Avrupa Konseyi’ne bağlı Yolsuzluklarla Mücadele Komitesi’nin Türkiye hakkında hazırladığı yolsuzluk raporunun kamuoyuna açıklanmasının da hükümet tarafından engellendiğini iddia eden Onur Öymen, diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de milletvekillerinin adi suçlara karşı dokunulmazlık zırhıyla korunmamasını istedi.
CHP Genel Başkanı Onur Öymen, Bursa’da düzenlediği basın toplantısında milletvekillerinin adi suçlara karşı dokunulmazlık zırhıyla korunmaması halinde, yolsuzluk iddialarının kamuoyu önünde tartışılmasına gerek kalmayacağını söyledi. Adalet Bakanı’nın Deniz Feneri Davası ile ilgili sözlerini talihsizlik olarak değerlendiren Onur Öymen, “Adalet Bakanı ‘bana ne’ dedi. Sonra inkar etti, ‘ben bunu demedim’ diye. Nasıl böyle birşeyi söylersiniz? Yargılananlar Türk, dava konusu Türkiye ile ilgili? Mahkeme kararına göre davanın uzantıları Türkiye’de. Kuryeler Türk, davanın siyasi bağlantıları olduğu söyleniyor. Bu davanın finanse ettiği, bu davanın finanse ettiği iddia edilen TV şirketi, iktidarın baş destekçisi. Siz nasıl ‘bana ne’ diyebilirsiniz. Böyle bir şeyi diyebilecek insan Türkiye’de her şey olabilir ama Adalet Bakanı olamaz? Adalet Bakanının ‘bana ne’ demeye hakkı yoktur, yetkisi yoktur. Adalet Bakanı’nın bu sözlerini büyük bir talihsizlik olarak nitelendiriyoruz. Bu paralar Türkiye’de nereye gitti, nerede bu para? Bunun peşinden gitmeyeceğiz de neyin peşinden gideceğiz?” dedi.
YAĞMUR GİBİ YOLSUZLUK İDDİALARI
“Bu konuda daha çok söyleyeceğiz şeyler var. Türkiye’nin her yerinden yağmur gibi yolsuzluk iddiaları akıyor?” diyen Onur Öymen, “Bu işin peşini bırakmayacağız. Türkiye, sahipsiz değildir. Fakir fukaranın 3 kuruşluk tasarrufunu böyle çarçur edenler, başka amaçlar için kullananlar bunun bedelini ödeyeceklerdir. Bundan hiç kuşkunuz olmasın” diye konuştu.
YOLSUZLUK RAPORU AÇIKLANSIN
Avrupa Konseyi’ne bağlı Yolsuzluklarla Mücadele Komitesi’nin Türkiye hakkında hazırladığı yolsuzluk raporunun kamuoyuna açıklanmasının hükümet tarafından engellendiğini iddia eden Onur Öymen, “Komite her sene çeşitli ülkeler hakkında raporlar yayımlıyor. En son 31 Mart - 4 Nisan 2008 tarihinde Türkiye’deki yolsuzluklarla ilgli bir rapor hazırlamış. Başbakan’ın danışmanları kendisine iletmemiş olabilir, biz söyleyelim, raporda, komite ‘Türk hükümetinden rica ediyoruz, izin versin raporu kamuoyuna açıklayalım’ diyor. Ancak izin verilmedi, bilginiz varsa siz söyleyin” dedi.
“Yolsuzluk konusunda arkadaşlarımız pek çok belge açıkladı. İktidar maalesef çok kötü duruma düşmüştür” diyen Onur Öymen “İktidar kendisini savunamayacak duruma düşmüştür. Genel Başkanımızın gelin televizyonda beraber tartışalım yolsuzluk, mal beyanlarını vs. önerisini Başbakan kabul etmemiştir. Diyor ki, tartışalım da size prim mi verelim. Yani baştan kabul etmiş yenileceğini, başarılı olamayacağını. Bunun adına minderden kaçmak derler. Minderden kaçarak siyaset yapamazsınız. Haklılığınıza inanıyorsanız, doğru işi yaptığınıza inanıyorsanız o zaman minderde hazır olacaksınız. Bu iktidar öyle anlaşılıyor ki yolsuzluklar konusunda kendini savunacak durumda bile değildir” diye konuştu.
