Olayı duymuşsunuzdur:
Bazı meslektaşlarımız, Kuveyt’in Ankara Büyükelçiliği tarafından düzenlenen milli gün resepsiyonunda YÖK Başkanı’na soru sormak istemişler...
Ama başarılı olamamışlar... Çünkü daha iki hafta önce aynı kişiyi “İsterse güzel konuşmasın” diyerek aşağılayan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan devreye girmiş. Önce elinin tersiyle “gidin” işareti yapmış, sonra da bunu söze dökmüş:
“Yallah, artık gidin!”
***
Sözüm ona bu beyefendiler “özgürlük ve demokrasi” yanlısı...
Ama kafalarındaki özgürlük ve demokrasi; sadece “türban” la, “din üzerinden siyaset ve ticaret”le sınırlı...
Bunun dışındaki bütün özgürlükler yasak!
Doğal olarak demokratik toplumların olmazsa olmazı “basın özgürlüğü” de yasak!
Gazeteci soru mu soracak?
-Yallah!
Başı türbanlı kadın doktor, yasalarımızca yasaklandığı halde hasta mı muayene edecek?
- Özgürlük ve demokrasi...
***
Eli kanlı teröriste siyaseten “Yallah” diyemediler; iş askerimize kaldı...
Rüşvetçilere “Yallah” diyemediler, rüşvetin adını değiştirdiler: “Bahşiş!”
Yolsuzluklara “Yallah” diyemediler, dosyalar gökdelen boyunu aştı!
Cumhuriyetin niteliklerini değiştirmek isteyenlere “Yallah” demeyi bırakın, allı pullu davetiye çıkardılar!
Şimdi, muhalefetteyken peşlerinde koştukları, bir demeç vermek için binbir takla attıkları, görüşebilmek için aracı koydukları gazetecilere “Yallah” diyorlar!
Çünkü gün onların günü...
Devran onların devranı!
Bu küstahlığın, bu kabalığın tek nedeni seçimlerde aldıkları oy...
Ama gün döner, hesap döner Kemal Unakıtan...
Bugün sizi böylesine şımartan halk, elbette o “Yallah”ı bir gün size de çeker!
O zaman göreceğim yüzünüzün halini...
Ve şeref sözü veriyorum:
Eğer o gün hâlâ hayatta olursam, iki elim kanda da olsa ne yapıp edip bulacağım sizi ve karşınıza dikilip yüzünüze karşı ilk “Yallah” diyen ben olacağım!
*****
ÜÇ HAREKÂT!
Üç harekât”ı aynı günlerde yaşıyoruz!
İlki; askerimizin ülkemizi bölmek isteyen eli kanlı terör örgütüne karşı yürüttüğü “sınır ötesi kara harekâtı...”
İkincisi; din devleti sevdalılarının fitilini yaktıkları “türban harekâtı...”
Üçüncüsü; Meclis’teki bazı milletvekillerinin gerçekleştirdikleri “kıyak harekâtı...”
Ellerine “Sosyal Güvenlik Reformu Yasa Tasarısı” diye bir oyuncak geçiren vekillerimiz, üç kuruşluk çıkar uğruna kahramanca (!) savaşıyor...
Gelirlerini ayda 1.500 YTL artıracak formül tutmadı; bu kez sağlık sigortasında sadece gazilerimize tanınan ayrıcalığa ortak ettiler kendilerini...
Yazıklar olsun!
*****
GÜNÜN SORUSU
Türbana üniversite kapısını aralayan Anayasa değişikliğini, kara harekâtının başladığı gün onayladığı için eleştirdiğimiz Cumhurbaşkanı Gül, “Operasyonun arkasına sığınmak gibi bir şey aklımdan, zikrimden geçmedi. Hafta sonu olunca normal onayladım” dedi...
İnandınız mı?
*****
‘Yoksul vekil vekili’ Kuzu, hesap numarınızı bildirin
AKP Milletvekili ve Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, “Emekli vekillerin hepsinin hali vakti yerinde değil. Aralarında öyle sefalet içinde olanlar var ki, belki bunlar için özel bir yasa çıkarılabilir veya fon oluşturulabilir” demişti de ben de dünkü yazımda o “sefalet içindeki vekiller” için gözyaşı dökmüştüm ya...
İşte ayda 400-500 YTL’ye talim eden yüzlerce duygusal işçi, memur, esnaf emeklisi dün telefonla, e-mail’le bana bir öneride bulundu...
Diyorlar ki:
“Ayda 4 bin 200 YTL alan ve sefalet içinde (!) yaşayan emekli vekillerimizin haline çok üzüldük. Bir yardım kampanyası düzenleseniz de maaşlarımızın yarısını bu vekillerimize bağışlasak...”
Koskoca Burhan Kuzu dururken, böylesine kutsal (!) bir yardım kampanyasını düzenlemek bana düşmez...
Bu yüzden Burhan Kuzu’ya sesleniyorum:
Bana bir hesap numarası bildirin!
El ele vererek vekillerimizi sefalet içinde yaşamaktan kurtaralım!
VATAN/MUSTAFA MUTLU