TBMM Başkanlığı’na yeniden seçilen Cemil Çiçek, yeni Anayasa paketi çalışmalarını, Suriye’deki gelişmeleri ve güncel siyasi olayları Taraf gazetesi Ankara Temsilcisi Hüseyin Özay ile parlamento muhabiri Güler Yılmaz’a değerlendirdi. Çiçek’in verdiği mesajlar şöyle: “Günümüzde devletler bitişik nizam binalar gibidirler. Birbirlerine bitişmiş, yan yana daireler, binalar düşünün bunlardan birinde meydana gelen huzursuzluk, rahatsızlık ister istemez yandaki binalarda yaşayanları da rahatsız eder. Ortadoğu’da meydana gelen de sıradan bir gürültü patırtı değil. Türkiye’nin bu bölgede olup biteni takip etmesi, endişe duyması tabiidir. Bölge maalesef bir nüfuz savaşlarına da sahne oluyor. Bunun bedelini de Suriye halkı ödüyor.
Ayrıştırıcı üslubu doğru değil
Demokratikleşme adımlarına Türkiye bugün başlamış değil. 2002’den itibaren 6 tane uyum paketi var. Biz özel bir konuyla ilgili düzenleme yapıyormuşuz gibi meseleye bakıyoruz. Böyle bakınca da bir kısım konuları anlamakta hem zorlanıyoruz, hem de yersiz tartışmalar başlıyor. Yapılanlar demokratik standartları yükseltmek adınadır.
Türkiye’nin bir taraftan bütünleştirici çabalara ihtiyacı var denilirken, öbür taraftan iyi niyetle bile olsa ayrıştırıcı üslup kullanmayı doğru bulmam.
Travmalar çalışmaya yansıyor
Bazı partilerin daha fazla önem verdiği konular var. Bazen bir parti bazen iki parti önem veriyor. Veya yazılımında farklı ifadeler oluyor. Bunlar da Türkiye’nin geriye dönük yaşadığı travmalardan kaynaklanıyor. Özgürlüğe önem veriyor, bunun olması gerektiğini, standartın daha da yükseltilmesi gerektiğini kabul ediyor. Ama diyor ki geçmişte şunları yaşadık, şöyle bir ifade koyalım ki o özgürlüğü daha fazla teminat altına alalım. Tartışmaların önemli bir kısmı buradan çıkıyor.
Biz neyi yaparsak yapalım, uygulamayla içi doldurulacak. İnsan haklarında iyi eğitilmiş, çağın şartlarını bilen yargıçlarla bunların içi doldurulacak. Özgürlüklerin en önemli teminatı yargıdır.
Bu kadar teferruata gerek yok
Çağdaş ifadeleri anayasada kullanacağız. Mesele bunların yorumundadır. Yorum meselesindeki sıkıntıları atlatıversek aslında bu kadar düzenlemeye gerek yok. Bu kadar teferruatlı bir anayasa yapmaya da gerek yok. Anayasayı teferruatlı yapma çabası yaşadığımız bir kısım sıkıntılardan kaynaklanıyor. Geçmişteki sıkıntılar bizi zaman zaman bir tepkisel yazılıma götürebiliyor.
Anayasa çalışmaları başlayalı iki yıl oldu bu uzun bir süre, ben de bundan şikâyetçiyim. Ama bu masanın etrafında olanların ‘bu işi aceleye getirmemek lazım’ diye kamuoyuna açıklamaları var. Ben bunun makul bir süre olduğunu düşünüyorum ama elbette dört siyasi parti karar veriyor. Partilerin bazıları çok da aceleye getirmemek lazım diyor. Şu ana kadar yapılan önemli bir çalışmadır, başarılıdır. Benim kanaatim nihai başarı yeni bir anayasanın topluma kazandırılmasıyla olur.
