MUSTAFA MUTLU
“Sözüm ona” diyorum; çünkü bu pazarlığın hiçbir anlamı yok!
Yasalarımıza göre memurların greve gitmesi yasak; yine hükümetin dediği olacak...
Bu arada bazı iktidar hizmetkârı köşe yazarları da devreye girdi ve “psikolojik harekat” başlattı.
Memurları aşağılayıp, onları “sırtlarını devlete dayayan asalaklar” olarak nitelendiren bu arkadaşların amacı elbette belli:
İktidara yaranıp, Başbakan’ın damadının yönetici olduğu gazetedeki köşelerini sağlama almak!
Peki; ekonomik krizin kırıp geçirdiği böyle bir ortamda; memurlar, gerçekten “tuzu kuru” insanlar mı?
Bu sorunun yanıtını, birkaç gün önce elime geçen aşağıdaki mektup olabildiğince çıplak bir şekilde veriyor:
***
“Sevgili kardeşim... Ben 51 yaşında bir devlet memuruyum.
* Evim yok, arabam yok; gırtlağıma kadar borcum var.
* Ailemle birlikte bir gün bile tatile çıkamadık.
* 22 yıllık evliyim ve bir gün olsun ailece bir lokantada yemek yiyemedik.
* 25 yıllık hizmetim süresince hiçbir ay, asla ay başına kadar paramız olmadı.
* Çocuklarıma bir gün bile doğru dürüst harçlık veremedim.
* Bugüne kadar borçtan iflah olmadık, iki yakamız sadece takmak zorunda olduğumuz kravat yüzünden bir araya geldi.
* Bu yıl üniversite sınavına giren kızım, daha hayatında denizi görmedi.
* Başka bir ilde üniversitede okuyan diğer kızıma hiçbir katkı yapamamanın çaresizliğini yaşıyorum.
* Mutfak ve şofben tüp gazımız bitti, 10 gündür alamadığım için ne yemek yapabiliyoruz, ne de yıkanabiliyoruz.
* Yaşadığımız bu zor koşullara karşın birilerinin bizi sürekli olarak küçümsemesine, hakaret etmesine, ’asalak tuzu kurular’olarak nitelemesine dayanamıyorum artık.
Amacım duygu sömürüsü yapmak değil. Kimseden de bir beklentim yok...
Sadece; devletim adına üzülüyorum. O devletin bir memuru olarak, bu kadar sefalet içinde yaşamaya hüküm giymek... Üzerine de bu kadar ağır söze hedef olmak beni kahrediyor.”
***
Biliyorum ki; milyonlarca işsizin açlıktan uyuyamadığı bir ülkede, bir memurun bu duygusal isyanı dikkate bile alınmayacak.
Ama yine de bu mektubu yayınladım...
İstedim ki; bu ülkenin vatandaşlarını eğiten, iyileştiren, güvenliklerini sağlayan insanları toptan karalayan vicdansızlar gerçekleri görsünler...
Ne kadar safım değil mi?
*****
GÜNÜN SORUSU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çin’e sert tepki vermek ve Uygur Türkleri’ne yapılan zulmü eleştirmek için neden üç gün bekledi?