Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen kabine toplantısı sona erdi. Toplantıda yurt içindeki gelişmeler ve Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ele alındı.
Rusya'nın Ukrayna'ya işgaline ilişkin olarak Erdoğan, "Montrö Sözleşmesi'nin ülkemize verdiği yetkiyi kullanacağız" dedi.
Cumhurbaşkanı, "Dünya köklü bir değişim sürecinden geçiyor. Asırlık geçmişe sahip küresel yönetim sistemi çökmektedir. Sistemin temelini oluşturan dünya savaşları hak arama değil paylaşım mücadeleleridir. Biz bu mücadele masada değil menüde yer alan milletlerden biriydik. Cumhuriyetimizi kurarak bu zor dönemde çok ağır bedeller ödedik" diye konuştu.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında siyasal ve ekonomik işleyiş yaşanan sorunların en önemli sebebi olduğunu söyleyen Erdoğan, "Sancılı olan bu sistem soğuk savaşın sona ermesinin ardından iyice dengesizleşmiştir. Dünya 5'ten büyüktür diyerek ifade ettiğimiz küresel yönetim sistemindeki çarpıklık yaşanan her hadiseyle kendini yeniden gösteriyor" ifadesini kullandı.
Erdoğan, "Suriye'de 11. yılına giren trajedi, Afganistan, Irak, Bosna, Ruanda, Arakam, Libya'da dökülen kanların, yaşanan acıların müsebbibi küresel yönetim ve güvenlik sistemidir. Kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir şeyi önemsemeyenlerin süslü kavramlar arkasına gizledikleri kirli yüzleri artık tüm çıplaklığıyla ortadadır" dedi.
Ukrayna'da yaşanan gelişmeler bu gerçeği doğruladığını ifade eden Erdoğan, sorunun tarafı ve hatta sebebi olan ülkelerin BM Güvenlik Konseyi'nde hakemlik ve çözüm mevkiinde bulunmalarının işleri içinden çıkılmaz hale getirdiğini savundu.
Türkiye'nin bölgesinde barışı, huzuru, esenliği isteyen bir ülke olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu tavrımızı Irak, Suriye, Kafkaslar, Karadeniz, Akdeniz'den Balkanlara kadar her hadisede gösterdik. Karadeniz'in kuzeyindeki krizde de her ikisini dost olarak gördüğümüz Ukrayna ve Rusya'ya aralarındaki sorunu diyalog yönünde çözmeleri çağrısında bulunduk" diye konuştu.
"Bu konuda arabuluculuk dair gösterdiğimiz samimiyetin şahidi Ukrayna ve Rusya liderleridir" diyen Erdoğan şöyle devam etti:
"Çok yönlü diplomatik girişimleri kesintisiz sürdürüyoruz. 24 Şubat'ta silahlar patladı. Böyle bir tablonun ortaya çıkmasından dolayı gerçekten üzüntü duyuyoruz. NATO Liderler Zirvesi başta olmak üzere ülkemizin bu meseleye bakışını ifade etmeye devam ediyoruz.
Ukrayna'daki 20 bin vatandaşımıza, diplomatik misyonlarımıza kayıtlı iletişim numaralarını arayarak ikazlarımızı yaptık. 22 Şubat'ta Ukrayna'nın doğusundaki vatandaşlarımıza bölgeden ayrılmaları çağrısında bulunduk. THY Ukrayna'dan ayrılmak isteyen vatandaşlarımıza ve diğer ülke vatandaşlarına gereken imkanı sağladı.
Çatışmanın ertesi gününden itibaren otobüslerle tahliye işlemini başlattık. Çeşitli şehirlerdeki vatandaşlarımızı trenlerle önce Romanya ve ardından ülkemize getirecek çalışmanın içindeyiz. Halen Ukrayna limanlarında bulunan Türk bayraklı gemilerimiz, TIR'larımızın durumlarını yakından takip ediyoruz. 5 bin vatandaşımız ülkemize ve diğer ülkelere geçmiştir"
"MONTRÖ'NÜN VERDİĞİ YETKİYİ KULLANACAĞIZ"
Erdoğan, savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine ilişkin koşulları içeren Montrö Sözleşmesi'nin Türkiye'ye verdiği yetkiyi krizin tırmanmasının önüne geçecek şekilde kullanılacağını söyledi. "Biz Ukrayna'nın egemenlik, siyasi bütünlük ve toprak bütünlüğüne saygı göstermesinden yanayız" diyen Erdoğan, Rusya'nın saldırısının kabul edilemez olduğunun altını çizerek Ukrayna halkının mücadelesini takdir ettiklerini ifade etti.
Erdoğan şunları kaydetti:
"ABD ve Avrupa'nın dirayetsiz tavrı ibretlik bir vaka olarak kayıtlarımıza aldık. Bunlar bizim sınırlarımız tehdit altında iken tecrübe ettiğimiz hususlardı. Tabii bu süreçte bizim için önemli olan kendi duruşumuzdur. Türkiye BM, NATO ve AB başta olmak üzere içinde yer aldığı kurumlar ve ittifaklar çerçevesindeki sorumluluklarını yerine getirmiştir, bundan sonra da yerine getirecektir. Kendi milli çıkarlarımızdan elbette ödün vermeyeceğiz. Bölgesel ve küresel dengeleri de ihmal etmeyeceğiz. Bunun için ne Ukrayna'dan ne Rusya'dan vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz.
Siyasi ekonomik ve askeri ittifaklarımızdan vaz geçmiyoruz. İnsani hassasiyetlerimizi diğer mülahazaların üzerinde tutuyor, bölgemize gelen onca sığınmacıyı barındırmaya devam ediyoruz. Tüm mazlum coğrafyalarla ilişkilerimizi sıkı tutuyoruz. Hiç kimseyi, toplumu, devleti yüz üstü bırakmıyoruz.
Türkiye'nin dış politika vizyonunun anlamını ve etkisini görebilmek için bu ülkeye dışarıdan bakma ferasetine sahip olmak gerekir. Bölgesinin ve dünyanın yükselen gücü Türkiye'nin yolculuğuna en küçük katkısı olmayanlardan milli meselelerde serinkanlı yaklaşım bekliyoruz."