AKP i savunmasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin RP’nin kapatılmasını, ”laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” için değil, şiddet çağrıştıran açıklamalar nedeniyle onayladığını kaydetti.
Savunmada, Demirel’in bir söyleşisinin de yer aldığı1987 tarihli “İslam ve Demokrasi” adlı kitap, doğrudan savunmaya ek olarak mahkemeye sunuldu. Kitapta, Başsavcı Yalçınkaya’nın Ak Parti’ye yönelik en ciddi suçlama ifadelerinin Demirel tarafından ifade edildiği kaydedildi. Demirel’in kitapta yer ifadeleri şöyle:
Laiklik dinsizlik olarak algılanıyor
"Türkiye laikliği dinsizlik olarak anlamış, yanlış tatbikatlar yapmıştır, din denildiği zaman irtica anlaşılmıştır. Henüz Türkiye'de zihinler bu tartışmayı neticeye bağlamamıştır. Bana göre mesele gayet açıktır. Din ve vicdan hürriyetinin bir rahatsızlık vesilesi sayılması kadar yanlış bir şeyi düşünemiyorum.
Kötülük gelmez
Mütedeyyin insanların, dindar insanların bir toplumda o toplumun rahat ve huzuru için bir teminat olduğu kanaatindeyim. Allah'ı bilen, Kur'an'ı bilen, Peygamberi bilen insanlardan bir kötülük gelmez.
Temel hak ve özgürlükler
Bir demokrasi ülkesinde din ve vicdan hürriyeti, ibadet hürriyeti, eğitim hürriyeti, ayin hürriyeti kişinin temel hak ve hürriyetlerindendir. Bana göre, laiklik bu hürriyete müdahale etmek için değil, bu hürriyeti korumak için konulmuştur.
İslamda ruhban sınıfı yok
Bilhassa devletle dinin münasebetleri Osmanlı idaresinde düzgün yürümüştür. Ama batı Avrupa'da, zaman olmuştur ki kilise devletin hakimi olmak istemiştir. Aslında laiklik biraz da oradan çıkmıştır. Devlet kilisenin tahakkümünden kurtulmaya mecbur olmuştur. Kilise de tahakküm yaparken dini kullanmıştır. İslâmda ruhban sınıfı yok. Allah'la kul arasında kimse yok. Hakim kılınacak olan şeyler, İslâm'ın getirdiği ana kaidelerdir. Kur'an'ın hükümleridir. Sünnet-i se-niyyedir."
AKP savunmasında 1988 ve 89 yıllarında Özal’ın başında olduğu ANAP’ın üniversitelerde başörtüsü özgürlüğü sağlamak amacıyla üst üste iki yasa çıkardığı kaydedildi. Bu iki yasanın Anayasa Mahkemesi’nce laiklik ilkesine aykırı bulunarak iptal edildiği, bugünkü türban yasağının gerekçesinin de bu iptallere dayandığı hatırlatıldı.
CHP Genel Başkanı Demiz Baykal’ın türbana hoşgörüyle yaklaşan ve “iktidara gelirsem ben çözerim” ifadelerinin de yer aldığı konuşmalara, Ecevit’in, “inançlara saygılı laiklik” başlıklı çok sayıda açıklamasına gönderme yapıldı. Bu örneklerin hiçbirinde bugüne kadar kapatma davası açılmadığına dikkat çekilerek, Ak Parti’nin hedef seçilmek istendiği belirtildi.
DAVA REDDEDİLMELİ
Savunmada AİHM kararlarına göre siyasi partilerin yalnızca Venedik kriterleri diye ifade edilen “şiddet” bağlantısı nedeniyle kapatılabileceği, davanın bu nedenle reddedilmesi istenirken RP davasından örnek verildi. RP’nin Anayasa Mahkemesi’nce “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” gerekçesiyle kapatıldığı, ancak AİHM’in kapatmayı odaktan değil, “şiddet” çağrışımından onayladığı belirtildi.
Savunmada, AİHM’nin başta Erbakan’ın “kanlı mı kansız mı olacak” sözleri dışında çok sayıda RP üye ve yöneticisinin “şiddet içeren” konuşmasını tespit ederek RP’nin kapatılmasını Venedik kriterleri gereği onayladığına işaret edildi.
Savunmada siyasi yasağı istenen 71 kişinin içinde şiddet çağrıştırdığı söylenebilecek bir tek örnek olarak geçen dönem Adana Milletvekili Abdullah Çalışkan’ın “yeşil devrim istiyoruz” açıklaması üzerinde duruldu. Çalışkan’ın parti yöneticisi Nihat Ergün tarafından bizzat medya önünde eleştirildiği de hatırlatılarak, Başsavcı Yalçınkaya’nın tekzip, düzeltme ve açıklamaları iddianamesine koymaması eleştirildi.
Başsavcı Yalçınkaya’nın Siyasi Partiler Yasası uyarınca laiklik karşıtı sözler nedeniyle partiye uyarı görevi göndermesi gerektiği, ancak dava açılana kadar hiçbir uyarı gelmediği belirtildi. Suçlama konusu delillerin parti organları ve büyük kongre tarafından karar haline getirilmediği bu nedenle odak suçlamasının yersiz olduğu ifade edildi.