301. Madde neden kalksın ki?
Soğuk Savaş dönemin devam ettiği yıllarda biri Amerikalı diğeri Rus iki gazeteci konuşuyorlarmış. Amerikalı gazeteci kendi ülkesindeki özgürlüklere dikkat çekmek için; “Bizde öyle bir basın hürriyeti var ki, Amerikan Başkanı Ronald Reagan’ı eleştirseniz bile sorunla karşılaşmazsınız” demiş. Rus gazeteci hemen atlamış ve “Bizde de öyle. Amerikan Başkanı Reagan’ı eleştirirseniz bizde de kesinlikle herhangi bir sorunla karşılaşmasınız” diye karşılık vermiş.
Kısacası, bazı şeyleri bazı ülkelerde kimi zaman söylemek ve yazmak zordur.
Tıpkı bu yazıda olduğu gibi...
Onbinlerce insanın katılımıyla gerçekleşen Hrant Dink’in cenaze töreninde binlerce kişi üstünde “Katil 301” yazılı dövizler taşımışken...
Çiçeği burnunda Nobel ödüllü Orhan Pamuk, Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından Agos gazetesine yaptığı ziyarette tüm faturayı 301’e kesmişken...
Medyası, sivil toplum örgütleri, siyasi parti temsilcileri, hatta oluşturulan havanın da etkisiyle Meclis Başkanı da dahil birçok çevre 301. Madde’nin kaldırılması yönünde görüş beyan etmişken...
Bir gazetecinin ortaya çıkıp “301. Madde neden kalksın ki?” demesi yadırganabilir, zamansız bulunabilir.
Şimdi değilse ne zaman?
Ama hazır konu açılmış ve gündemin başköşesine oturmuşken, eğer söylenecek bir söz varsa şimdi söylenmeyecekse ne zaman sorusuna da saygı duymak lazım.
Böyle bir ortamda böyle bir yazıyı kaleme almamak için çeşitli nedenler sıralanabilir. Yanlış anlaşılma endişesi, meramı yeterince anlatamama sıkıntısı, yada yazının içeriğini anlamından saptırarak kasıtlı olarak farklı yorumlamak isteyenlerin olabileceği düşüncesi vs...
Fakat bazı şeyleri göze almadan düşünce özgürlüğündeki çeşitliliği yansıtmak ne derece mümkün olur ki?
Herkesin 301. Madde’ye yüklenmek için eline iyi bir fırsat geçtiğini düşündüğü böylesi bir ortamda, günün moda görüşlerine uygun hareket etme gibi kaygılarla katılmadığımız bir görüş hakkında sessiz kalmak ne kadar doğru olur?
Kısacası lafı eğip bükmeden söylemek gerekirse, şahsen ben, kısa ve orta vadedeki olası gelişmeler açısından ülkenin şu an içinde bulunduğu ortamda 301. Madde’nin tamamen kaldırılması konusunda biraz farklı düşünüyorum. 301. Madde’nin gözden geçirilmesi ve daha net suç tanımları yapılması konusundaki görüşlere katılıyorum. Fakat maddenin tümden ortadan kaldırılması konusunda ciddi tereddütlerim var.
Oralarda serbest mi?
Söyler misiniz Allah aşkına... Neden Almanya’da Alman Milleti’ni, Fransa’da Fransız Milleti’ni, Rusya’da Rus’u aşağılamak serbest değildir de, Türkiye’de Türk’ü aşağılamak serbest olsun ki?
İlgili maddenin tümden ortadan kaldırılmasının kime ne yararı olabilir? Türk Milleti’ni kolaylıkla aşağılayabilme keyfi kimleri memnun eder? Bu madde ortadan kalktığında ve başta Türk Milleti olmak üzere devlet kurumlarını ulu-orta, haklı-haksız eleştirdiğimizde milletçe abad mı olacağız? Kısacası ülkede herşey yoluna girdi de, tek sorunumuz bu mu kaldı?
Ben daha başından itibaren özellikle dış çevrelerin 301. Madde’den rahatsızlıkları konusunda işkillendim. Bu maddenin kaldırılması için bastıran ülkelerin “asıl derdinin” Türkiye’de fikir ve ifade özgürlüğünün sınırlarını genişletmek olduğu konusunda ciddi tereddütlerim var.
Bu köşenin müdavimleri hatırlayacaklardır.
