Allah ile aldatanların temel hastalığı Roger Garaudy’nın Entegrizm dediği taassubun kanserleşmesi olayıdır.
Kansere dönüşen taassup, yüce yaradanı bile kullanmaktan geri durmaz.
İslam’da Allah ile aldatmanın miladı Muaviye ordularının Kur’an sayfalarını mızraklarına geçirmesi ile başlar.
Ardından bu seyir İslam’da yeni bir aracı sınıfının teşekkülü ile kendini gösterir.
Oysa İslam’da ruhbanlık müessesesi yoktur.
Allah ile aldatma olayına son 200 yıldır emperyalizm önderlik etmektedir.
Başka bir ifade ile emperyalizm artık türlü örtü ya da kamuflajlarla Allah’ı ve İslam’ı kullanarak hedefe yürüyor.
Hindistan’dan Ortadoğu’ya, Türkiye’den Balkanlar ve Orta Asya’ya, Mısır’dan K.Afrika’ya küresel hegemonyacı güç iki yüzyıldır İslam kartını elinde tuttu ve bugün de tutuyor.
Tayyip Erdoğan’ın eşbaşkanı olduğu ileri sürülen BOP bu bağlamda mütalaa edilmesi gereken bir projedir.
Evet, Allah ile aldatmak Türkiye’de günümüz cereyanlarının en etkili ve de tehlikeli olanıdır.
Sorgulamanın olmadığı bu akımda biad olgusu gereği kesin bir itaat vardır.
Sicilya Mafyasının suskunluk yasası misali Türkiye’de bu camialarda adeta bir Omerta Teolojisi hakimdir.
Türkiye’de Allah ile altadanlara bırakın dokunmak, zerre eleştirmek bile mümkün değildir.
Öyle, çünkü eleştirenler anında küfür ile itham edilip aforoz edilir ve mürted yaftasını yer.
Trajikomik olan, ülkemizde Allah ile aldatanların bu kuralı din dışı işlerinde, örneğin kendi kişisel hükümranlıklarını tescilde de kullanmalarıdır.
İşte böyle bir olaya anektot:
Günlüklerimden 1990’lı yıllara ait bir pasaj:
Bugün Enver Ören’i havalimanında karşıladım. Alandan büroya gelirken otomobilde Enver Bey’e Türkiye gazetesindeki yoruma dayalı olan manşet haberi gösterip sakıncalarını ve yanlışlığını zah ettim... Yanımda oturan Enver Bey’in yüzü değişti... Meğer o günkü manşet Enver Bey’e aitmiş... Hışımla bana döndü ve şunları söyledi: “Senin imanın zayıfladı... Hemen tövbe istiğfar etmen gerekiyor. O manşet haberi ben verdirdim. Sen nasıl benim manşetimi eleştirirsin... Allahın sevgilisini, yani Enver Ağbiyi tenkit etmek Allah’ı tenkit etmek gibidir, ki bu da küfürdür. Bizim her yaptığımızda bir hayır vardır. Biz hiçbir şeyi kendiliğimizden yapmayız.Cenabı Hakkın kalbimize gönderdikleri ile hareket ederiz... Hemen af ve mağfiret dile.Tövbe et tövbe, tövbe...”
Bazılarınızın şaşırabileceği bu beyan ve üslubun benzerlerine İhlas Grubu’nda onlarca kişi şahitlik edebilir, zira Enver Bey bu tavrı istisnasız her hadisede takınırdı... Keza benzer şeyler diğer bazı cemaat önderleri ve hatta siyasiler için bile geçerlidir.
Bu ülkede siyaset yaparak hâlâ Allah adına gaza yaptıklarını düşünenler var. Dramatik olan, bunlar yaptığı hırsızlıklara da cihat yorumunu getiriyorlar.
Türkiye dar-ül harpmış da kâfir devletten çalmak ibadet yerine geçiyormuş!
Keza bunlar söyledikleri yalanları da ilmi siyaset kavramı ile açıklarlar...Yine bir gün bir cemaat mensubuna şahit olduğum bazı yalanları ardarda sıralayınca aynen şu karşılığı almıştım: “Sabahattin bey, o iş büyüklerin ilmi siyasetidir. Biz anlamayız. Hikmeti hüda vardır.”
Türkiye’de Allah için aldatanlara göre ferdin kendini Yüce Yaradana teslim etmesi yetmez, teslimiyet onlara göre kendi aracılıkları ile olmalıymış! Bir başka şey, Türkiye’de Allah için aldatanlarda sevgi ve muhabbet sadece soyut sözcüklerden ibarettir. Geçerli olan zerre sorgulamaksızın mutlak itaattır.
Allah ile aldatanlar Prof.Yalçıntaş’ın beyanı ile türbanı da nifak tohumu haline getirmişlerdir. Keza bunlar şanlı dinimiz İslam’ın boynuna da haç takmak istemektedir.
Hülasa bu konu çok ama çok önemli... Siz en iyisi Yeni Boyut yayınlarından çıkan sevgili Yaşar Nuri Hoca’nın “Allah ile Aldatmak” kitabını alın da ne demek istediğimizi daha iyi anlayın.
Cahili cühelalar
Türkeş CIA ajanı mıydı?
