Gazetecilerin arasında bir algı hakimdir. İşverenle çalışanı arasında bir anlaşmazlık olduğu takdirde davaya gidilirse kararın sonuçta mutlaka çalışandan yana olacağı düşünülür. Ve bu ön yargıyı destekleyen birçok dava sonucu da sıralanır konuları bilen gazeteciler tarafından.

Yasaların güçsüz tarafı koruması ilkesi de vardır ve Türkiye’de çalışma hayatını düzenleyen kanunlarda da emekçiler lehine nitelendirilebilecek bir çok madde vardır.

Hele çalışana bariz bir haksızlık yapıldıysa işverenin kurtulması neredeyse imkansızdır.

Durum böyleyken ben orada yönetici olduğum yıllardan başlayarak AKŞAM Gazetesi'nde yaşananlara devletin neden göz yumduğunu anlayamam. Çünkü o gazetede bir prensip gereği çalışana düzenli maaş ödenmesi yapılmıyor. Haksızlıklara karşı durduğunu söyleyen bir iktidarın bu konuya eğilip en azından patronu maaş kon usunda uyaracaklarını düşünüyordum. Ancak hükümet ile ilişkilerinde genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya’nın iyi ilişkilerine güvenen gazetenin patronajı aynı şekilde yoluna devam etti.

Ben gazetede çalışan birçok insanın maaş konusunda yaşananlar nedeniyle yaşamlarının darmadağın olduğunu ve hemen herkesin de mutsuz olduğunu biliyorum.

Hatta ben durum böyle giderse artık devlet el koyacak gazeteye diye de düşünmeye başlamıştım. Bu görüşümü anlattığım gazeteden arkadaşlar da “İnşallah devlet el koysun hiç olmazsa onlar bize maaşlarımızı düzenli öderler” diye konuşmuşlardı.

Böyle gelmiş gidiyor durumlarındaydık anlayacağınız.

Ancak dün durum değişti. Nagehan Alçı bir TV programında kendi patronunu da açıkça eleştirdi ve maaş aksaması meselesini sert bir şekilde dile getirdi. Çok da iyi etti.

Nagehan Alçı bir süredir biliyorsunuz yaptığı çıkışlarla gündeme sık geldi ve hükümete de yakın durdu. Bağlantıları o kadar arttı ki onun ettiği lafın hükümetin dikkatini çekmesi ihtimali çok arttı. Öyle ki ben bugün Başbakanın bile “Söyleyin bakalım ne oluyormuş bu Akşam’da?” diye konuşmaya başladığını ve Çalışma Bakanı'na gereken uyarıları yaptığını düşünebiliyorum.

Ben patronun yerinde olsaydım Nagehan’ın çıkışından sonra ne yapıp edip maaşları zamanında ödemeye çalışırdım.

Gazete basılmadan önce her yazıyı dikkatle okuduğuna emin olduğum İsmail Küçükkaya ise bu son durumdan oldukça mutlu olmalı. Çünkü kendi ağzına gelip de söyleyemediğini Nagehan net ve açık bir şekilde, üstelik kamuoyuna açık halde söyledi.

Akşam’da bundan sonra olacakları dikkatle izleyelim. Bir patron değişikliği de dahil her şey olabilir çünkü. Ne olursa olsun çalışanı koruyup kollayan gelişmeler olur inşallah…