Ve bir anda O TARAF'çıların tuzağına düştüler. Olay Aktütün Karakolunun nasıl basıldığı yönünde O TARAF'ın ortaya attığı sahte görüntülerdi. Bu sahte görüntüleri yediler. Hiç birisi bunun bu sabıkalı sahtekarların daha önce Yargıtay krokilerini kendileri çizip servislediğini düşünemediler ve Genelkurmay başkan'ına yüklenmeyi marifet saydılar.
Oysa bu anlı şanlı kalemşörlerin ilk yapmaları gereken O TARAF'çıların ortaya attığı sahte belgenin neden, niçin, ne maksatla ortaya atıldığını ve görüntülerin kimler tarafından servis edildiği tartışılmalı,sorgulaması yapılmalıydı. Onların ekmeğine yağ sürdüler ve onların tarafına geçerek askere olmadık sözleri söylemeye başladılar. Zaten O TARAF'çıların istedikleride buydu ve bunuda büyük bir başarıyla ortaya koydular.
Bu yazar ve çizer takımından hiçbirin aklına basın savcıları gelmedi, içişleri bakanını sorgulamak gelmedi. Devletin çok gizli belgeleri yayındığı gibi söylendiği halde bunun üzerine gitmeyen savcıların göreve çağrılması yapılmadıgğı gibi şimdiye kadarda hiç bir savcı çıkıp ne oluyor demedi. Asıl gariplik burada olması gerekirken koro hainde orduya yüklenildi.
Biz burada daha ilk gün verilen haberin asılsız olduğunu yazmıştık, ve görüntülerinde Türkiye'yi değil Irak'ı gösterdiğini söylemiştik. İsrail ve ABD gizli servisleri ile F tipi organizasyon bu ve yandaş gazeteyi sürekli olarak bu tip yalan haberlerle beslemekte.
İşin bir başka boyutuda Başbakan'a bu gazetenin yüksek sesle ordunun adamı demesi ki bu tamamen bir oyun olup vatandaşın kafasını karıştırmaya yönelik hazırlanan oyunun bir parçasıdır. Bir başbakan çıkıp "ben çıkıp kaç kere böyle şeyleri yazamayın dedim" diyebilir mi? Bunu söyleyen bir başkakan önce o yatan savcıları harekete geçirmesi gerekmez mi? Savcılara işinize bakın diye bir gün olsun dişlilerle, fenercilerle ve buna benzer bir çok yolsuzluk olayında tek bir kelime ettimi. Adalet bakanı söyledimi. İçişleri bakanı ne yapar hangi işi yapar bu işler onun görevi olmasına rağmen ortalıkta görünmemesinin nedeni nedir? Jandarma bu zata bağlıdır. Ama asker oldduğu için yüklenmeler askare yapılır. Hakkında onca soruşturma bulunan ve sürekli PKK'nın yanında olmaktan büyük onur duyan Diyarbakır belediye başkanı hakkında ne yapmışlardır. Ama halka bedava suveren belediye başlakanı için hemen soruşturma başlatmışlardır. Bunlar maksatlı bilinçli yapılmaktadır. Türkiye çok büyük bir oyunun içindedir, bu oyun artık tehlikeli boyutlarada ulaşmış vaziyettedir. Şehitler durmayacaktır. Çünkü insanları isyan ettirme Kürt-Türk çatışmasına götürmektedirler. Ve daha sonrada lanet olsun bölelim artık şu ülkeyi kurtulalım durumuna getirmektedirler. Gidiş budur. Buna karşı çıkanlar ve doğruyu söyleyenler ise şu veya bu isimler altında ya karalanmakta yada Ergenekoncu kaşesi basılmaktadır.
Şimdi de Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in iki gün önce köşesindeki yazdığı yazıyı okuyun ve başınızı ellerinizin arasına alarak bir düşünün oynan oyunun boyutlarını.
YILMAZ ÖZDİL
Neredeeeeen nereye geldik?
"Abdullah Öcalan hangi futbol takımını tutuyor" diye sorsam...
Herhalde herkes biliyordur.
Böyle başladı bu iş.
"Türkiye'yi böleceğim" diye ortaya çıktığında, bizim basın koşmuştu hemen Bekaa Vadisi'ne, nasıl da güzel futbol oynadığını, militanlarıyla şakalaştığını, şiir yazdığını, aslında duygusal bir insan olduğunu, aşklarını falan övgü dolu sözlerle aktarmışlardı. "Abdullah Bey" diye hitap eden mi ararsın, "sayın" diyen mi... Sofrasına oturdular. Kitaplar yazdılar.
Zorlayın hafızanızı...
Bin Ladin'le röportaj yapan bir tane Amerikalı gazeteci var mı? HAMAS lideriyle konuşup, bunu gazetesine manşet yapan bir tane İsrailli gazeteci? Bulamazsınız... Mesela, El Pais gazetesinde ETA militanıyla hücreevinde yapılmış sıcak bir sohbet okumanız mümkün mü? Çeçenler canımız ciğerimiz... Ama bizim için öyle... Çeçen liderlerin sofrasına oturup, "Aslında onların da haklı oldukları taraflar var" diye yazan Rus gazeteci görülmüş müdür? Veya, futbolun beşiği İngiltere... Yıllarca vuruştular; bir tane IRA militanının gol atarken fotoğrafı yayınlandı mı İngiliz gazetelerinde?
Genelkurmay Başkanı Başbuğ, dün bağıra bağıra "teröristi güçlü göstermeye çalışan gazeteciler" olduğunu söylerken, bu sorular geldi aklıma... Dünyada, kendi ülkesini, kendi milletini vuran teröristi "sempatik" göstermeye çalışan gazeteci bi tek nerede?
Böyle başlar bu işler çünkü...
Terörist "insan"laştırılır.
Sonra arkası gelir.