Türkiye'nin güvene ihtiyacı olduğunu belirten Şener, Mevlana'nın 13'üncü yüzyılındaki herkesin kardeşçe yaşadığı bir ortama ihtiyacı olduğunu söyledi.

Şener, "Ekonomi, yargı, sosyal konularda, güvenlikte ve diğer bütün konularda sorunların çözümü için ülke insanının birbirine güvenmesi ve inanmasına ihtiyaç var. Bunun ötesinde bu ülkeyi yönetme yetkisine sahip kurumların birbirine güvenmesi gerekir. Onlar içinizden birisi gibi değiller, kurum mensubu gibi değildir. Onlara yetki verilmiştir. Tüm bu kurumlar bu ülke adına iş yapma yetkisine sahiptir. Eğer vatandaş sahipsiz noktasına geldiyse kurumlar arasındaki işbirliği kalmamış demektir." dedi. Kurumlar arasındaki güvensizlik ortamının millete maliyeti nedir' bunun hesaplanması gerekir diyen Şener, "Dayanışma ve işbirliğine ihtiyaç var. Bunun biran önce tesis edilmesi lazım." diye konuştu.

ÜLKEDE BİR DEĞİL BİN YANLIŞ VAR

Bir siyasi partinin kapatılmasının doğru olmadığını, yoluna devam etmesi gerektiğini belirten Şener, "Ülkedeki yanlışlar bir değil bine dönüşmüştür. Kurumlar arasındaki yanlışlıkların bedelini vatandaş ödemektedir. Ülkeyi küresel ekonomik dalgalar idare edecekse, siyaset ve diğer kurumlar niye var? Kurumlararası güveni ve işbirliğini gerçekleştirmek her vatandaşın en önemli görevidir." dedi.

TÜRKİYE'NİN MEVLANA YÜZYILINA İHTİYACI VAR

Türkiye'nin baştan sona Mevlana'nın 13'üncü yüzyılındaki aydınlanmaya ihtiyacı olduğunu vurgulayan Şener, şunları dedi:

"Bu yüzyılda Avrupa'da kızıl saçlı bayanları yakıyorlardı. Sadece İspanya'da 60 kişi yakılarak öldürülmüştür. Anadolu'da ise, Mevlana vardı. Toplumun önderleri dediğimiz Ahi Evran, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre vardı. Bu önderler, bu yüzyılda tüm Anadolu'da işbirliği halinde, herkes kardeşmişçesine bir ortam oluşturdular. Konya'da size Mevlana'yı anlatmak doğru olmaz ama o sizin kadar bizim de Mevlanamızdır. Mevlana, 'Aşksız sevgisiz geçen bir ömrü ömür sayma, o hesabın dışında tutulacaktır. Aşksız sevgisiz geçen ömür yarın Allahın huzurunda utançla duracaktır' demiştir. Bırakın kin ve nefretle yaşamayı, insanların gönlüne kin ve nefret tohumları ekerek yaşamayı bırakın. Anadolu aydınlanması değimiz yüzyılda, düşüncenin özünde bu vardır. Kurumlar arasındaki çekişmelerden bu ülkeye hiçbir fayda gelmez. Bu taraf olunacak bir konu değildir. Bu ülkenin birliğinde elbette tarafız. Ama bu ülkeyi zaafa uğratacak dayanışmanın hiçbirinde taraf değiliz. 13'üncü yüzyıl bize ne yapmamız gerektiğini gösteriyor. Anlaşılmaz ve bilinmez kavramlar arasında değiliz. Bundan yüzyıllar önce söylenenleri bugün daha kucaklayıcı bir anlayış içerisinde söylemiz gerekir."

ARTIK YENİ BORÇ KAPISI AÇILDI: ÖZEL SEKTÖR
Türkiye'de devlet borcu kadar artık yeni bir borç kapısının da oluştuğunu, özel sektörün de dışarıya borçlandığını belirten Şener, "Bu ülkede yatırımcı, işadamı dışarıdan borç alıyorsa, içeride bu para yüksek demektir. Bu para içeride ucuz olsa yatırımcı dışarıdan borç para almaz. Demek ki Türkiye'de sorun var. Türkiye'de para pahalı. Türkiye'de paranın faizi çok yüksektir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem yoktur. Özel sektörün de dışarıya borçlanması bu ülkenin omzuna kamburdur. Bir ülkede insanların meclise gittikleri zaman en temel görevi kendilerini seçene hizmet etmektir. Destek veren insanları düşünür ve gece-gündüz çalışır, ekonomi ile kararları da buna göre alır." dedi.