Masa anayasanın önüne geçti
Bir yemek masası düşünün, beş kişi gelmiş oturmuşuz, çatal kaşığı koymuşuz, tabaklar da var, ama ne salata geliyor ne çorba geliyor ne bir şey geliyor. O zaman bu masa ne anlam ifade eder? Bu masanın üzerine ürün koymak lazım. Bir şeyleri getirip koymak lazım ki bu masadan hayır gelsin. Masanın etrafında oturduk duruyoruz. Vatandaş niye oturuyorsunuz orada der. Onun için bizim bazı şeyleri pişirip toplumun önüne getirip koymamız lazım. 48 madde bazılarımıza göre bir başarıdır. Dışarıdaki çok sert tartışmalara rağmen bu kadar zamandır işi buraya getirmek başarıysa eyvallah. Bu toplumu tatmin ediyor mu, soru buradadır, etmiyorsa yeterince başarılı değiliz.
Uzun tutukluluk tartışılan konulardan birisi. Herkes hak ve özgürlükler açısından değil, kendi pozisyonuna göre bu konuyu tartıştı. Birileri 10 yıl içeride tutuklu kalırken bir şey demedik, tahliye edildiğinde ‘bu canileri’ (Hizbullah davası) nasıl tahliye edersiniz dedik. Bu konuda dürüst bir tartışma yapmadık. Meclis tutukluluk sürelerinde gereken yasal düzenlemeleri yaptı. Bundan sonrası yargının işidir. En büyük sorumluluk yüksek mahkemelerdedir.
Tutuklanınca gazeteci mi
Bir kişiyle ilgili iddia var, savcı ifadesini alırken ne iş yaptığını sorar. Siz ‘ben gazeteciyim’ diyorsunuz, isnat edilen suç ne? Mesela karşılıksız çek. Tutuklanınca gazeteci mi? Karşılıksız çek veren kişi mi tutuklanmış oluyor? Bu noktada anlaşmaya varamıyoruz. İddianamelere bakarak sonuç çıkarırsanız rakamlar azalıyor. Gazeteci olarak bakarsanız sayı değişiyor. Nereden baktığınıza bağlı.
Siyaset adamının da ömrü var
Üç dönem siyaset yasağı partinin (AK Parti) yasağıdır. Türkiye’de demokratik sistemin getirdiği bir kısıtlama değil. Onu da parti şartları içinde değerlendirmek gerekir. Üç dönem yasağını o partinin kendi iç dinamikleri, kendi yol haritası açısından baktığımda doğru buluyorum. Geçmiş uygulamalardan da ders çıkarıyorum. Burası krallık değil ki. Başlangıcı olan bir şeyin sonu vardır. Siyaset adamının da bir gün sonu olur.”
Başkanlık sistemi tabii ki tartışılacak
Konular siyaset üzerinden tartışılır hale gelince bizim anayasa yapım işimiz biraz zorlaşıyor. Bir kanunu düzenlemeden evvel mutlaka anayasada onun dayanaklarının, ilkelerinin olması gerekiyor. Böyle olunca da 4 siyasi parti, diğer partiler de, sivil toplum kuruluşları da önem verdikleri her konuyu uzlaşma komisyonuna getirdiler. AK Parti de kendi yönünden başkanlık sistemini getirdi. Dedi ki bu bir hükümet meselesidir. Anayasanın tamamı başkanlık sistemi ile ilgili değil. Temel hak ve özgürlüklerin, yarı başkanlık, başkanlık sistemleriyle bir alakası yok.
Başkanlık sistemi olursa bu olmaz parlamenter sistem olursa bu olur diyeceğimiz kısım hak ve özgürlüklerle ilgili kısımda değil. Bazı konuların sistemle alakası var bazılarının yok. AK Parti başkanlık sistemini getirdi, tartışılıyor, tartışılacak. Bir başkası devletin idari yapısıyla ilgili başka bir teklif getirdi, tartışılıyor. Tartışılması ayrı kabul edilmesi ayrıdır.
Cemevi konusunda tek başıma karar veremem
BU ülkede Cemevi olur mu olur, ben karşı değilim. Ama böylesine önemli konuları bir tek kişinin kararına bağlı olarak götürmek yanlış. Benim öyle bir gücüm yok. Konular tartışılırken herkes teorik olarak tartıştı, ama ben olsam şunu yapardım diyene rastlamadım. Niye, çünkü orası riskli alan. Ben tek başıma karar veremem, Meclis’e bir talep geldiğinde önce mevzuata sonra uygulamaya bakarız.
TARAF