Bülent Gedikli, Tunus ve Mısır’daki gelişmelerle ilgili sorulan bir soru üzerine şunları söyledi:
"Tunus’taki üniversite mezunu seyyar satıcı Muhammed Buazizi’nin Ççığlığını bütün dünya duydu. Bu aslında bir dönemin de başlangıcı. Bu artık Çinsanların refah talep etmeye başladığını gösteriyor. İnsanlar artık refahın Çtabana yayılmasını istiyor. Bütün ülkelerde bu böyle olacak. Bu konuda da Türkiye
aslında bir model teşkil ediyor. Türkiye’nin 8 yılda gelmiş olduğu nokta, aslında bu ülkeleri, bu ülkelerin vatandaşlarını da bir anlamda etkiliyor. Çünkü ekonomik olarak ortaya konan performans, Türkiye’de demokraside ve insan haklarında
gelinmiş olunan nokta bir model oluşturuyor.
Türkiye artık kendi ekonomik modelini ihraç edecek noktaya geldi. Mesela ÇTOKİ... Bu ortaya çıktı. Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Taner Yıldız’a "bize konut yapın" dedi. TOKİ bir model oldu. Türkiye’de oluşturulan bir model oldu. Şimdi buna talip çıkıyor, alıcı
çıkıyor. Bu modeli ithal etmek istiyor bazı ülkeler."
-"ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİ DE İHRAÇ EDEBİLİRİZ"-
Venezuela gibi birçok ülke bulunduğunu belirten Bülent Gedikli, başka ülkelerden de bu konuda teklif geldiğini ifade etti.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Gedikli, şöyle konuştu:
"Biz bunu model olarak ihraç edebiliriz. Bu tarz sosyal konut projeleri de o ülkelerde refahı tabana yayacak sosyal bir proje. Bütün bu ülkelerde insanlar daha modern, sağlıklı konutlarda oturmaya başlayacaklar.
Bir başka konu OSB, yani Organize Sanayi Bölgeleri... Biz Organize Sanayi Bölgelerini de ihraç edebiliriz. O da bir modeldir. OSB’ler Türkiye’ye özgü bir modeldir, Türkiye’nin kendi şartlarında ürettiği orijinal bir modeldir. Biz OSB’leri de ihraç edebiliriz. Bu da o ülkelerde yine refahın tabana yayılmasını sağlayacak bir araçtır. Irak’ta OSTİM’in bir OSB girişimi var. Yine Rusya Federasyonu’nda Ankara Sanayi Odası’nın bir girişimi var. Yani bu süreç de başlamış durumda. Bu bizim istihdam sorunumuzu da çözecektir."
-AKP’DEN 32 BİN ZENGİNE ÇAĞRI-
Bülent Gedikli, Merkez Bankası’nın 24 Ocak’ta duyurduğu Türk Lirası Zorunlu Karşılık Oranları ile ilgili düzenleme ile ilgili olarak da şunları kaydetti:
"Merkez Bankası, bir taraftan gösterge faizini indiriyor, bir taraftan da munzam karşılıkları arttırıyor. Farklı bir politika uyguluyor Merkez Bankası. Burada Merkez Bankası’nın temel amacı kredi hacmini sınırlayıp vadeyi uzatmak.
Fakat kredi hacmini sınırladığınız zaman bu faizlere olumsuz yansıyor. Faizin indirilmesi doğru bir yaklaşım. Çünkü enflasyon ile ilgili bir sorun yok artık.
Dolayısıyla faizler rahatlıkla aşağıya çekilebilir. Bu Merkez Bankası’nın doğru bir adımıdır. Fakat munzam karşılıkları arttırma politikası tabii biraz muğlak kalıyor. Burada bankaların ve mevduat sahiplerinin desteğine ihtiyaç var. Merkez
Bankası’nın vadeyi uzatma girişimi konusundaki aldığı tedbirlerin mevduat sahipleri tarafından desteklenmesi lazım.
6 ayın altındaki vadelerdeki mevduattaki munzam karşılıkları arttırdı Merkez Bankası. 6 ay ve üzerindeki munzam karşılıkları aynı bıraktı. Bu düzenlemeyle daha az kredi verebilir bankalar. Daha az kredi verdiği için de faizlerin yükselmesi ihtimali var. Faizlerin yükselmesi de kredi kullanacak vatandaşlara bir maliyet yüklüyor. Dolayısıyla ekonomide Türkiye’nin bu performansı yakaladığı bir süreçte kredi faizlerinin yükselmemesi lazım. Bunun için de mevduat vadelerinin 6 ay ve 1 yıla uzaması lazım.