EKONOMİ TÜRKİYE'DE YAŞAYANA KAZANDIRMIYOR

Türkiye'de uygulanan ekonomi politikasının Türkiye'de yaşayan insana kazandırmadığını söyleyen Şener, "Ortada para var, dönen çarkta var ama yabancılar kazanıyor. En yüksek faiz Türkiye'de. Japonya'da ev hanımları biriktirdikleri paraları Türkiye'deki bankalara yatırıyor. İş sadece bu kadar değil. başka ne var. Başka bir taraftan da düşen kur yabancılara kazandırıyor. 100 YTL getiriyor 146 YTL ile çıkıyor. Dünyanın hiçbir yerinde doların yüzde 46 kazandığı görülmemiştir. Böyle bir çark döndürülebilir bir çark değildir. Artık ekonomiyi içerdeki rakamlarla değerlendirmiyorsun. Türk ekonomisi 70 milyon nufüsla dışarıya ne kazandırıyor, içeride ne kalıyor. Bunu sormak hepimizin görevidir." diye konuştu.

SÜREKLİ AÇIK VERİLEREK YAŞANMAZ
Türkiye'de sürekli açık verilerek yaşanamayacağını belirten Şener, "Her ay borç alarak yaşamak mümkün değil. Bir süre sonra borç alacağınız yer kalmaz. Evdeki mobilyaları satar hale gelen adam gibi Türkiye'de en önemli tesislerini satmaya başladı. Yabancılar burada gelip hazır fabrika, tesisleri satın alıyor. Kazandıkları parayı da ülkelerine götürüyorlar. Bu cari açığı daha da artıracaktır. 5 yıl önce cari açık toplam 1.5 milyar dolar iken, bugün yabancı sattığı küçük bir üründen elde ettiği kar transferi 2 milyar dolara çıktıysa burada oturup düşünmek gerekir. Hükümetin gece gündüz çalışıp bu ülkenin borcunu nasıl azaltırım, milli geliri nasıl yükseltirim bunları düşünmesi lazım. Bugünü idare edelim mantığıyla bu sorunlar çözülmez. Şimdiye kadar idare edilmesinin nedeni 25 milyar dolar girdinin olmasıdır. Özelleştirmeyle elde edilen ve bu ülkenin 50 yıldır biriktirdiği tesisler sürekli satıldı. TSMF bankalarla anlaşmalar yaptı ve 15 milyar dolar gelir sağladı. Havalimanları satıldı ve 8-10 milyar dolar para elde edildi. Bu paralar hükümeti rahatlattı. Ancak bu rahatlama uzun sürmez. Birgün gelir evde satılacak hasır bulunamaz." dedi.

İNSAN TABUTU KADAR OLMAMALI

Türkiye'nin sürdürülebilir bir politikaya ihtiyacı olduğunu, sadece kendi yönetim dönemini düşünen bir politikayla ülkenin gelişemeyeceğini vurgulaşan Şener, şunları dedi:

"Bu anlayış tabutu kadar insan olmak demektir. Boyu, kilosu neyse o kadardır insan. Ama ben bu ülkenin sorumlusuyum. Çarkların doğru dönmesi gerekir. Yarın da benim için önemli diyen insan tabutu kadar insan olmaya isyan etmiş kişidir. Türkiye'nin ihtiyacı tabutu kadar insan olana değildir. Bu tabuta isyan eden insana ihtiyaç vardır. "

TÜRK HALKI ÖNEMLİ DEĞİL Mİ?

Şener, Dünya'daki sermaya stokunun 150 trilyon dolar olduğunu belirterek, "Birkaç ay önce Rus Devlet Başkanı Putin, kendi ülkesindeki 20 sektöre yabancıların girişini yasakladı.Bunu sadece değil diğer ülkelerde yapıyor. Stratejik tesisler yabancılara satılamaz deniliyor. Alman, Hollanda, Rus ve diğer yöneticiler için halkı önemli de Türkiye'nin yöneticileri için Türk halkı önemli değil mi? Önemli olması gerekmiyor mu? Elbette gerekiyor. Ekonominin yabancılaşması sürecini yaşıyoruz. Şuan için sorun çıkmayabilir. Yürekten inandığım birşeyi söylüyorum bu anlayış Türkiye'nin en büyük sıkıntısı ve sorunudur. Mutlaka bunun aşılması gerekir. Vatandaşın gündemi Türkiye'nin gündemi olmalı. Vatandaşın gündemi Türkiye'nin gündemi olduğunda bu ülke ayağa kalkar. Kurumlararası güven ve işbirliği sağlanarak bu sorunlar çözülür. Türkiye'de terör sorunu var, eğitim, sağlık ve yargı reformuna ihtiyaç var. Kurumlar arasındaki sorun varken reformlar yapılabilir mi? Siyaset yargı ile kavgalı ise, yargı reformu yapamaz. Omuz omuza vermek en temel ihtiyaçtır. Şuan ki manzara karşısında samimi, içten işbirliği olamaz. Bu ülkede partiden önemli şeyler var. Önemli olan şey Türkiye'dir." dedi.

Konferans sonunda salondakiler, 'Başbakan Şener' sloganları attı. Şener yemeğin ardından Ankara'ya hareket etti.