CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısındaki konuşmasına, eski İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, sosyal medya üzerinden 'terör örgütü propagandası yapmak' iddiasıyla 2 yıl 6 ay hapse mahkum edilmesini hatırlatarak başladı. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Gergerlioğlu, bir dönem Mazlum-Der Başkanlığı yaptı, doktorluk yaptı. İnsan haklarını savunduğu için güçlü ve önemli bir aktördü. Şiddeti övme suçundan 2.5 yıl hapse mahkum oldu. Ömer Gergerlioğlu bu ceza ile karşı karşıya olduğunda şu açıklamayı yapıyor: 'Umudumu yitirmeyeceğim, mücadeleme devam edeceğim.' Asla zulmün karşısında boyun eğmeyeceğiz"
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Beş bine yakın imama 'Temizlikçi ve çaycı olarak işe başlayabilirsiniz' demişler. İmam kardeşlerime söz veriyorum, siz işinizi yaptığınız sürece sizin arkanızda olacağız.
Buradan 35 işçinin de haklarının teslim edilmesini istiyorum. Onlar alın teri döktükçe evlerine helal ekmek götürecekler. Herkes iş başı yapsın. Herkesin aşı ve işi olsun.
Milli Eğitim Bakanı 109 bin öğretmen açığımız var diyor. CHP iktidarında göreceksiniz baş tacı yaptığımız tek meslek öğretmenlik mesleği olacaktır. Taşımalı eğitime son vereceğiz. CHP toplumun her kesiminin umudu olmuş durumunda.
Vatandaşın borç batağında olduğunu defalarca bu kürsüden ifade ettim. Vatandaşın ödediği faizler 620 milyar lirayı aştı. Bu hükümet faiz lobilerinin tefecilerin hükümetidir.
Kadir Mısıroğlu diye bir soytarı var, "Keşke Yunan galip gelseydi” diyor. Bu soytarıya önce sarayın kapılarını açtılar sonra Erdoğan ve Meclis başkanı ziyarete gitti. Sevgili Recep Bey, sen Kadir Mısıroğlu'nun görüşlerini paylaşıyor musun?
Bir soytarı daha var, bu da akademisyen Abdullah Akın. Çanakkale Üniversitesi'nde görev yapıyor. Çanakkale ve Bursa'da genelev olarak kullanılan camiler vardı diyor. Bu soytarıya da acaba Recep Bey, Meclis Başkanı gidecek mi?
ŞEKER FABRİKALARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİ
Şeker fabrikaları açıldığında duygu ve heyecanı görmüştüm. 'Bizim de memleketimizde şeker yapılabiliyor' deniliyordu. Cumhuriyetin bütün kazanımlarını halkın vergileri ile kurulan fabrikaları sata sata bitiremediler. Biz niye karşı çıkıyoruz?
Tarihimize sahip çıkmak için. Türkiye, şeker ithal eden bir ülkeden bugün şeker ihraç eden bir ülkeye gelmiştir. Her fabrika cumhuriyetin kalesidir. Sahip çıkmak hepimizin görevidir.Bugün şeker sektörü yaklaşık 3 milyar dolarlık bir katma değer yaratıyor.
Nişasta bazlı şeker obeziteye yol açar. Batsın sizin milliliğiniz, yerliliğiniz. Bu yolu nasıl açtılar. Önce Cargill'in kurulmasına imkan sağladılar, bütün hukuksal zemini zorlayarak. Sonra şeker kurumu tümüyle kapatıldı.
Fabrikaların gerçek sahibi halk, Man Adası'nda vergi ödememek için şirket kuranlar sahibi değil. Şeker fabrikalarını her ortamda destekleyeceğiz. Satılmaması için de elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. Buradan şeker fabrikalarında çalışan işçilere de seslenmek isterim. Sizin hakkınızı hukukunuzu savunan biziz. Sizin güzel bir sloganınız var. Susma sustukça sıra sana gelecek. Şimdi sıra şeker fabrikalarına geldi. Biz sonuna kadar sizi destekleyeceğiz. O fabrikalar kolay kurulmadı. Biz şeker fabrikalarında çalışan işçilere kadro diye mücadele ederken onlar yok etmek istiyorlar. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir.
Gençliğe sonuna kadar inanıyorum çünkü Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti siz gençlere emanet etti. 2019’da o diktatörü Saray’ından ve koltuğundan indireceğiz.