Yunanistan'da birçok üs kuran ve Adalar üzerinden Türkiye'ye karşı bir kuşatma girişimi içerisinde bulunan ABD'den bir hamle daha geldi.
1974'ten beri Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne yönelik devam eden silah ambargosunu kaldıran ABD, bölgede tansiyonun yükselmesine sebep oldu.
Rum Kesimi'ni hukuksuz istekleri karşısında cesaretlendiren adımı değerlendiren KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "1974'den beri uygulanan bu ambargonun kaldırılması sonrası Kuzey de tedbirini alacak ve gerilim yükselecek" yorumunu yaptı.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
Çok yanlış değerlendiriyorum. Gerginliğe atılacak Ada'da hem kuzeye hem güneye bir takım olumsuz algının yerleşmesi için bir hava yerleşecek. Kıbrıs'ta bir anlaşma yok. Böyle bir silahlanma gerginliğe yol açacak. Gerek yoktu diye düşünüyorum. Geçen yıl öldürücü olmayan araç-gereç konusunda anlaşma vardı, bize de bilgi verdiler.
Aldığımız bu bilgi gerçekten yanlış bir gelişme oluyor. Diledikleri her hangi bir silahı ABD'den alabilecekler. Lozan'a rağmen orada silahlandırmaları görüyoruz. Şimdi bunu Kıbrıs'a da yaymak suretiyle bir gerginlik. Bunu Kıbrıs müzakerelerine hiçbir faydası yok, katkısı olmaz. Bir anlaşma olacaksa da bu ortamda silah olmaz. Bütün sürece bir zarar verecek bir hamle olarak görüyorum. Türkiye'ni açıklamalarını tamamıyla destekliyorum. Rum tarafı da devlet biz de devletiz.
Eğer bir anlaşma olacaksa gerçeklere göre Kıbrıs'ın durumuna göre bir anlaşma olabilir.
Gerek buradan Ortadoğu'ya, dünyanın farklı yerlerine bir takım girişimleri olacaksa buradan yaparlar. Geçmişte de uçak kaldırdılar. Gemiler de buradan hareket etti. Dolayısıyla bu silahlanma tam anlamda çok büyük kendilerine bir hizmet yok. Bu silahlanmayla Güney Kıbrıs'ı güçlendirecekler ve Türkiye'ye de işte "Bak Kıbrıs'ta da böyle bir silahlanma var. Onun için dikkat et" uyarı şeklinde Türkiye'ye de bir uyarı görülebilir. Neticede rahatsız edici bir gelişme. Mutlaka Türkiye'nin yapacakları vardır, söyleyecekleri vardır.
"TÜRKİYE İLE BİRLİKTEYİZ"
Sonun başlangıcı olur. Bu tür silahlanmalarla neye hizmet edecek, neyi başaracaklar? Bütün bunlar KKTC'nin egemenliğini önemini göstermektedir. Biz buradan baktığımızda varlığımızı Türkiye'ye borçluyuz. Türkiye büyük bir devlet. Biz de KKTC olarak Türkiye Cumhuriyeti ile birlikteyiz, beraberiz. Ona göre hakkımızı hukumuzu korumak en büyük dileğimizdir. Türk kamuoyuna en samimi duygularla sevgi ve saygımı iletiyorum.
AMBARGO KARARININ ABD'DEKİ BM TOPLANTISI ÖNCESİ ALINMASI
New York'ta önemli toplantı olacak. Biz de orada olacağız ve bütün yetkililerle konuşacağız. Onunla mı bağlantılı bilemiyorum. Rum tarafının "Biz bunu uzun zamandır pişiriyoruz" bir açıklaması var. ABD ile istişare yapmışlar. Bunun bir geçmişi var.
Bu iş tatsız bir iştir. Çünkü silahlanma ve cephanelik yaratmak hiç hoş bir şey değildir. Buranın insanın çok savaşlar geçirdi. Hepimiz biliyoruz. Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra kimsenin burnu kanamadı. O barış o huzur Mehmetçik'in adım atmasıyla geldi ve halen devam ediyor. Silahlanmayla birlikte o keyif kaçacak. Onlar biliyorlar neyin ne olduğunu. "Türkiye nasılsa gelemez" beklentileri o dönem darmadağın oldu.
İnşallah gerekli uyarılar yapılır ve bu yanlıştan vazgeçilir. Türkiye Cumhuriyeti, sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ukrayna-Rusya savaşında yaptığı liderlikle tahıl koridoru olsun, yaptığı diğer şeylerle gerçekten saygınlık kazandırmıştır. Yunanistan da bunu kıskanıyorlar.
TÜRKİYE DE KARARA TEPKİ GÖSTERMİŞTİ
Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (GKRY) silah ambargosunu kaldırma kararının kapsamını genişletmesini kınadı.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "ABD'nin GKRY'ye yönelik silah ambargosunu kaldırma yönündeki 2020 Eylül ayında aldığı kararın kapsamını genişletmesini şiddetle kınıyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) makamlarının, söz konusu karara ilişkin tepkisini tümüyle destekliyoruz. Ada'daki iki tarafın eşitliği ilkesiyle çelişen ve Rum tarafını daha uzlaşmaz kılacak bu karar, Kıbrıs meselesinin çözülmesi yönündeki çabaları olumsuz etkileyecek; Ada'da bir silahlanma yarışına yol açacak ve Doğu Akdeniz'de barış ve istikrara zarar verecektir" denildi.
ABD'ye kararı gözden geçirme ve Ada'daki iki tarafa karşı dengeli politika izleme çağrısı yapılarak, "ABD dahil uluslararası toplum, Kıbrıs Türk halkının 1959-1960 Antlaşmalarıyla da teyit edilen egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünü tescil etmeli ve buna göre hareket etmelidir. Her halükarda Türkiye, garantör ülke sıfatıyla, Kıbrıs Türkünün varlığını, güvenliğini ve huzurunu sağlamak amacıyla, tarihi ve hukuki sorumlulukları çerçevesinde, gerekli adımları atmaya devam edecektir" denildi.