Türkiye Gazetesi yazarı Cem Küçük, Nazlı Ilıcak'ın dün duruşmada "Ben ne yapmışım Bank Asya'dan kredi çekip villa mı aldım" diyerek bir gün önce avukatlığını yapan Nagehan Alçı'ya hayatının dersini verdiğini iddia etti.
Cem küçük bugünkü köşe yazısında Nagehan Alçı'nın çok büyük bir ihanete uğradığını ve bunun da kendisini hiç şaşırtmadığını yazdı.
Cem Küçük, Nazlı Ilıcak'ın bu ifadesiyle kendisini dışarı çıkarmaya çalışırken Nagehan Alçı'yı da içeri tıktırmaya çalıştığını belirtti.
İşte Cem küçük'ün yazısından o bölüm:
Şaşırdım mı? Hiç şaşırmadım. Ama bu kadarını açık itiraf edeyim ben bile beklemezdim. Biliyorsunuz pazartesi günü Nagehan Alçı, Nazlı Ilıcak'ın avukatı gibi bir yazı yazdı. Ilıcak'ın pişman olduğunu, Gülen'den nefret ettiğini ve tahliye edilmesi gerektiğini savundu. Bu yazısından ötürü bizim tarafta Nagehan'a haklı bir tepki oldu.
Peki dün ne oldu? Nazlı Ilıcak çıktığı mahkemede kendisinin tahliye edilmesi için çabalayan Nagehan Alçı'ya öyle bir ihanet etti ki, bu kadar büyük aleni ihanet az bulunur. Ilıcak dün âdeta kendisinin yerine Nagehan'ın içeri girmesini mahkeme heyetinden talep etti. Daha dün kendisinin avukatı gibi davranan bir insanı kendi yerine hücreye sokmak istedi. Dün hayatının dersini aldı Nagehan. Başka hiçbir olay "Merhametten maraz doğar" sözünü bu kadar mükemmel izah etmez.
Ama Nazlı Ilıcak böyledir. Bu kadının psikiyatrik bir vaka olduğunu 2013'ün Temmuz ayından beri defalarca yazdım. Ilıcak her şeyden önce kendi kocasına ihanet ederek kendi ailesini batırdı. Demirel'in tetikçiliğini yapıp Özal Ailesi'ne öyle iftiralar attı ki, Kemal Ilıcak'ın ekonomik olarak batması ve sonunda kalp krizi geçirip ölmesini sağlayan süreci başlattı. Ailesinin batması Ilıcak'ın umurunda olmadı. Şu anda da ne oğlunu ne kızını ne torunlarını düşünmez, önemsemez.
Dışarı çıksa ailesine yine ihanet eder. Ilıcak karakter olarak sadece "kendine tapan" bipolar bir şahsiyettir!.. Nazlı Ilıcak bir çocuk zekâsında ama buna mukabil Marie Antoinette ihtirasına sahip psikiyatrik olarak hasta biridir. Bunları 3 sene önce yazdım ve şu an hepsi doğrulanıyor. Hem Nagehan'dan kendisi lehine yazı yazması için çocuklarıyla ricacı olur hem de mahkemede Nagehan'ın aleyhine konuşur. Hayatında hep yaptığı gibi kendisini destekleyenleri arkadan bıçaklar, ihanet eder. Cumhurbaşkanımıza da aynısını yaptı. Nazlı Ilıcak budur.
Kusura bakmasın ama Nagehan da saflığına doymasın. Pazartesi o yanlış yazıyı yazdığında ben Nagehan'ı aradım, tepki koydum. Nagehan daha önce de Kadri Gürsel'i savunmuştu. "Cellatlarına âşık mı oluyorsun? Yaptığın şey liberalizm değil saçmalık, akılsızlık" dedim. Bana hâlâ telefonda Nazlı Ilıcak ve Kadri Gürsel'in tahliyesini savunup, beni de ikna etmeye gayret ediyordu.
Ben kendisine eğer FETÖ darbesi başarılı olsaydı kendisinin de kocasının da öldürüleceğini, ikizlerinin öksüz ve ortada kalacağını anlattım. Bunların Nagehan'ın katline sevineceğini, anlattım. Ses edemedi. Her gün FETÖ'cülerden talimat alarak "Dört Bir Taraf" yayınına çıkıp Tayyip Erdoğan'ın yok edilmesini savunan Ilıcak-Gürsel ikilisinin Türkiye'ye ihanetlerini anlattım. Sen 30 Mart 2014 seçiminden önceki son yayında bu hainler devletin en mahreminin yasa dışı dinlenmesini bile savunduğunda, "Vatan hainleriyle program yapmaktan utanıyorum" diye yüreklice bağırmamış mıydın? "Nereye gitti o Nagehan" dedim.
Ekranda seninle, "Kocanın kaseti çıkmış, sütten kesilirsin şimdi sen" diye dalga geçen, "Bu ülkede istikbalin olmayacak" diye tehdit eden bu ikisi değil miydi dedim. Hiç ses çıkaramadı ve telefonu kapattık. Dün Ilıcak'ın ihanetinden sonra yine Nagehan'ı aradım. Sesi çok kötüydü ve kısık sesle bana "Haklı çıktın" dedi.
Ben de ona Brian De Palma'nın başyapıtı "Carlito's Way" filmini birkaç defa izlemesini önerdim. Bu kadar saftirik olma dedim. Sadece Nagehan değil bizim taraftaki birçok insan Carlito yanılgısı içinde. Merhametli olacağınız her çeteci bir gün fırsatını bulunca size ihanet edecektir. Çeteciler kimseye acımazlar. Dışarı çıkmasını istediğiniz her FETÖ'cü aynı Ilıcak'ın Nagehan'a yaptığı gibi yine bu vatana ihanet edecektir.
Bunların hepsi Cumhurbaşkanımızın katledilmesini istiyordu. 15 Temmuz başarılı olsa hepsi yüksek konumlarda olacaktı, şimdi ise cezaevinde sürünerek ölecekler tıpkı Pinochet gibi. Hak ettikleri budur. Büyük kumar oynadılar ve kaybettiler. Elbette Murat Sabuncu, Gökmen Ulu, Mediha Olgun gibilerin tahliyesini hep beraber isteyelim ama Mehmet Baransu, Kadri Gürsel, Mehmet Altan, Hidayet Karaca, Akın Atalay, Nazlı Ilıcak, Mustafa Ünal, Şahin Alpay, Gültekin Avcı, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne gibi hainlerin tahliyesine Türk milleti asla ve asla izin vermeyecektir. Bunlar Türk milletine ihanet ettiler!