"Asrın memleketiyiz filan derken, memleketi ve milleti getirdikleri yerdir, 25 Mart."diyerek bitirmiş yazısını yılmaz Özdil.
İşte Yılmaz Özdil'in 25 Mart başlıklı yazısı...
SUİKAST TAPELERİ ÇIKABİLİR
Muhsin Yazıcıoğlu’nun kazayla ölmediğini, resmen öldürüldüğünü kanıtlayan suikast tapeleri çıkabilir.
Evdeki paralar sıfırla’nırken kaydedilmiş görüntüler yayınlanabilir.
Malezya’ya kaçırmak için uçağın kargosuna altın külçeleri yüklenirken çekilmiş fotoğraflar yayınlanabilir.
Apo’yla telefon konuşması...
Apo’yla buluşma olabilir.
Dolmabahçe’de baş başa neler yaşandı, nihayet açıklanabilir.
Uludere’de vur emrini kim verdi, kendi sesinden duyabiliriz.
MUTA NİKAHI SERVİS EDİLEBİLİR
Muta nikâhı servis edilebilir.
Bakan bey mesela, durup dururken çıktı ekrana, porno’dan bahsetti.
Evli kuma’dan bahsediliyor.
Gayrimeşru çocuktan bahsediliyor.
"YAPMAZ ÖYLE ŞEY" DENEMİYOR
Hepsi ihtimal dahilinde.
Hepsi akla yatıyor.
Hiçbirine “imkânsız” denemiyor.
“Yapmaz öyle şey” denemiyor.
“O kadar da olmaz” denemiyor.
Hatta, tek tek değil, hepsini birden yapmış olması bile mümkün.
EN ADİ REZALETLERİN BİLE ŞAŞIRTICI OLMAMASIDIR 25 MART
Terzi işi takım elbise gibi, hiç pot yapmadan omuzlarına oturuyor.
25 Mart, aslında budur.
En ağır suçların, en adi rezaletlerin bile, artık şaşırtıcı bulunmaması, toplum nazarında sürpriz olmamasıdır. “Eksiği yoktur, fazlası vardır, Allah bilir daha neler yapmıştır bunlar” duygusunun hâkim olmasıdır. Asrın memleketiyiz filan derken, memleketi ve milleti getirdikleri yerdir, 25 Mart