Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:
“25 Kasım Kadın Yönelik Şiddetle Mücadele günüydü. Böyle bir günde kadınlarımıza yapılan müdahale mevcut hükümetin ve küçük ortağının kadına yönelik şiddetle mücadelede ne kadar samimiyetsiz olduğunu ortaya koydu. Her bir çirkinlik hukuk karşısında, mahkeme karşısında bir hukuki müeyyide ile karşılaşmadığı için, yapanın yanına kar kaldığı için böylesine çirkin, silik, namert tavırlara sahne oluyor. Devri iktidarınızda hiçbir kadın, çocuk birilerinin saldırmayacağından emin değil. evden işine gidip akşam eve gelirken taciz, şiddet, tecavüzle karşılaşmayacağından emin değil. Bunun sebebi iktidarınızda herkesin yaptığı çirkinliğin yanına kar kalmasıdır. Gün gelir sizin de başınıza gelir bunlar sizin arkanızda durmaz. Yine burası sizi savunur. İYİ Parti olarak kadına yönelik her türlü şiddetin karşısında olmaya devam edeceğiz. bizim için güçlü ve huzurlu Türkiye güçlü ve huzurlu kadınlarla mümkündür”
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
“Pazar günü 24 Kasım’dı. Öğretmenlerimizin günüydü. Başta baş öğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere öğretmenlerimizin gününü bir kere daha tebrike diyorum ve ayrı ayrı saygılarımı sunuyorum. Öğretmenler evden çıkarken işe gidiyorum değil okula gidiyorum derler. İktidarın ek iş yapmak zorunda bıraktığı öğretmenlerimize selam olsun. Atanamayan 900 bin genç öğretmen adayımıza selam olsun.”
15 TERMİK SANTRALE EVET OYU VERENLERE SORDU
“Özelleştirilen 15 termik santrale, 1 Aralık 2019 tarihine kadar süre verilmişti. Bu süre ne için verildi? Bacalarına filtre takılsın; vatandaşlarımız, çocuklarımız zehirlenmesin diye. İktidar ve küçük ortağı, torba yasaya doldurdukları teklifle, bu süreyi Haziran 2022’ye kadar uzattılar. Bu ne demek? “Bu santraller, evlatlarımızı zehirlemeye, toprağı, suyu kirletmeye, 2 buçuk yıl daha devam edecek.” demek. Üç-beş para babası, daha çok kar edip kasalarını doldursun diye evlatlarımızın sağlığı hiçe sayıldı.”
“BEŞTEPE’DEKİ CHPLİ” YORUMU
“Son günlerin reytingi yüksek muhabbetini biliyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi’ni merkeze alan bir tartışma, tüm ekranları kapladı.
Bu konuda ilgimi çeken bir noktayı dikkatinize sunayım: Muhalefet partilerinin sağlığı ve sıhhatiyle, zerre ilgilenmeyen iktidar medyasının, Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili hassasiyeti gözlerimi yaşarttı. Meğer yandaş kalemler ve havuz medyası, CHP’yi ne çok seviyormuş..Ama unutmayalım ki, gerçeklerin bir gün mutlaka gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu vardır. Kim kiminle görüştü ya da görüşmedi, kim kimin kaynağı, ve her şeyden önemlisi, milli iradenin temsilcisi siyaset kurumunu kim, nasıl kirletiyor, bir gün mutlaka göreceğiz.”
“SARAY’A GİDENLERİ KONUŞUYORUZ”
“Ekranları BBG evine çevirdiniz. Ama, madem Saray’a gidenleri konuşuyoruz; Mesela, ben; Saraya kim gitti de, “Santral bacalarına filtre takılmasını erteleyelim.” diye Sayın Erdoğan’ı ikna etti, onu merak ediyorum. Mesela ben; Seçim döneminde “Bu sorunu çözeceğiz.” denildiği halde, saraya kim gitti de Sayın Erdoğan’ı ikna edip, EYTlileri yüz üstü bıraktı, onu merak ediyorum. Mesela ben; Seçimden önce “3600 ek göstergeyi vereceğiz.” dediği halde, saraya kim gitti de, Sayın Erdoğan’ı ikna edip, memurlarımızı yüzüstü bıraktı, onu merak ediyorum. Mesela ben; Saraya kim gitti de, Sayın Erdoğan’ı, elektriğe-doğalgaza yüzde 70’i bulan zamlar yapmaya ikna edip, vatandaşın sırtına yeni yükler bindirdi, onu merak ediyorum. Mesela ben; Saraya kim gitti de, Sayın Erdoğan’ı, Peygamber Ocağı’nın en stratejik tesislerinden biri olan, Tank Palet Fabrikası’nı, yabancılara satmaya ikna etti, onu merak ediyorum. Mesela ben; Saraya kim gitti de, Sayın Erdoğan’ı terörist mektubu okumaya, teröristi devletin televizyonuna çıkarmaya ikna etti, onu merak ediyorum. Mesela ben; Tarımda kendi kendine yetebilen Türkiye’de, saraya kim gitti de, Sayın Erdoğan’ı, patates, soğan, buğday, et, fasulye, nohut, hatta saman ithal edip, çiftçimizin belini bükmeye ikna etti, onu merak ediyorum.”
TARIM POLİTİKALARINA DİKKAT ÇEKTİ
“Türkiye’nin en büyük şanssızlığı, 17 yıldır, geleceği planlayamayan, vizyonsuz bir iktidar tarafından yönetilmesidir. İlk dönemlerinde yaptıkları birkaç iyi işi de tüketip, ülkenin kaderini getirip, ucube bir sisteme bağladılar. Ve bu sistem yüzünden, ülkemizi düşürdükleri çukurdan çıkarmaları imkansız. Çiftçiyi hiçbir zaman dikkate almadılar. Tarımı geliştirmek için kıllarını bile kıpırdatmadılar. Ve Avrupa’nın en geniş tarım alanlarına sahip Türkiye’yi, tarımda ithalata muhtaç bir ülke haline getirdiler. Tarımda ithalata muhtaç, Ekonomide yabancının parasına muhtaç, Dış politikada Trump’a muhtaç, Akılda da damada muhtaç bir Türkiye… Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ülkemizi getirdiği nokta işte bu.”
“Tarih, Ak Parti iktidarını, Türkiye’nin altın çağından önceki “son buhran devri” olarak hatırlayacak.”