587 milyar toplam mevduatın 273 milyar lirası yani yüzde 46,5’i 32 bin 333 hesaba ait görünüyor. Toplam mevduatın yüzde 14,9’u vadesiz, yüzde 30,7’si 1 ay vadeli. Yüzde 46’sı 1 ay ile 3 ay arası vadede. 6 ay vadeli mevduat yüzde 4.
Çok düşük yani. Biz istiyoruz ki mevduat vadeleri 6 ay ve 1 yıla çıksın. Merkez Bankası da bunu destekleyecek şekilde kararlar açıkladı. O zaman ne olması lazım?
Bankalarla mevduat sahipleri bir araya gelecekler, vadeleri uzatacaklar. Yani 1 ve 3 aydan 6 ay ve 1 yıla vadeleri çekecekler. Bundan mevduat sahiplerinin hiçbir kaybı olmayacak. Vadeler uzadığı için bankaların eli rahatlayacak ve faizler artmamış olacak. Kredi hacmi de daralmamış olacak böylece."
-"BAZI BANKALAR KREDİ FAİZLERİNİ ARTTIRDI. BUNA GEREK YOK"-
Üretim yapmak için kredi kullanmak isteyenlerin düşük faizle finanse edilebileceğini anlatan Gedikli, bunun için de mevduatta vadenin uzamasına ihtiyaç olduğuna dikkati çekti. Vade uzaması için de mevduat sahiplerinin böyle bir adım atması gerektiğini vurgulayan Bülent Gedikli, şöyle devam etti: "Biz mevduat sahiplerine bu çağrıyı yapıyoruz. Bu vadeleri uzatın
diyoruz. Mevduat sahiplerinin kim olduklarının önemi yok. Ne yaptıklarının önemi var. Biz kim olduklarıyla değil, ne yaptıklarıyla ilgileniyoruz. ’Gelin Merkez Bankası’nın bu politikasına, bu tedbirlerine destek verin’ diyoruz.
Bankalar hemen başka türlü bir girişim başlattı. Bazı bankalar kredi faizlerini arttırdı. Buna gerek yok. Yeter ki mevduat sahipleriyle bankalar daha uzun vadede anlaşabilsin. Bunun olmaması için de hiçbir sebep yok. Çünkü vade uzadığı için munzam karşılıklar düşük kalacağı için bankaların eli rahatlayacak.
Burada iki taraf da kazanmış olacak. Ne mudinin bir kaybı var, ne bankanın bir kaybı var.
Kamu kurum ve kuruluşlarının da ellerindeki kaynakları aynı şekilde kullanmaları uygun olacaktır. Bu arada, Merkez Bankası Vakfı acaba mevduatını hangi vadede tutuyor? Ben bunu merak ediyorum. Kendi vakfınız acaba mevduatını hangi vadede tutuyor? Bunu lütfen kamuoyuna açıklayın. Eğer vade 1 yılın altında ise Merkez Bankası Vakfı olarak 1 yıllık vadeli mevduata geçen ilk siz olun."
-"KARLARIN HANGİ SOSYAL PROJELERDE KULLANILDIĞINI BANKALAR AÇIKLASIN-"
Bankalar Birliği’nden, bankaların hep karlarının konuşulduğuna dair şikayetler geldiğini de belirten Gedikli, kimsenin bankaların karında gözü olmadığını, finans krizinin yaşandığı bir ortamda kim ne kadar kar etmiş bunların kamuoyuna açıklandığını dile getirdi.
En çok kar elde eden sektörlerden birinin de bankacılık sektörü olduğunu kaydeden Gedikli, "Burada konuşulması gereken şey tabii şu; bu karların hangi sosyal projelerde kullanıldığını bankalar açıklasın. Önemli olan nokta bu. Mesela Avrupa’da bu uygulamalar var. Orada bankalar biraraya gelip sosyal fonlar
kuruyorlar. Bu sosyal fonlar Türkiye’de bile kullanılıyor. Türkiye’de bankalar sosyal projelerini yaygınlaştırırlarsa, geliştirirlerse veya bugüne kadar yaptıkları sosyal projeleri kamuoyu bilmiyor, bunu kamuoyuna tanıtırlarsa aslında
bankaların karları da konuşulmamış olur" dedi.30 OCAK 2011/VATAN