AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, AKP'nin kapatılması istemiyle açılan davanın 'Türkiye'nin AB yolunda daha kararlılıkla kullanabileceği çok değerli zaman ve enerjisini çaldığını' söyledi.
Rehn, Türkiye-AB (Avrupa Ekonomik Topluluğu) Ortaklık Anlaşması'nın 45'inci yıl dönümü münasebetiyle Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, 1963 tarihli Ankara Anlaşması'nın AB-Türkiye ilişkilerinde çok önemli bir kilometre taşı olduğunu vurgulayarak, bunun sonucunda ekonomik ilişkiler derinleştirilirken Türkiye'nin AB üyeliğinin daha geniş bir hedef olarak korunduğunu belirtti.
1963 Ankara Anlaşması'nda dönemin Avrupa Ekonomik Topluluğu Başkanı Walter Hallstein'ın 'Türkiye Avrupa'nın parçasıdır' vurgusunun daha sonraki Gümrük Birliği anlaşmasıyla ekonomide karşılığını bulduğunu ve bugün AB'nin, Türkiye'nin ilk ve Türkiye'nin AB'nin 7'inci büyük ticaret ortağı haline geldiğini anlatan Rehn, 10 yıl önce yarım milyar avro düzeyinde bulunan AB'den Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının geçen yıl 9 milyar avroyu aştığına dikkat çekti.
Rehn, 'Bugün ekonomilerimiz karşılıklı olarak birbirine bağımlı. O halde ilişkilerimizi daha ileriye götürmemiz gerekiyor' dedi.
Olli Rehn, AB ile Gümrük Birliği içinde olması nedeniyle AB'nin 3'üncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarından zarar gören Türkiye'nin bu konudaki sıkıntısını tam üyeliğe kadar hafifletmek için özel danışma mekanizmaları kurulmasını desteklediğini ifade etti.
AB Komisyonu'nun yarın açıklayacağı Türkiye İlerleme Raporu için son hazırlıkları yaptıklarını anlatan Rehn, raporda 'ilk kez Türkiye'nin işleyen piyasa ekonomisi olduğunu kayda geçireceklerini' vurguladı.
Bu aşamaya gelinmesinde Türkiye'nin AB üyeliği kapsamında ekonomiyle ilgili yaptığı reformların önemli rol oynadığını belirten Rehn, 'üyelik müzakerelerinin çeşitli engellere rağmen ilerlediğini ve Türkiye'nin reform hızının müzakerelerin hızını belirlediğini' söyledi.
Rehn, AB reformlarının katkısıyla Türkiye'nin 'küresel ekonomik krizi daha kolay savuşturacağını' kaydetti.
'AKP'ye açılan kapatma davasının AB yolunda daha kararlılıkla kullanılabilecek çok değerli zaman ve enerjiyi çaldığını' söyleyen Rehn, 'Türkiye'de büyük bir siyasi krizin önlendiği davadan ders alınmasını' isteyerek, vakit geçirilmeden temel hak ve özgürlükleri ilerletecek anayasa ve yargı reformuna başlanması gerektiğini ifade etti.
Olli Rehn, 'Türkiye'de her geçen gün daha fazla internet sitesine erişimin yasaklanmasının endişe yarattığını' belirterek, ifade özgürlüğü önündeki tüm engellerin acil olarak kaldırılması çağrısı yaptı.
Bir soru üzerine, AB'nin Türkiye ile vize kolaylığı anlaşması imzalanamamasında, Türkiye'nin vize kolaylığı ve geri kabul anlaşması müzakerelerini sürdürme konusundaki 'isteksizliğinin' etkili olduğunu ileri süren Rehn, 'Türkiye buna ilgi göstermedi. Belki ulusal gururu nedeniyle belki başka bir nedenle. Bilmiyorum' şeklinde konuştu.
Rehn, Türkiye'nin AB ile Ortaklık Anlaşması ve Gümrük Birliği'nden kaynaklanan ekonomik sorunların en iyi çözüm yolunun tam üyelik olduğunu kaydetti ve 'kararlılıkla buna odaklanılmasını' istedi.
Genişleme Komiseri Rehn, AB Komisyonu'nun Türkiye hakkında hazırladığı ilerleme raporlarına benzer şekilde, Türkiye ile imzaladıkları Ortaklık ve Gümrük Birliği anlaşmalarına uyup uymadıkları konusunda AB üyeleri hakkında da rapor hazırlayıp hazırlamayacaklarının sorulması üzerine, 'faydalı gördüğü bu öneriyi değerlendireceğini' ifade etti.
Genişleme komiseri Rehn, konuşması sırasında türkiye'de ne yapılan işkenceler sonucu ölen kişilere, ne PKK eylemleri ile tecavüze uğrayan çocuklarla, yolsuzluklarla hırsızlıklarla ilgili bir tek kelime etmedi. Ergenekon'a hiç değinmedi, dink davasında heyyetler gönderen AB'nin Ergenekondan hiç haberi yokmuş gibi davrandı. Sanki AKP'nin gitmesinden edişeleri var gibi kendi istekleri doğrultusundaki herşeyin bir an önce hayata geçerilmesini istedi.
Rehn, tüm konuşmasını özgürlükler diye diye Anayasanın değiştirilmesini ve kendilerini rahatsız eden bu anayasının yeniden yapılması için, bastırmaya ayırdığı konuşmalarının tümünün Türkiye ve türk halkının çıkarına değil kendi çıkarlarına geldiği şekilde aktardı.