İşinin övünülecek kadar zevk vermediğini söyleyen Ahmet Ertürk, “Üzülüyorum, şaşırıyorum; karışık duygular içindeyim” dedi. Ertürk, “Bir dönemin güçlü insanlarıyla karşı karşıyayız. Kimisi durumunu kabullenmiş, kimisi hazmedememiş. Bu durum da bize yansıyor. Bir kısmı mağdur olduğunu düşünüyor, komplo teorileri üretiyor. Kendisini sorgulayan hata yaptığını kabul edenler de var.”
EROL AKSOY'LA ANLAŞTIK ÇÜNKÜ...
Erol Aksoy’la yapılan anlaşmanın diğerleriyle neden yapılmadığı sorusunu cevaplayan TMSF Başkanı, “Bütün bankalar aynı değil. Üç gruba ayırabiliriz. Yanlış yönetildiği için batanlar, kaynaklarını kendisi için kullananlar ve kaynaklarını aykırı kullanıp bunları saklamak için çalışmalar yapanlar. Son grupta bir iki banka var. Tahsilat girişimini engellemek için mallarını kaçırmış. Hepsini aynı kefeye koyamayız. Suç örgütü kurduğu ve fiillerle katıldığı yargı kararıyla belirlenmiş bir bankayla anlaşmak doğru değil.”
TMSF Başkanı Ertürk, fona devredilen 21 bankanın borçlarının da devralındığını ve zaman içinde borçların faizlerinin kendilerine ve devlete yük olduğunu kaydetti. Ertürk, “Bütün alacaklarımızı tahsil etsek de Hazine’ye olan borcumuzu ödeyemeyiz. Bu rakamın silinmesi gerekiyor.” dedi. Ahmet Ertürk, bu süreçte 11 bin dosyayı takip ettiklerini belirtti.
BANKALAR YABANCIYA SATILABİLİR
Bankalara el konulması yerine faaliyetlerinin durdurulması fikrini değerlendiren Ertürk, “Bir defada bütün borcun devlet tarafından ödenmesi gerekirdi. Banka faaliyetlerinin devam ederek, yeniden ekonomiye kazandırılması düşüncesiyle hareket edildi.”
“Ekonomide ulusalcılık, kayırmacılığı ve kaynak dağıtımında adaletsizliğe yol açar.” diyen Ertürk, bankaların yabancı şirketlere satılmasında bir sakınca olmadığını dile getirdi.
Ekonomik krizin dış nedenleri de olduğunu söylene Ahmet Ertürk, “Kriz iyi yönetilmedi, bankaların fona devri kötü yönetildi. 21 bankanın bir kısmına el konulmayabilirdi. Daha selektif bir politika izlenebilirdi. Toptan bir yaklaşımla konu ele alındı.”
MEDYA PATRONLARINA ELEŞTİRİ
Bankalar konusunda hukuksal boşluklar olduğunu dile getiren TMSF Başkanı, “Medya patronları banka sahibi olmasa bir takım sorunlar yaşanmazdı. Dinç Bilgin bu sorunları yaşamazdı. Banka lisansı verilmemesi gereken kişilere, lisans verildi. Öyle garip durumlar yaşadı ki; banka hisseleri el değiştirmedi, bankaya sahibi şirketlerin hisseleri el değiştirdi. Bu yasal değildi ama tüm Türkiye’nin gözleri önünde oldu bunlar. İmar Bank 64. madde kapsamındayken bile hesaplarda oynamalar yapıldı. Hazine tarafında iki üye tayin edildi, daha sonra biri istifa ederek bankanın yönetimine girerek bu işlere ortak olundu. On binlerce insan mağdur oldu.”
CEM UZAN'LE NEDEN ANLAŞMADINIZ?
