları biliyor. Bu pazarlıklarda Erdoğan'a başkanlık, Öcalan'a özgürlük olduğunu biliyoruz. Türkiye'de silahların geçici bir süre susmuş olması, sürekli susacağı anlamına gelmiyor. Bu süreçten sonuç alınamazsa Türkiye'yi daha büyük belalar bekliyor."