Torunları bile askerliğini bitirdikten sonra, askere giden Ahmet Dede, bu durumu defalarca ilgili makamlara bildirmiş, ancak sonuç alamamış. Sonunda buna devleti inandırmış. 'Yapmaya mecbur değilsin.' denilmesine rağmen o, hemen bölüğüne teslim olmuş.
Yaş 70, askerlik gelmiş!
'Manisalıyım, 70'ten bir eksik yaştayım, kışlada 'vatanî görev'imin başındayım...' Bu sözler 1939 doğumlu Boşnak göçmeni Ahmet Vatansever'e ait. Vatansever şu an Çankırı'da jandarma olarak uzun dönem askerliğini yapıyor. Onu bu yaşta askerliğe zorlayan tabii ki olmadı. O soyadına yakışanı yapıp 'Sağlığım yerindeyken vatanî görevimi yapmalıyım?' anlayışıyla kışlasına teslim oldu. Askerlikten kaçmak için okulu uzatan, yurt dışına giden pek çok gence örnek olup ders verircesine...
Peki Ahmet Vatansever'in torunları bile askerliğini çoktan yapmışken, kendisi niye askerliğini yapamamıştı? Rivayete göre Vatansever'in nüfusu muhtar kayıtlarına geçerken yanlışlık yapılmış. Adrese dayalı bilgisayar sistemine geçince de askerliğini yapmadığı tespit edilmiş, hem de 70 yaşında iken. Aslında o, ilgili makamlara çok önceden askerliğini yapmadığını defalarca bildirmiş, ancak bir sonuç alamamış. Nihayetinde arzusuna ulaşmış. Yaş haddini aştığından dolayı 'Yapmaya mecbur değilsin, dilersen yaparsın, dilemezsen yapmazsın.' demişler. Oysa dünden gönüllüymüş, hemen muayenesini olup bölüğüne teslim olmuş. Aralıkta tam bir yılını dolduracak, mart ayında da tezkeresini alacak.
Çankırı kışlası o vakitten beri şen şakrak günler geçiriyor. Askerlerin ve komutanların neşe kaynağı olmuş Ahmet Vatansever. Bir de bütün kışlanın 'dede'siymiş artık. Askerlik sorunları onun sohbetiyle unutulup gitmiş. Girdiği ortamı eğlenceli hale getirmeyi başarıyormuş. Her Türk askeri gibi 30 kişilik koğuşlarda yatıyor, sabah erken kalkıyor, tıraşını oluyor, dilerse içtimaya katılıyor. Yemeğini askerlerle birlikte yiyor, kısaca bir asker nasıl yaşarsa öyle yaşıyor. Kimse onu 'sen şu işi yapacaksın' diye zorlamıyor. Ama o çimleri sulamayı, çiçek ve sebze yetiştirmeyi görev addetmiş. Yetiştirdiği salatalık, domates ve biberleri arkadaşları arasında paylaştırmış. Askerî kıyafetle gezme ve postal giymeye mecbur edilmemiş, genelde jandarma eşofmanı ve spor ayakkabı giyiyor.
Kısa zamanda komutanların gözbebeği olmayı da başarmış Vatansever. Hatta komutanlar dışarı çıktığında onu da yanlarına alıp gezmeye götürüyor, hastalandığında yakından ilgileniyorlarmış. Pek hastalandığı da görülmemiş! Hatta bir gün Jandarma Genel Komutanı gönüllü askerlik hizmetinde bulunduğu için bir tören düzenleyerek ona takdir belgesi sunmuş. Bu durum çok hoşuna gitmiş Vatansever'in. Hele de alay komutanının bile çekindiği albayın onu yanına çağırarak 'Bu benim telefonum, bir sıkıntın olursa mutlaka beni ara.' sözü onun kışlada epey bir 'hava' atmasına vesile olmuş.
Acemi askerlere 'general' şakası
Askerliği uzun dönem olunca günler geçmek bilmemiş ama onu en çok üzen, samimiyet kurduğu arkadaşlarının tezkere alıp gitmesi olmuş. Her yeni gelenle de uyum sağlıyormuş, hatta onlara ufak şakalar yapmayı da ihmal etmiyormuş. Nitekim koğuşa yeni gelenleri asker olduğuna inandıramadığı için kendisini 'general' olarak tanıtıyormuş. Sonrasında da yeni yetmeleri sıraya dizer, istikamet verir ve sağa sola koşun diye direktif verirmiş. Yani anlayacağımız acemilerle epey bir vakit geçirmiş!
***
Askerliğini bitirince evlenecek!
Sapanca'da yaşayan ve yıllar önce eşini kaybeden Ahmet Dede, her Türk genci gibi askerliğini bitirince tekrar evlenmeyi düşünüyormuş. Hoş, zaten askerliğini yapmayana da kız vermezler! Karşısına iyi bir talip çıkarsa bu fikre sıcak bakıyormuş. Bir yıl boyunca hiç sıkıntı ve şikâyette bulunmamış. Bir tek 'Akşama ne yiyeceğim?' endişesi varmış. Çünkü askeriyenin yemekleriyle arasını pek düzeltememiş. İşte bu sebepten epey sıkıntı çekmiş, ama yine de kararlıymış Ahmet Dede. Ne olursa olsun, bu yaşında askerliğini tamamlayacak, tezkeresini alacak ve Türk gençliğine bir misal olarak önümüzde duracak.
ZAMAN