Peygamberler de, bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (S) de kıyametin ne zaman kopacağını bilmezlerdi. O bilgi, kıyametin zamanına ait bilgi, ancak ve ancak Allah'a aittir.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi; kahinler yani gaipten ve gelecekten haber verenlerin kehanetleri yani gelecekle ilgili haberleri, gerçek dışıdır.
Son zamanlarda basın-yayın organlarında sıkça işlenen konulardan bir tanesi de kıyamet kehanetleri ve kıyamet alametleridir. Yapılan bu yayınların büyük bir kısmı, eski söylemi ile İsrailiyat'tır. Yani Yahudi hurafeleridir, aslı ve esası yoktur, gerçeklik yönü mevcut değildir.
Bütün kahinler yalancıdır
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi; kahinler yani gaipten ve gelecekten haber verenlerin kehanetleri, yani gelecekle ilgili haberleri gerçek dışıdır. Çünkü Kur'an-ı Kerim, "Gaibi ve gelecek zamanlarda olacakları Allah'tan başka kimse bilmez" diye birçok defa beyanda bulunmaktadır. Dolayısıyla da kahinlerin bu haberleri yalandır. Eski kültürümüzde "Küllü müneccim kezzab" yani "Bütün kahinler yalancıdır" sözü, sırası geldikçe kullanılan bir cümle idi. Şimdilerde bu türlü deyimler unutulmuş durumda. İsrailiyat kavramı da Yahudi kültüründen Tevrat ve İncil'den gelip Müslümanlar arasına yayılan hurafeleri ifade ederdi. Maalesef birçok İsrailiyat dini kitaplarımıza, hatta ve hatta tefsirlerimize kadar bile sızmıştır. Hele hadis diye ileri sürülen sözler arasında bolca İsrailiyat kehanetleri ve görüşleri mevcuttur. Bu sözde hadisler Peygamberimiz'e yapılmış iftiralardır. Kısacası ister Müslümanlar'dan gelsin, ister gayrimüslimlerden yansımış olsun, kehanetlerin tamamı, yalan ve boş tahminlerden ibarettir. Hiçbir ilmi değer taşımamaktadır. Hiçbir ilmi dayanakları yok Kıyametin ne zaman kopacağına dair kehanetler de birer yalandan ibarettir. 16. Asır'da yaşayan Fransız Yahudisi Nostradamus, bir Kabalacı'dır. Yani Yahudi mistik sistemine bağlıdır. Yaptığı kehanetler, Tevrat'ın bölümlerini cifir hesaplarıyla yorumlamaktan ibarettir. Dolayısıyla temelden sakattır. Çünkü Nostradamus'un kehanetlerinin dayanağı olan cifircilik sakattır, hiçbir ilmi tarafı yoktur. Tamamen safsata ve saçmalıktır. Dolayısıyla kıyametin ne zaman kopacağına dair kehanetlerin tamamı gerçek dışıdır. Kur'an-ı Kerim'de de "Kıyametin ne zaman kopacağına dair bilgi sadece Allah'a aittir" anlamına gelen çok sayıda ayet bulunmaktadır. Peygamberler de, bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (S) de kıyametin ne zaman kopacağını bilmezlerdi. O bilgi, kıyametin zamanına ait bilgi, ancak ve ancak Allah'a aittir. Dolayısıyla kıyamet kehanetleri de sadece birer yalandır... İsrailiyat'tır, yani Yahudi hurafeleridir.

Çoktan kopması gerekirdi!
Kıyamet kehanetleri ile birlikte bir de kıyamet alametleri sayılıp dökülüyor. Kıyamet kopmaya başlamadan önce, bazı alametler yani işaretler ortaya çıkarmış. Yani bu işaretler ortaya çıktığı zaman "Kıyamet yakındır" demekmiş. Sözde hadislerde de sıkça belirtilen kıyamet alametlerinden bazıları şöyle imiş: Katillerin ve cinayetlerin, yalancılığın çoğalması, yüksek binaların artması, zina fiilinin yaygınlaşması, yani günah olan fiillerin artmasının her biri, kıyametin bir alameti ve işareti imiş Buna göre kıyametin çoktan kopmuş olması gerekirdi. Çünkü söz konusu günah işler her asırda, her zaman vardır. Anlaşılan insanları bu türlü kötü işlerden sakındırmak için, bunların kıyamet alametleri olduğunu söyleme yoluna gidilmiştir. İyi, güzel de, böyle yalanla, hile ile din olmaz, insanlar yalanda doğru yola itilemez. Bir defa sizin din adına yalan ve hurafeler söylediğiniz anlaşılırsa, o zaman sizin doğrularınıza da inanmazlar, dini bütün halinde şüphe altına sokmuş olursunuz. Bugün gelinen nokta da budur.

Kur'an'da kıyamet var, kıyamet alametleri yok
İşin gerçeğini ancak Kur'an-ı Kerim'de bulmak mümkündür. O gerçek de şöyledir: Kur'an-ı Kerim'de kıyamet ile ilgili çok sayıda ayet vardır, ama "Kıyamet alametleri" diye açıklama yapan bir tek ayet yoktur. Kıyamet alametleri ile ilgili ortada dolaşan iddiaların tamamı; Kur'an-ı Kerim dışıdır ya Tevrat ve İncil kaynaklı israiliyat'tır ya da uyduruk hurafelerdir. Kur'an-ı Kerim'de bulunan kıyametin nasıl kopacağına dair ayetlerin her biri, bir bütünün parçalarıdır. O bütün, kıyamet olayının gerçekleşme sürecidir. Zilzal Suresi'nden ve diğer birçok ayetlerden açık olarak anlaşılan, kıyametin büyük bir deprem halinde olacağıdır. Ancak bu deprem sadece dünyamızda değil, bazı gök cisimlerinde de gerçekleşecektir. Elbette, yüksek şiddette büyük bir deprem olduğu zaman dünyanın düzeni bozulacak, tsunamiler olacak, denizler karaları basacak, dağlar yürüyüp kayarak denizlere ve derelere dolacak, dünyada hayat kalmayacak ve sonra haşır neşir ile, ilahi mucize ile hayat yeniden oluşacak ve ahiret hayatı başlayacak, herkes dünyada yaptıklarından hesaba çekilecektir. İyiler ve ilahi affa uğrayanlar cennetlere sefa sürmeye, kötüler ve ilahi affa uğramayanlar cehennemlere ceza çekmeye gideceklerdir. Yüce Allah'ın af ve rahmeti sonsuz ve sınırsızdır. Allah'ın merhamet ve mağfireti, yani rahmet ve bağışlaması, ceza vermesinden ölçülmeyecek derecede büyüktür, çoktur... İnsanlar dünyada iken iyi olmaya, iyilik yapmaya gayret etmeli ve Yüce Allah'a yönelip ondan af ve rahmet dilemeli, asla Allah'tan ümit kesmemelidir. Allah, iyiliklerin ödülünü asla zayi eylemez..