Sabah, işe gitmek için otobüs bekleyen işçiler, durakta "Şanlı Bağdat" adını verdikleri şarkıyı söylüyorlar. Yaşanan tüm gerginliğe rağmen, hepsi "Iraklı" olmaktan gurur duyuyor. Ancak işe gitmek Irak'ta ciddi bir problem.
|
İş başvurusu için kuyruklar sık sık saldırılara hedef oluyor |
Sebebi ise: neredeyse hergün nereyi hedef alacağı bilinmeyen bombalar, araçlarla düzenlenen intihar saldırıları... Meysun el Damluci, Kültür Bakanı Yardımcısı...
El Damluci, her gün en geç saat 9'da veya 10'da işyerinde olmaya çalışıyor, çünkü intihar saldırıları genellikle bu saatler arasında düzenleniyor.
"Evden en geç yedi buçukta çıkıyorum. İyi bir günde, işe gitmem bir saatimi alıyor. Eğer kötü bir günse, en az 2,5 ya da 3 saatte işe varabiliyorum. Bunun nedeni şu, güvenlik sebeplerinden ötürü farklı yollardan işe ulaşabiliyorum. Bağdat'ın merkezinden geçmemeye çalışıyorum, ve hergün işe farklı bir arabayla gidiyorum. Çünkü olası bir saldırıdan kendimi ancak böyle koruyabiliyorum. En büyük korkum, herhangi birisine karşı olabilecek, araçlarla düzenlenen bombalı saldırılar. Bu bir şans işi!"
İBADET
İssam El Ravi ise, Bağdat'ta üniversitede jeoloji hocası. Onun için, işe gitmek kadar camiye gitmek de zor.
"Her sabah 5'te kalkıp, sabah namazı için en yakın camiye gidiyorum. Bu saatlerde polis camilere hep saldırı düzenliyor, çünkü buralarda terörist arıyorlar. Ancak biz dinimizin gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu yüzden tehlikeli de olsa camiye gitmeye devam ediyorum."
Gündelik hayatını sürdürürken, camiye, çarşıya pazara giderken, El Ravi, kendisi ve ailesi için endişe duyduğunu söylüyor.
"Her Iraklı bunu düşünür, çünkü yolda herhangi bir saatte neyle karşılaşacağını bilmiyorsun. Bombalar, araçlar, ölü bir insan, herzaman, heryerde... Evden çıkıp işe giderken başına ne geleceğini nasıl bileceksin? O yüzden hayatına devam etmelisin..."
|
Güvenlik kaygısına rağmen, sokaklar hareketli |
Normal hayatlarına devam etmeye çalışan Iraklılar için güvenlik ciddi bir problem... Ülkede yaşanan şiddetin yanısıra, karışıklık içindeki kamu hizmetleri, işsizlik sorunu da Iraklıları endişelendiriyor. Yaklaşık 6 aydır Bağdat bulunan BBC Muhabiri Jim Muir, Iraklıların bir günüyle ilgili şu değerlendirmede bulunuyor:
"En çok sorun yaşanan bölgelerde, Saddam Hüseyin günlerini hasretle anan insanlar var. Iraklılar, en azından o günlerde güvenliğimiz vardı, gece geç saatte dahi olsa ortalıkta soygun korkusu olmadan dolaşabiliyorduk diyorlar. Ülkede yaşanan siyasi bunalımın yanısıra, bombalar ve suikastlerden ve güvenlik için alınan tüm önlemler Bağdat'taki birçok kişinin canını sıkıyor. Düpedüz suç işleniyor ve caddelerde hiçbir kontrol olmadığı hissediliyor. Başkentte çok büyük bir operasyon başlatacağını söyleyen yeni hükümet daha kendini ispat edemedi."
POLİSTE YOLSUZLUK
Güvenlik sorununu çözmek hükümetin en büyük önceliği. Bunun için de güvenlik kuvvetleri ve ordunun hızla yeniden ayağa kaldırılmasına çalışılıyor.
Örneğin polis gücüne katılmak isteyen adaylar, İngiliz güvenlik yetkilileri tarafından eğitiliyor. Ancak ismini vermek istemeyen üst düzey bir polis, polis kuvvetlerinin içinde yeralan Mukteda Es Sadr ve Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi yandaşlarının olumsuz etkileri olduğunu anlatıyor...
"Siyasi partiler için çalışan polisler var, çünkü o partiler sayesinde iş buldular. Basra'daki polislerin yüzde 50'si siyasi partilere hizmet ediyor. Bu yüzden bilgi gizleyemiyoruz. Bu insanlar, gizli belgeleri siyasi partilere satıyorlar. Ve birçok operasyonu, suikasti bizzat bu polisler düzenliyor. Bağlı oldukları partiler, "sen bunu öldür ya da bu adama suikast düzenle" diyor."
GEÇMİŞE ÖZLEM
Güvenlik sorunlarına işsizliki artan yolsuzluk da eklenince Iraklılar, hayatlarının her geçen gün daha zorlaştığını düşünüyor. Onlardan biri Sana Namir, Bağdat'ta çalışan bir eczacı.
"Neden bilmiyorum ama hergeçen gün durum daha da kötüleşiyor. Savaş başladıktan bir yıl sonra durum daha iyiydi, hayat daha kolaydı. 24 saat boyunca kendim, çocuklarım için endişe etmiyordum, ancak şimdi durum bu. Emniyette değilsiniz, güvende değilsiniz, her dakika herşeyi kilitlemek zorundasınız, ve herşeyden şüphelenmek zorundasınız. Saddam Hüseyin'in zamanında hayat daha güvenliydi. Herşeyi unuttum. Sadece ne kadar güvenli olduğunu hatırlıyorum".
"Saddam Hüseyin günlerine dönmek mi istiyorsunuz?" sorusuna ise "Yok böyle demek istemiyorum" diye yanıt veriyor.
"Ama şu anda sadece özgürlük hissine sahibiz. Bunun güzel olduğuna katılıyorum. Seyahat edebiliriz, düşünebiliriz, düşündüklerimizi söyleyebiliriz. Ancak tüm bunlar, güvenlikte olmadığımız için gölgeleniyor. Daha iyi günler yaşayacağımıza dair bir ümidim yok. "