Günümüzün ilişkiden neredeyse kaçan insanlarının temel iletişimyolu haline gelen internet. Ve bir de çoğu zaman geriye ittiğimiz, görmezden geldiğimiz gölgeli alanlarımız. Füsun da zaten, “Nasıl başarıyoruz bilmiyorum ama kendimizden saklanmak şu hayatta en iyi başardığımız şey” diyor.
Zamansız adını taşıyan ilk romanın bize, bireysel olarak da, toplumsal olarak da tarihimizin kapatılmamış hesaplarla dolu olduğunu hatırlatıyor.
Hem gazeteci olduğum için, hem de şahsi tanıklıklarımdan ötürü, Türkiye’nin 30-40 yıllık geçmişine bakabilecek durumdaydım. Zaten biz unuttuğumuzu sansak da, geçmiş kendini bize hep hatırlatıyor. Bak, bu röportajı 12 Mart’ta yapıyoruz. Neredeyse her 10 yılda bir darbe oldu; yaşanan travmalardan, çekilen acılardan etkilenmemek imkânsız. Bunları da doğrudan değil, hiç siyasi tavrı olmayan, edilgen bir karakter üzerinden anlatmayı seçtim. Efsa gençliğinde de devrimci hareket içinde olabilecek biri değil, bildiğimiz anlamda solcu bile sayılmaz. Akışın içinde sürüklenmiş bir sürü kişiden biri. Ama o bile neredeyse çocuk yaşta işkenceye maruz kalıyor. Anlayacağın, kaçış yoktu pek, o çark herkesi öğütüyordu.
Peki işkence?
İşkence çok onur kırıcı bir şey. 12 Eylül döneminde birçok insan bu tür aşağılanmalara maruz kaldı. Bunların izlerini hâlâ taşıdığımıza inanıyorum. Kimse “Bütün bunları yaşadım, sonra da unuttum, üzerine bambaşka bir hayat kurdum” diyemez. Efsa da diyemiyor. Şimdi yaşadığı problemlerin bir kısmı çocukluğunda annesiyle babasının ilişkisinde tanık olduklarından kaynaklanıyorsa, bir kısmı da gençliğinde 12 Eylül döneminde yaşadıklarından kaynaklanıyor.
RUHEN EN ÇIPLAK KALDIĞIMIZ YER YATAK
Bu problemlerin açığa çıktığı alan da cinsel ve duygusal hayatı...
Dedim ya, edilgen bir kadını anlatıyorum. Sıkışmışlığından kurtulmak istiyor ama bunu hep erkekler aracılığıyla yapıyor. Türkiye’deki pek çok kadın gibi... Bu ülkenin kadınları genellikle bir erkeğe tutunarak ayakta kalmaya çalışıyor. Âşık olacağı birini bulup geri kalan her şeyi bırakıyor... Efsa mesela evlenip istifa ediyor. İşini bıraktığı andan itibaren de bütün kusurları teker teker ortaya çıkmaya başlıyor; korkuları, kıskançlıkları, kendine güvensizliği... Kaçışı kocasından ayrılıp başka bir erkeğe sığınmakta buluyor. Bunun için de onu hiç sevmeyecek, onunla ilgilenmeyecek bir adamı seçiyor. Onu deli gibi kıskanırken sadece fiziksel ilişkiler kuracağı başka erkeklere gidiyor. Onun sorunu zihinsel olarak kimseyle ilişki kuramaması... Tek istediği yakınlık. Her seferinde “Belki bu defa” diyor ama hayali hiç gerçekleşmiyor. Çünkü en başta Efsa bilmiyor başka biriyle nasıl yakınlık kuracağını.
Kadınla erkek arasındaki iletişimsizliğin doruğa çıktığı yer diye tanımlıyorsun yatağı. Niye en yakın olunması gereken yerde birbirinden bu kadar uzak duruyor insanlar?
En çıplak kaldığımız yer orası çünkü. Yatakta sadece bedenen değil ruhen de çıplağız. Aralarında hakiki bir ilişki olmayan kadınlarla erkeklerin çıplaklığında, geriye itilen, bastırılan, görmezden gelinen bütün karanlık yanlar ürkütücü bir biçimde ortaya çıkıyor. Bilinçaltındakiler somutlaşıyor bir bakıma. Yemek yerken saatlerce güzel güzel sohbet ettiğin biri yatakta sana feci şeyler yaşatabiliyor mesala; birçok kadın bunu yaşamıştır. “Ruh eşim” dediğin erkek senin kurduğun bir hayal sadece. Aşksa o anlamda bir ütopya. Ama erkek düşmanı gibi algılanmak istemem, anlattıklarım kadınlar için de geçerli. Bir erkek de yatakta âşık olduğu kadının sınırsız bencilliğiyle karşılaşabilir. Bu şekilde karşılıklı bir kısırdöngünün içinde hayatlarımızı harcıyoruz...
‘Eşim kitabı hâlâ okumadı’
Kedilere olan sevgisiyle de tanıdığım Füsun Saka, vahşi hayat fotoğrafçısı Süha Derbent’le evli.
Bildiğim en güzel aşk hikâyelerinden birini yaşıyorsun, hem de çok uzun süredir. Eşinle sizi biraraya getiren şey neydi?
Onda müthiş sevecen ve içtenlikli bir adam buldum. Tanıştığım anda hissettim bunu, hiç yanılmadığımı da çok kısa sürede fark ettim. Karşımda açılmaktan çekinmeyen, kendini bütün içtenliğiyle sunan biri vardı. Süha soyunduğu zaman da güzel kalan bir adam. Ben soyunduğumda onun kadar güzel değilim. Karakter olarak tabii...
Destekledi mi seni?
Yazmamı çok istedi. Beni her aşamada destekledi. Ama romanı henüz okumadı.
HT