“Erol Aksoy ve Cavit Çağlar’a tanınan hakkı neden Cem Uzan’a tanımadınız? Cavit Çağlar ödemelerini yapabiliyor mu?” sorularını ise Ertürk şöyle cevapladı; “Cavit Çağlar ödeme yapacağının taahhüdünü verdi şimdilik bir sorun yok. İmar Bank’la ilgili mahkeme kararı var, suç örgütü kurmak ve üye olmaktan bahsediliyor. Kayıt dışı bir olgu ilk defa İmar Bank’ta karşımıza çıktı, dünyada bunun iki örneği var, biri İmar Bank. Böyle bir suç işlemiş bir ailenin yeniden bize görüşün demesi, irdelenmesi gereken bir durum. Kasten 6 milyar dolarlık bir mevduat kayıt dışı tutulmuş. Ailenin hiçbir ferdi bunu inkar etmedi. Bu mevduatın nasıl kullanıldığı bilinmiyor. Bu özel bilgi işlem şifreleri kırılarak, polisiye tedbirlerle ortaya çıkarıldı. Bu miktarın karşılığı olan mal varlığı kaçılırdı. Yüzme havuzlarının altında kontörler saklandı. İmar Bank diğer bankalardan farklıdır. Ailenin tümü hakkında örgütlü suç işleme hükmü var.”
ŞAHSIMA MEDYA GÜCÜYLE HAKARET ETTİLER
Ahmet Ertürk, bankaya el konulmadan önce ortaklıktan ayrılmanın da hileli olduğunu söyledi, “İmar Bank’a el konulmadan bir gün önce ortaklık kayıtları yok edildi, bunlarla ilgili yürüyen davalar var. Uzlaşmaya yanaşmayacak kadar güçlü görüyorlardı kendilerini. Şahsıma medya gücüyle hakaret ettiler. Medya şirketleri için 5020 sayılı kanunu uyguladık.”
TMSF Başkanı Ertürk, Uzan Grubu ile uzlaşmanın kopuş noktası olarak, Standart Alüminyum’un satışı olduğunu belirtti. Ertürk, “Müzakere devam ederken, gruba ait Standart Alüminyum’u satışa çıkarttık ve büyük bir tepki aldık. Uzanlarla 5-6 ay süren bir görüşme süreci yaşandı. Malları satarken, alıcılar korkutuldu. Medya gücü yoktu ama farklı yöntemler kullanıldı. Bunları herkes biliyor zaten. Böyle bir gruba güvenseydik kamuoyu, yargı bize hesap sorardı. Standart Alüminyum satışında iyi niyet gösterilseydi süreç farklı işleyebilirdi.”
TELEFON DİNLEME AYRI, SATIŞ AYRI
Ertürk, TMSF’nin şirketleri satarken değerinin altında satıldığı yönündeki eleştirileri de doğru bulmadığını ve birçok şirketin piyasa değeri üstünde satıldığını söyledi.
Vodafone’un telefon dinlediği yönündeki iddiaları değerlendiren Ertürk, telefon dinlemenin ayrı bir konu, bir malın satışının ayrı bir konu olduğunu söyledi.
Göltaş dolayısı ile oğulun borcundan dolayı babanın sorumlu tutulması Demirel'e göre "Roma Hukuku"na dayanıyor." sözüyle TMSF'yi eleştirmesine cevap veren TMSF Başkanı Ahmet Ertürk şunları anlattı:
BU TABLO ÜRKÜTÜCÜDÜR
Bir vatandaş siyasi parti kursun, sonra banka hortumlasın sonra ilgili kişiler onun üzerine gidince de ‘Benim üzerime nasıl gelirsiniz’ desin böyle bir tablo ürkütücüdür. Bir kişinin 6 milyar dolar devleti zarara uğratması onun siyasi veya bir başka gücü bünyesinde taşıması onun masumiyetini ortaya koymaz, ona bir imtiyaz kazandırmaz.
Bankaya milyonlarca yüz binlerce kişinin varlığını emanet ediyorsunuz. Kişinin şirketi batıyor, ama şahsi varlığı sürekli artıyor. Kişinin şahsi varlığı zarar görmüyor. Bir şirketi batıyor diğer bir şirketi ise faaliyetini sürdürüyor. Bunu hiçbir hukuk hoş görmez. Bankalar Kanunu tek kişiyi muhatap olarak görmüyor. O kişinin sahip olduğu diğer şirketleri veya 2. ve 3. ortaklarını da muhatap görüyor.
