Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Amasya’da düzenlenen “Aziz Milletim Sıra Sende” temalı mitingde konuştu.
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle oldu:
TÜRKİYE’MİZ İÇERİDEN VE DIŞARIDAN YAYLIM ATEŞİNE TUTULMUŞTUR: Kim ne söylerse söylesin, bizim Cumhurbaşkanı adayımız belli, kararımız nettir. Kriz severler boşuna uğraşmasın, sözümüz sözdür; değerli adayımızın da, şaşmaz kararımızın da sonuna kadar arkasındayız. Bulanık sularda balık avlama merakında değiliz. Hedefimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açık ara farkla tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi, TBMM’de milletvekili sayısı ve siyasal destek itibariyle çok güçlü bir Milliyetçi Hareket Partisi grubunun ve Cumhur İttifakı’nın oluşmasıdır. Türkiye’miz içeriden ve dışarıdan yaylım ateşine tutulmuştur. Cumhur İttifakı’nın ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin karalanması için her türlü çirkeflik sahnelenmektedir. Seçim tarihi yaklaştıkça ABD’sinden İngiltere’sine, Almanya’sından İsveç’ine sırayla Türkiye’ye algı operasyonları düzenlenmektedir. İsveç’ten Danimarka’ya kadar dinimize ve diyanetimize hakaretler edilmektedir. Hiçbir insanın kabul edemeyeceği ilkel ve iffetsiz sataşmalar ülkemize, Cumhur İttifakı’na ve Cumhurbaşkanımıza reva görülmektedir. FETÖ’cüler zillet ittifakının yanındadır. Sosyal medya terörü bütün insani ve vicdani ölçüleri berhava etmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi’ne şerefsizler, vatan hainleri, sömürgeci caniler eliyle kumpas kurulmaktadır. İtibar cellatları devreye girmektir. Müfteriler korosu fazla mesai yapmaktadır. Münafıklar koalisyonu aralıksız fitne saçmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi’ne son dönemlerde yoğunlaşan, eşzamanlı ülkemize ve Cumhur İttifakı’na karşı ilerletilen düşmanlığın sebebi 14 Mayıs seçimlerinde küresel emperyalizmin Türkiye’den intikamın alma çabasıdır.
HİZMET SEFERBERLİĞİNDEN RAHATSIZ OLUYORLAR: Provokasyonların sebebi budur. Huzur ve güvenliğimizi zaafa düşürmek için sistemli bir faaliyet gündemdedir. Gafiller, hainler, zeka ve vicdan özürlüsü içimizdeki haçlı severler bu kapsamda sonuca ulaşacaklarını sanıyorlar. Amasya’yı kandırmayı hayal ediyorlar. Türkiye’nin belini kırmanın arayışındalar. Milli silah sanayindeki dev atılımlardan korkuyorlar. Göz kamaştıran alt yapı yatırımlarından, hayranlık uyandıran eser ve hizmet seferberliğinden rahatsız oluyorlar. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin son beş yıldaki muhterem ve müstesna performansından, devlet-millet dayanışmasının müthiş ve muazzez seviyesinden, zorlukların ve zorbaların üstesinden fedakarca gelme kararlılığından ürküyorlar, kabus yaşıyorlar.
KILIÇDAROĞLU ADETA HOP OTURUP HOP KALKMAKTADIR: Memurlarımızın, işçilerimizin, esnaflarımızın, emeklilerimizin, dul ve yetimlerimizin, şehit yakınlarımızın, polislerimizin, askerlerimizin, gazilerimizin, hülasa toplumun her kesiminin ihtiyaç ve talepleri sırasıyla karşılandıkça CHP’sinden İP’ine, HDP’sinden Deva’sına, serokundan diğer marjinal zihniyetlere kadar alayı siyasi şok geçirmektedir. CHP Genel Başkanı, terörle mücadelede kahramanlıklar gösteren Türk Silahlı Kuvvetleri’ni iftiralarla durdurmaya çalışmaktadır. PKK terör örgütüne çıtını çıkaramayan bu köksüz, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesini alçakça suçlamaktadır. Türk askerinin cepheden kaçtığını iddia edecek kadar aciz, korkak ve art niyetlidir. Kahraman güvenlik güçlerimiz şehadet pahasına terör örgütlerine dünyayı zindan ederken Kılıçdaroğlu adeta hop oturup hop kalkmaktadır. Şerefli Türk askerinin üniformasını Ortadoğu ülkelerindeki askerlerin üniformalarıyla bir tutacak kadar akıl, ahlak ve izan sınırlarından taşmıştır. Kılıçdaroğlu Türkiye’nin karşısındaki mihraktır. Kılıçdaroğlu bölücülerle, yağmacılarla, teröristlerle, Türkiye düşmanı çevrelerle aynı gemidedir. Aynı istikamettedir. Aynı hevestedir. İP Başkanı Diyarbakır’a gidip utanmadan, sıkılmadan, vicdanı sızlamadan silahlara veda mesajı vermiştir. Ne hazindir ki, PKK’ya yeşil ışık yakmıştır. Bölünmeye selam salmıştır. Teröristlerle mütarekeye efendilerinin emriyle tamam demiştir. Bunun adı demokrasi olamaz. Bunun adı iyilik hiç olamaz. 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerini sabote etmek, toplumsal huzuru bozmak, milli mukavemeti kırmak, iç kargaşa ve çatışma ortamını yaratmak maksadıyla alçak bir proje uygulamaya geçilmiştir. Amaç Türkiye’nin teslim olmasıdır. Amaç Türkiye’nin iddialı ve iradeli duruşundan tavizler koparmak, cumhurun yükseliş ve büyüme seferberliğini baltalamaktır.