CHP olarak yolsuzlukların peşini bırakmayacaklarını vurgulayan Onur Öymen, şöyle devam etti:
“Yolsuzluk konusunun peşini bırakmayacağız. Bu Türkiye’nin her yerinde kanayan bir yara haline gelmiştir. Demokratik toplumlarda bir yolsuzluk iddiası ortaya atıldığı zaman, bu o ülkenin en önemli konusu olur. Batı ülkelerinden de pek çok önemli insan, istifa etmek zorunda kalmıştır, görevinden alınmak zorunda kalınmıştır. O toplumlar şeffaf toplum olma özelliğini kazanmışlardır. En son örnek Romanya’da yaşandı. Kısa bir süre önce Romanya’da adı yolsuzluğa karışan bir bakan, doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı tarafından görevden alındı. Biz de ise dokunulmazlığı kaldırma kararı almadılar. Görevinden istifa etse bile bazı insanlar onlar hakkında mahkeme gidip aklanma fırsatı verilmiyor. Bu büyük bir yanlıştır. Büyük bir hatadır. Bu hatadan mutlaka dönmek lazım. Biz yolsuzlukları desteklemeyiz diyorlar. En küçük bir olay görürsek üzerine gideriz diyorlar, RTÜK başkanı hakkındaki iddialar ayyuka çıktı. Almanya'ya gitse tutuklanacak. RTÜK’ün CHP'li üyeleri bir önerge hazırlıyor. Bu arkadaşın istifa etmesi yönünde. AKP’li üyenin 5’i birden buna karşı çıkıyor. Bu şimdi bir parti politikası değil midir? Meclis başkanı bile kendisinin görevden ayrılmasının uygun olacağını münasip bir dille söyledi. Ne yazık ki cumhurbaşkanının konuşmasında buna benzer birşey göremedik biz. Bunlar, Türkiye’nin itibarını zedelemektedir. Şimdi Türkiye’de son derece önemli gelişmeler oluyor. Ağzınızı bıçak açmıyor? Televizyon sahipleri, sanatçılar, gazeteciler gözaltına alınıyor, kilte halinde tutuklanıyor. Hiçbir tepkiniz yok. Daha önce hiç kimse tutuklanmadığı halde sizin desteklediğiniz bir iki yazar hakkında dava açıldı diye mangalda kül bırakmadınız. Ne çifte standarttır? Yolsuzluk, tutuklamalar ortada. Bütün bunlar yaşanırken neden Avrupa'da ses çıkmıyor. Dedikleri şey, merak etmeyin çok yakından izliyoruz. Avrupalıların yapacakları en büyük hata Türkiye’de iç politikada taraf olmaktır. Anayasa Mahkemesi'nde görülen AKP davasıyla ilgili olarak bizim hukukumuza müdahale etmekte hiçbir tereddüt etmediler. En söylenmeyecek sözleri söylediler. Şimdi de hukuka müdahale etsinler demiyoruz ama kendi kendileriyle tutarlı olmak için bir görüş ifade etmeleri bekliyoruz.
BAŞBAKAN'IN DOĞAN GRUBUNA KARŞI TAVRI
Dünya Gazeteciler örgütü, Uluslararası Basın Enstitüsü üst üste açıklamalar yaptı. Sayın Başbakanın, Doğan Grubu’na karşı tavrını eleştiren, gazetecilere boykot kararının eleştirdiler. Avrupa Parlamentosu üyeleri olarak siz niye şimdi eleştiri yapmıyorsunuz. Biz AB üyeliğini kuvvetle destekliyoruz, fakat Avrupa’dan gelen çifte standartlara tahammül edemeyiz. Türk iç politikasından taraf tutmamanız lazım.”