CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye konusunda “her şeye hazırız” sözüne, “Türkiye olarak bize her kim ki saldırırsa elbette Türkiye bunlara hazırdır. Türkiye büyük bir ülkedir, büyük bir devlettir ama Sayın Başbakan’a o zaman bir teklif yapalım. Sayın Başbakan öyle bir saldırı olursa hazırız diyor, tamam ben de hazırım. Benim yaşım 50. Onun çocukları daha genç. Ben de bu sivil elbiseleri çıkartıp asker elbisesi giyip oraya gidip savaşmaya ant içiyorum ama çocuklarını da yanımda istiyorum” yanıtını verdi.
-“PARTİ CEMAAT GERİLİMİNE EĞİTİM SİSTEMİNİ ALET ETMEK KABUL EDİLEMEZ”-
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, eğitim sisteminde ki yeni düzenlemelere ilişkin TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
2013-2014 eğitim öğretim yılının belirsizlik ve kaos ortamıyla başladığını savunan Altay, “Ortaöğretime geçiş sisteminde AKP iktidarının beşinci değişikliği ile karşı karşıyayız. Beş Milli Eğitim Bakanı değiştirdiler, beş tane de ortaöğretime geçiş sistemini uygulamaya koydular. Yeni sistemde dört yanlış bir doğruyu götürmüyor var. Dört yanlış bakanın yaptıkları da bir doğru edebilseydi diye düşünüyorum. Parti cemaat gerilimine eğitim sistemini alet etmek kabul edilemez” dedi.
Altay, Milli Eğitim Bakanı’na şu soruları yöneltti:
“Fatih Projesi Türkiye’de yolsuzlukla anılmaktadır. Fatih Projesi’nin ne kadar yolsuzluğa bulaştığını kamuoyuna açıklamalıdır, gerçekleşme oranının ne olduğunu açıklamalıdır? Kılık kıyafet konusunda son durum nedir? Bu kadar karmaşık, bu kadar ucube okula başlama yaşı, formatı olabilir mi? Dünyanın hangi ülkesinde ilköğretime başlamayla ilgili böyle muğlak bir durum var? Çok talep edilen liselere öğrenciler nasıl yerleşecek bu yeni sistemle?
Bu proje şimdilik kaydıyla durumu geçiştirme projesidir. Reform mu deform mu olduğu belli olmayan…Sayın Bakan’a sorduğum bu altı soru cevaplanamıyor ise bu projenin adı da reform değil deformdur.”
-“MECLİS BAŞKANIMIZ SAYIN BAŞBAKAN’IN BAZI PROJE VE HAYALLERİNE KILIF AYARLAMAKLA MEŞGULLER”-
Bir basın mensubunun, “Meclis Başkanı’nın partilerin iç politika malzemesi yapmaması halinde Meclis’te başörtüsü sorununun çözüleceğine ilişkin sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Altay, “Bugünlerde Sayın Meclis Başkanı’nı oldukça atak bir hal içinde görüyorum yani Suriye krizi dahil bölgesel konularda iç politikada sıkça basına beyanat vermeye başladı. Meclis başkanları o göreve seçildikten sonra parti kimliklerini partililik ruhlarını derin dondurucuya koyarlar, o görev bitene kadar partililik kimliliği derin dondurucuda kalır. Donmuş olarak kalır. Eksi 40 derecede kalır” diyerek şöyle devam etti:
“Anlaşılan o ki Meclis Başkanımız kimi AKP yöneticilerinin ve Sayın Başbakan’ın bazı proje ve hayallerine yasal düzenleme ve kılıf ayarlamakla meşguller. TBMM’de Genel Kurula türbanlı milletvekilleri girebilir bunun için iyi niyet uzlaşma şart gibi bir kapı aralamasını gündem değişikliği olarak algılamak mümkün. Gündemi değiştirmek istiyor olabilir. İkincisi üzülerek söylüyorum ama hükümet çevrelerinden talimat almış olabilir mi bilmiyorum ama bu TBMM’nin bir üyesi olarak beni incitir. Sayın Meclis Başkanı bu türban meselesinden önce tutuklu 7 milletvekili için daha çok gayret göstermelidir.
Anayasanın başlangıcını, ilk üç maddesini okuduğumuzda bu ülkenin laik bir ülke olduğunu, laikliğin devletin temel niteliklerinden biri olduğunu görürüz. Devlet dini konularda ve etnik konularda kördür, sağırdır, dilsizdir. Devlet adına hizmet veren kamu kurumlarında hizmeti verenlerin dinsel sembol, simge ifade takamayacakları çok açıktır. Hele hele yasama organında böyle bir manzaranın gerçekleşmesi olağan değildir, doğru değildir. Şunu sormak isterim madem ki hiçbir yasal ve anayasal engel yok idiyse 11 senedir neredeydiniz? Yani 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra neden bir türbanlı milletvekili parlamentoda yoktu?
İktidar partisi kendi içindeki çatlağı, dağınıklığı kapatmak için türbanı yeniden kendi çatlağını kapatmak için bir silikon olarak kullanmaya başlıyor. Bu tehlikelidir.”
-“ÇOCUKLARINI DA YANIMDA İSTİYORUM”-
“Başbakan Erdoğan, Esad’ın sözlerine ‘hazırız” dedi, nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Altay, şöyle dedi:
“Türkiye olarak bize her kim ki saldırırsa elbette Türkiye bunlara hazırdır. Türkiye büyük bir ülkedir, büyük bir devlettir ama Sayın Başbakan’a o zaman bir teklif yapalım. Sayın Başbakan öyle bir saldırı olursa hazırız diyor, tamam ben de hazırım. Benim yaşım 50. Onun çocukları daha genç. Ben de bu sivil elbiseleri çıkartıp asker elbisesi giyip oraya gidip savaşmaya ant içiyorum ama çocuklarını da yanımda istiyorum. Öyle yani zenginimiz bedel öder askerimiz fakirdendir türküsü boşuna söylenmemiş. Memleketi idare edenlerin çocukların, gençlerin hayatıyla kumar oynar gibi oynamaya hakkı yok. Başbakan Suriye’nin Türkiye’ye saldırması için elinden geleni yapıyor.
Hiçbir devlet adamı da böyle bir konu da söz konusu olan savaşsa her türlü koalisyona hazırız demez, diyemez, bu aymazlıktır, bu gaflettir.
Sayın Başbakan gezilerde bir çocuğu alıp yanağına makas atmakla çocuk sevgisi olmaz. Bu çocukların geleceğini karartmaya kimsenin hakkı yok.
Büyük Atatürk’ün dediği gibi millet hayatına kast edilmemişse savaş bir cinayettir. Biz böyle bakıyoruz. Türkiye'ye bir saldırı olursa bunun müsebbibi Başbakan olur.
İş oraya gidiyor ki meşhur söz, bir deli bir kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış. Suriye ile ilgili durum budur.” (ANKA)