İSVEÇ YÖNETİMİ VANDAL BİR SKANDALA İMZA ATMIŞTIR: İsveç’te Yüce Kitabımıza karşı işlenmiş nefret suçunun sebebi budur. İsveç yönetimi Türkiye Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakılmasına izin vererek vahim ve vandal bir skandala imza atmıştır. Bilahare İsveç’in İsrail Büyükelçiliği önünde Tevrat yakılmasına izin verilmemiş, elbette doğru yapılmıştır. Ne var ki sıra dinimize, kitabımıza, Türk ve İslam’ın tüm değerlerine gelince İsveç ve diğer muhasım niyetli ülkeler insan onurunu, inanç hürriyetini yok saymaktadır. Kur’an-ı Kerim’i yaktıklarını zannedenler aslında kendilerini yakan Cehennem ehlileridir. Müslüman Türk milleti 14 Mayıs yaklaştıkça tuzakların yaygınlaştığını görmektedir. Ancak zalimlerin zulmü cumhurun zaferine gölge edemeyecektir. Küresel oyuna teşrifatçılık yapan zillet ittifakının oyunu sandıkta bozulup parçalanacaktır.
BİR HAFTA İÇİNDE DEĞİŞEN NE OLMUŞTUR?: Zillet ittifakının hala ve henüz Cumhurbaşkanı adayı yoktur. Seçim tarihi belli olunca adayı açıklayacağız demişlerdi, ancak müstakbel zillet adayını şimdiye kadar ne duyan ne de öğrenen vardır. Altılı masanın 26 Ocak 2023 tarihli 11’inci toplantısından da sonuç çıkmamıştır. Aralarındaki gizli ve şiddetli rekabet iradelerine haciz koymuştur. Bugünden yetki krizinin pençesine düşmüşlerdir. Altılı masa konsey yapılanmasıyla kukla bir Cumhurbaşkanı arayışına girmişlerdir. Ortak imzayla ülke yöneteceklerini deklare etmişlerdir. Sonuç bildirgesi olarak yayımladıkları kağıt parçası ise siyasetsizliğin, hazırlıksızlığın, rant ve ikbal paylaşımındaki gerilimin esasen belgesi niteliğindedir. Zillet ittifakı darmadağındır. Zillet ittifakına sahiplerinden henüz şunu aday gösterin talimatı gelmiş değildir. Biden muhtemelen son kararını iletmemiştir. Bizim garibimize giden husus ise öncelikle şudur: CHP Genel Başkanı geçtiğimiz günlerde bir gazeteciye şöyle demişti: "Erdoğan'ın aday olup olmamasına kilitlenmek gibi bir düşüncemiz yok" Sonra da bir televizyon kanalında, "Erdoğan’ın adaylığına karşı üçüncü dönem itirazı yapacak mısınız?" sorusuna ise "Yok hayır. Net; aday olmak istiyorsa buyursun gelsin, millet herkesin boyunun ölçüsünü verecektir. Özel bir tartışma yapmayacağız. Bu tartışmalar artık geride kalmalı. Biz yapmayacağız.” cevabını vermişti. Bu düşüncelerini bir hafta evvel paylaşmıştı. Buna rağmen altılı masanın 26 Ocak tarihli toplantısının ardından yapılan ortak açıklamada, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına hukuksuz ve vesayetçi anlayışla karşı çıkılmış, demokrasi tarihine eklenen kara bir sayfa olarak değerlendirilmiştir. Altılı ganyana bu aklı kim vermiştir? Bir hafta içinde değişen ne olmuştur? Bu zaman sürecinde kimlerin görüşü sorulmuş, kimin mesajına köle gibi riayet edilmiştir? Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığına karşı çıkılmasını esas alan metin nerede hazırlanmış, hangi ülkenin büyükelçiliğinde kaleme alınmıştır? Be hey gafiller, be hey densizler, be hey demokrasi muhalifleri Sayın Erdoğan’ın adaylığından bu kadar mı korkuyorsunuz? Çelişkide bocalıyorsunuz, bu suretle yanlışı savunacak beyhude gerekçeleri hangi mihraklar üretip elinize tutuşturuyor? Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığı meşrudur, hukukidir, anayasaldır, ahlakidir, tartışmaya açan cumhura, Cumhuriyet’e savaş açan demokrasi kaçkınları, adalet inkarcıları, milli irade dolandırıcılarıdır. Tespitimiz zillet ittifakının kaosa oynadığı yönündedir. Sandıkta alamayacağı neticeyi sokakta zorlamak için denklem kuran bir curcuna ve cukka ittifakı karşımızdadır. Bizim adayımız belli, kararımız nettir. Cumhurbaşkanı adayımız sonuna kadar Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.