CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, ”Uluslararası güçlerin Suriye’den sonraki hedefinin, etnisite ve mezhep temelli bir Türkiye tasarımı” olduğunu öne sürdü.
Hamzaçebi, yaptığı yazılı açıklamada, ”Irak’ın yıkıldığını, yerine mezhep ve etnisite temelinde bir yapının ortaya çıktığını” ifade etti.
Daha sonra ”Arap Baharı” adı altında önce Tunus’u, devamında Libya’yı ve Mısır’ı hedef alan bir dalganın bölgeyi istikrarsızlığa sürüklediğini savunan Hamzaçebi, Libya ve Mısır’ın sınırlarını, üniter devlet yapılarını koruyup koruyamayacağına yönelik belirsizliğin devam ettiğini belirtti.
”Bu ülkelerin totaliter yönetimleri gitti ama yerine demokrasi ve özgürlükler gelmedi” ifadesini kullanan Hamzaçebi, şöyle devam etti:
”Şimdi hedef Suriye. Uluslararası güçlerin Suriye tasarımı Irak’a benziyor; etnisite ve mezhepleri esas alan federatif bir yapı veya devletler. Artık Esad’ın gitmesiyle gitmemesi arasında Türkiye açısından büyük bir fark kalmamıştır. Her iki halde de Türkiye’nin güney sınırında artık iyi komşuluk
ilişkilerimiz olan bir ülke değil, düşman bir ülke olacaktır. Uluslararası güçlerin Suriye’den sonraki hedefi ise etnisite ve mezhep temelli bir Türkiye tasarımıdır”
Akif Hamzaçebi, son terör eylemlerinden sonra bunun açık bir şekilde bir kez daha ortaya çıktığını savunarak, ”Türkiye’nin güney sınırında etnisite ve mezheplere dayanan iki veya daha fazla devletin varlığı Türkiye’nin ulusal birliğini tehdit eden bir yapı olarak gözümüzün önünde duracaktır” dedi.
”Uluslararası güçler, benzer bir modeli yakın bir gelecekte Türkiye’ye de dayatmak isteyecektir. Hesap budur” iddiasında bulunan Hamzaçebi, şu görüşleri ifade etti:
”Hükümet ve yetkililer tarafından bu gerçeğin halen görülmüyor olmasını üzüntü verici buluyorum. Herkesi bu gerçeği görmeye ve buna göre davranmaya davet ediyorum. Gün polemiklerle birbirimizi eleştirme, birbirimizin eksiğini bulma günü değildir. Gün toplumu din, inanç, mezhep ve siyasi görüşler ekseninde kutuplaştırma günü değildir. Gün her şehit haberinden sonra milleti yatıştırmaya yönelik alışılmış lafları edip, orada kalma günü değildir. Gün teröristleri cehennemle korkutma, onları ahirete havale etme günü değildir. Gün bütün milletin, bütün siyasi partilerin teröre karşı dimdik ayakta durma ve güç birliği yapma günüdür. Bu çerçevede çağrıda bulunuyorum: Sayın Başbakan sorunu bütün açıklığıyla siyasi partilerle paylaşmalıdır. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun terörün yok edilmesi için bütün siyasi partilerin bir araya gelmesi önerisi değerlendirilmelidir. Bütün siyasi partiler teröre karşı açık ve net bir duruş sergilemelidir. Terörü vasıta olarak kullanan kimlik politikalarını, bütün siyasi partiler açık bir şekilde reddetmelidir. Terörden medet umanlar açık bir şekilde siyasi partiler tarafından kınanmalıdır. Irak’tan sonra Suriye’nin parçalanması gibi bir hedef Türkiye’nin önünde kesinlikle olmamalı, Suriye’nin üniter yapısı ve toprak bütünlüğü gözetilmelidir. CHP olarak bu politikaların arkasında olacağız.”
”Bu ülkelerin totaliter yönetimleri gitti ama yerine demokrasi ve özgürlükler gelmedi” ifadesini kullanan Hamzaçebi, şöyle devam etti:
”Şimdi hedef Suriye. Uluslararası güçlerin Suriye tasarımı Irak’a benziyor; etnisite ve mezhepleri esas alan federatif bir yapı veya devletler. Artık Esad’ın gitmesiyle gitmemesi arasında Türkiye açısından büyük bir fark kalmamıştır. Her iki halde de Türkiye’nin güney sınırında artık iyi komşuluk ilişkilerimiz olan bir ülke değil, düşman bir ülke olacaktır. Uluslararası güçlerin Suriye’den sonraki hedefi ise etnisite ve mezhep temelli bir Türkiye
tasarımıdır”
Akif Hamzaçebi, son terör eylemlerinden sonra bunun açık bir şekilde bir kez daha ortaya çıktığını savunarak, ”Türkiye’nin güney sınırında etnisite ve mezheplere dayanan iki veya daha fazla devletin varlığı Türkiye’nin ulusal birliğini tehdit eden bir yapı olarak gözümüzün önünde duracaktır” dedi.
”Uluslararası güçler, benzer bir modeli yakın bir gelecekte Türkiye’ye de dayatmak isteyecektir. Hesap budur” iddiasında bulunan Hamzaçebi, şu görüşleri ifade etti:
”Hükümet ve yetkililer tarafından bu gerçeğin halen görülmüyor olmasını üzüntü verici buluyorum. Herkesi bu gerçeği görmeye ve buna göre davranmaya davet ediyorum. Gün polemiklerle birbirimizi eleştirme, birbirimizin eksiğini bulma günü değildir. Gün toplumu din, inanç, mezhep ve siyasi görüşler ekseninde kutuplaştırma günü değildir. Gün her şehit haberinden sonra milleti yatıştırmaya yönelik alışılmış lafları edip, orada kalma günü değildir. Gün teröristleri cehennemle korkutma, onları ahirete havale etme günü değildir. Gün bütün milletin, bütün siyasi partilerin teröre karşı dimdik ayakta durma ve güç birliği yapma günüdür. Bu çerçevede çağrıda bulunuyorum: Sayın Başbakan sorunu bütün açıklığıyla siyasi partilerle paylaşmalıdır. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun terörün yok edilmesi için bütün siyasi partilerin bir araya gelmesi önerisi değerlendirilmelidir. Bütün siyasi partiler teröre karşı açık ve net bir duruş sergilemelidir. Terörü vasıta olarak kullanan kimlik politikalarını, bütün siyasi partiler açık bir şekilde reddetmelidir. Terörden medet umanlar açık bir şekilde siyasi partiler tarafından kınanmalıdır. Irak’tan sonra Suriye’nin parçalanması gibi bir hedef Türkiye’nin önünde kesinlikle olmamalı, Suriye’nin üniter yapısı ve toprak bütünlüğü gözetilmelidir. CHP olarak bu politikaların arkasında
olacağız.”