HALEN BİZE GASP YAPIYORSUN DİYORLAR
Murat Demirel'in sadece baba sıfatı ile Isparta'ya Şevket Demirel'e gidilmiş değil. Burda organik bir ilişki tespit edildi. Bizim operasyonu yaptıktan sonra ailenin hukukçusu olduğunu söyleyen eski bir bakan geldi. Ben ona "Bu işi yargı organlarına götürelim" kim haklı o karar versin dedik. Nitekim yargıya götürdüler. Bizim el koyma işlemimize karşı dava açtılar. eski Cumhurbaşkanının gasp diye nitelendirdiği fiilde mahkeme bizi haklı gördü. Mahkemenin bizi haklı gördüğü bir konuda hala birileri "gasp" diye söylüyorsa bu kişinin tavrını mazur karşılamak mümkün değildir.
ŞEVKET DEMİREL'İN GELİP KONUŞMASI LAZIM
Şevket Demirel'in öncelikle borcu kabul etmesi lazım. Bunun için gelip bizimle oturup konuşmaları lazım. Bizim karşımıza çıkmaları lazım. Biz Türkiye'nin itibarlı ailesiyiz diyerek sorunlar çözülmez. Bu banka 1 milyar 200 milyon dolar zarar etmiş. Bu zararın nasıl yapıldığını herkes çok iyi biliyor. Bu banka 100 dolar 100 mark topluyordu. Bir banka bu paraya nasıl yüzde 20 faizle bu parayı toplar parayı onlar topladı parayı ve faizi biz ödedik".
EROL AKSOY BORCUNU KABUL ETTİ
Erol Aksoy, da benzer şeyleri yaptı ancak geldi borcunu kabul etti ve bizimle pazarlık yaptı, kimseyi kayırmıyoruz, duygusallığa öfkeye gerek yok. Bizim karşımıza Demirel'in avukatlığını üstlenen eski bir politikacı tehdit eder bir tavırla geldiler ancak ondan sonra kayboldular. Bizi tehdit ederek sorunlar çözülmez gelip bizimle konuşmaları ve borcu kabul etmeleri gerekir.
UYARI YAZISI ALDIM
Beni sürekli bir yerlerde aday gösteriyorlar. Bu bizim işimizi aksatıyor. Bundan dolayı çok muzdaripim. Benim adımın bir yerlerde geçiyor olması bizim işimize zarar veriyor. Bizim 500 arkadaşımız gece gündüz demeden enkazı kaldırmaya çalışıyoruz. Bunun için bizi rahat bıraksınlar istiyoruz.
Benim "Bazı kişiler Meclis içinde birileri bazılarını koruyor" sözüm yüzünden Meclis Başkanı tarafından uyarı yazısı aldım. Bu yazı siyasetin amacına TBMM'nin temsil ettiği değerlere ne kadar uyuyor bilmiyorum. TBMM'nde bize borcu olan bir ailenin temsilcisi var" dedim. Bu kişi bana sokak takımının kullanamayacağı hakaretlerde bulunuldu. Bu kişiye TBMM adına sahip çıkıldı. Ancak daha sonra benim bu açıkladığım kişi ve ilişkileri ortaya çıktı.
Türkiye'de bir meslek şovenizmi var. O meslekle ilgili hataları ortaya konulacak olsa hemen o meslekteki kişiler ayağa kalkıyor. Bu da doğruyu ortaya koyanları zor duruma bırakıyor.
İKTİDAR DEĞİŞİR BAŞIN BELAYA GİRER
Bir iktidar değişikliğinde kendinizi tehdit altında görür müsünüz sorusuna ise bana şöyle tavsiyelerde bulunuyorlar. İlerde devran değişir başın belaya girer diyorlar. Bu bana göre şu anlama geliyor. Türkiye'de yine çark tersine döner, birileri yine istedikleri gibi çarkı lehine çevirirse böyle bir bela sadece bana değil tüm Türkiye'nin başına gelecek demektir. Geçmişte herkes geçmişte yaptığının yanına kar kaldığını gördü öyle devam edeceğine inandı. Bir de suçlular hep güçlü oldular. Bugün çekilen sorunların enkazın başlıca nedeni bu iki unsurdur.