Sarp Kuray ve Ömer Gürcan adlı 68 kuşağından iki marjinal, medyada yer bulmak ve gündeme gelmek için sallıyor da sallıyor... Salla da arkadaş birazcık destekli olsun... Destekli sallamazsan insanlar bir yerleri ile güler size... Neymiş efendim, Türkeş bey CIA ajanı imiş... Dramatik olan bu yaratıkların sallamalarını Cemaat medyasının sahiplenmesi ve haberle yoruma dönüştürmesidir. Cemaat bunu haber yapmasa iki marjinalı görmezden gelip geçerdik de Cemaat sahiplenince cevap kaçınılmaz olmuştur. Dramatik olan Türkeş’e CIA ajanı yaftasını vuranların kendi baronlarını sorgulamamalarıdır!. Eğer Türkeş sadece anti komünist olduğu için CIA mensubu olabilir ise birilerinin bugün ABD’de gördüğü itibardan hareketle başkan saygınlığı konumunda olması gerekiyor mu?..Gelelim merhum Türkeş’in ajanlığına?.. Neymiş efendim ABD gibi Türkeş de komünizme karşı olduğu için CIA ajanı olabilirmiş... Ulan andavallılar, Türkeş’in mücadele tarihi 70’lerde değil,1940’lı yıllarda başlıyor... Bilmiyorsanız öğrenin... CIA ajanı dediğiniz Türkeş Bey Türk milliyetçisi olan arkadaşları ile 1944’de de güya Almanya yani faşizm yanlısıdır diye tabutluklarda çile doldurmuştu... Bunu bile bilmeyeceksin ve dikkat çekmek için böylesine çirkin çamurlar atacaksın... Tamam, sizin gibilere bu yakışır da bu Cemaata ne oluyor? Bunların Türkeş ve Ülkücülerden ne alıp veremediği var?...
Durmak yok!
CHP’de kuva-i milliye ruhu kazandı!
CHP delegasyonunu alkışlıyorum. Kazanan Mustafa Kemal yani Kuva-i Milliye ruhudur. Bir süredir başta AB ve Okyanus Ötesindeki güçler olmak üzere dış dinamikler CHP’de operasyon peşindeydi ama sonuç alamadılar. CHP’nin vatansever delegasyonu oyunu gördü ve CHP’nin parçalanması projesine geçit vermedi... Hiç kuşkunuz olmasın, Baykal gönderilebilseydi CHP Soroscu ya da AB’ci bir kimliğe girip AKP ile beraber gayri milli kervana dahil olacaktı... Bazıları hâlâ farkında değil,Türkiye AKP ile beraber artık olmak ya da olmamak çizgisindedir. Bu bağlamda Deniz Baykal’lı CHP ülke için en büyük teminattır... Sahi, kamuoyunda Baykal düşmanlığını yapanlar Tayyip Erdoğan’ın rüyasında bile Deniz Bey’le uğraşmasını nasıl yorumluyor acaba? Öyle ya, Tayyip Bey gibi biri kendisi için bazılarının iddia ettiği gibi zararsız ise Baykal’a neredeyse her gün neden saldırsın? Baykal’a karşı çıkanlar,
1) Sevr’ciler ve Yeni Jöntürkler
2) Cumhuriyet ve laiklik karşıtları
3) BOP’çular
4) Hırsızlıkları ve yolsuzlukları gözden kaçırmak isteyenler
5) CHP’de siyaset ikbalini yitiren siyaset esnafı ile ideoloji bezirganlarıdır...
Son söz: Sayın Baykal, durmak yok, AKP’yi sallamaya devam.
İşte 3 dehşet adımın gerekçeleri?
Son bir ay içinde Türkiye için öyle adımlar atıldı ki, her biri abartısız dehşettir. Neler midir bu adımlar?
1) Dışişleri Bakanı Ali Babacan Ermenistan’a mesaj göndererek sınır kapısının açılabileceği ve ilişkinin kurulabileceğini bildirmiştir.
2) K. Irak Kürt yönetimi ile diyalog kurulması...Türkiye uzun yıllar sürdürdüğü politikayı terk edip K.Irak’taki Kürt yönetimi ile diyaloga girmiştir.Türkiye bunun için somut adım atmış, diplomatlarını Erbil’e göndermiştir.
3) Kıbrıs’ta Lokmacı Kapısı’nın açılması ve birleşik devlet için harekete geçilmesi kararı da son birkaç haftanın ürünü olan bir politikadır...
Şimdi verilen bu kararlarla uygulanan bu politikaları sorgulayalım.... Bu kararlar MGK iki ayda bir toplandığı için devlet kararı değil belli ki hükümet politikalarıdır... Peki ama böylesine hayati olan üç konuda AKP neden mi bu adımları attı?
1) Dışarıya (ABD ve AB’ye) AKP’nin kapatılmasına engel olursanız çok istediğiniz 3 konuda istediğinizi yaparım demek.
2) İçerideki egemenlere de bizi kapatmaya kalkışırsanız ya da buna engel olmazsanız dışarıya bu tavizleri verir ve onlarla anlaşıp sizi aşarım demek.
SABAHATTİN ÖNKİBAR