Ülkemizde geçtiğimiz sonbaharda 301. Madde tartışmalarının en hararet kazandığı günlerde Fransa Parlamentosu da “Ermenilere soykırım yapılmamıştır” diyenlere para ve hapis cezası öngören tasarıyı Meclis’te yasalaştırmak üzereydi. Nitekim oylamadan bir gün önce, 11 Ekim 2006 tarihinde bu köşede “Türk’e sövmek serbest mi olmalı…” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. (http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=191135)
O yazının hemen girişinde;“Türkiye gündemini oluşturan ya da Türkiye’ye dayatılan konuları dünyadaki gelişmelerden bağımsız düşünmek fotoğrafın tamamını görmemize engel olur. Türkiye’nin iç ve dış ve güvenliğini tehdit eden bir paket programla karşı karşıya olduğumuz aşikârdır. Türkiye yakın siyasi tarihinde hiç bu kadar, aynı anda çok farklı cephelerde yürütülen iç ve dış güvenlik tehdidiyle karşılaşmamıştı” şeklindeki görüşlerime yer vermiştim.
Nitekim bu yöndeki kuşkularımı teyit eden bir gelişme ile daha o günlerde karşılaşmıştık.
Adamın derdine bakın?
Geçtiğimiz günlerde Fransa Cumhurbaşkanlığına aday olacağını ilan eden İçişleri Bakanı Sarkozy, Fransa Parlamentosu’nda Ermenilere soykırım yapılmadığı yönünde görüş beyan edenlere ceza öngören tasarının Meclis’te oylanmasından sadece 2 gün önce Başbakan Erdoğan'ı telefonla arayarak, "Türk Ceza Kanunu'nun 301. Maddesini iptal edin, bizde soykırım yasasını bloke edelim" önerisinde bulunmuştu.
301. Madde’nin kaldırılması karşılığında soykırım yasasının askıya alınması önerisi arasındaki bağlantıyı hiç düşündünüz mü? 301. Madde’nin kaldırılması neden acaba, soykırım yasasının Fransa Meclisi’nin gündeminden geri çekilmesini sağlayacak kadar önem taşıyabililiyor?
Hrant Dink’in öldürülmesinin faturasını 301. Madde’ye yükleme kolaycılığını da, bu menfur olayı bahane ederek apar topar 301. Madde’nin tümden kaldırılması yönünde kamuoyu oluşturma çabalarını da sağlıklı bulmuyorum.
Bulmuyorum çünkü, bu ülkenin aydınlarının büyük bölümü, kendi ülkesinin ve milletinin değerlerini aşağılamayı entellik olarak algılayan bir zihniyet yapısı içinde. Üstelik, zihnini veya kalemini kiraya vermeye hazır çok sayıda silahşör var bu ülkede. Ve ben bu insanları, Hrant Dink’i arkadan kurşunlayan zihniyetten daha az zararsız bulmuyorum.
Ve diyorum ki, bu ülke Hrant’larına da sahip çıkmalıdır, tarihi ve kültürel değerlerine de... Hrant’larda korunmalıdır, Türk Milleti’nin şeref ve haysiyeti de... Türk’e de sövmek serbest olmamalıdır, diğerlerine de...
Ama nedense, gazetelerin konuyla ilgili haberlerine internet ortamında yorum yazan okuyucuların da ifade ettiği gibi, bu ülkenin entelektüel çevreleri Hrant’a haklı olarak sahip çıktığı ölçüde, ülkenin doğusunda batısında vatanı için can veren şehitlere aynı coşku ile sahip çıkamaması üzüyor insanları...
Ünlü 301. Madde...
Son olarak, o meşhur 301. Madde ne diyor ona bir bakalım.
TÜRK CEZA KANUNU
Kanun No. 5237 - Kabul Tarihi: 26.9.2004
Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin Kurum Ve Organlarını Aşağılama
MADDE 301.
(1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
(4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
Varsa sorun giderilsin...
Madde böyle. Ben hukukçu değilim. Bu maddede elbette gözden geçirilmesini gerektirecek noktalar vardır. Hakaret etmeden hükümet icraatlarını veya devletin çeşitli kurumlarını eleştirmek elbette suç olmamalıdır. Bu konuda muğlâk noktalar varsa elbette giderilmelidir. Daha net suç tanımlarına gidilmelidir. Bunda hemfikiriz.
Fakat 301. Madde’nin kaldırılması karşılığında Sözde Ermeni Soykırımı konusundaki bir yasa tasarısını Fransa Meclisi gündeminden çıkarmayı o günlerde teklif eden Sarkozy zihniyetinin asıl amacını düşününce orada bir nebze düşünmek istiyorum.
Bu adamlar, sahte bir soykırım iddiasıyla dünyayı ayağa kaldırmışlarken, Türk Milleti’ni aşağılamanın serbest olacağı bir ortamda hem de kendi topraklarımızda tarihimize, şan ve şerefimize küfredecek işbirlikçiler bulmakta elbette zorlanmayacaklardır.
Maddenin gözden geçirilmesine ve daha net suç tanımları yapılması yönündeki düzenlemelere elbette evet... Ama fikir ve ifade özgürlüğü adı altında Türk Milleti’ni ulu orta aşağılamanın kapısının sonuna kadar aralanmasına hayır diyorum.
Yasakken neler yaptıklarını gördükçe...
HABER7