Kandil ve Mahmur’dan Türkiye’ye giriş yapan 34 kişilik PKK’lı grup, yeniden tartışmaların göbeğinde.

Haberimize geçmeden önce, yaşanan tartışmanın nasıl doğduğunu hatırlayalım…

KCK Operasyonu’nda tutuklanan eski DEP’li Hatip Dicle’nin Diyarbakır’da çıkarıldığı mahkemede söyledikleri gündeme oturdu.

Bilindiği gibi Hatip Dicle; İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın, kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk’e, Kandil ve Mahmur’dan gelen PKK’lıların serbest bırakılacağı sözünü verdiğini, iddia etmişti.

Hatip Dicle, Beşir Atalay’ın Ahmet Türk önderliğindeki heyete "Konuyla ilgileniyorum. Müsteşarımı Diyarbakır'a gönderdim. Hakim ve savcılar ayarlandı, geldikleri gibi geçecekler" dediğini öne sürdü. Bu açıklamalara, PKK’ya yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı tarafından da geniş şekilde yer verildi.

Beşir Atalay ve İçişleri Bakanlığı, Dicle’nin bu çarpıcı iddiasını yalanladı.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında yargıya müdahale iddiasıyla gensoru önergesi vereceklerini, söyledi.

Peki, AKP bu tartışılan uygulamayla ilgili nasıl bir gerekçe buluyor?

Bu sorunun cevabı; AKP Tanıtım ve Medya Başkanlığı’nın 'Soruları ve Cevaplarıyla Demokratik Açılım Süreci' başlıklı kitapta var.

Ocak ayında basılan kitapta, Kürt Açılımı adıyla ünlenen ama AKP’nin ismini bir türlü koyamadığı süreçle ilgili 30 soru ve yanıtları bulunuyor. Salih Memecan da 16 karikatürüyle bu kitaba destek veriyor.

Şimdi, AKP’nin hazırladığı bu kitabın 26. sorusuna ve verdikleri cevaba bakalım:

"Soru 26: Kandil Dağı’ndan ve Mahmur’dan gelenlere özel muamele mi yapıldı?

Cevap 26:
Diyarbakır Valiliği’nin, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuru üzerine, güvenlik gerekçesiyle savcılar Habur Sınır Kapısı’na gitmişlerdir.

Gelen 34 kişiden 29’u kayıtlara göre suçsuz bulunmuş ve hemen serbest bırakılmış diğer 5 kişi için mahkeme kurulmamış sadece Silopi’den gelen hâkimin kararıyla bu kişiler de serbest bırakılmıştır.

Hakim ve Savcılar, bağımsız yargının mensuplarıdır. Hükümetin talimatı veya baskısı ile hareket etmeleri söz konusu olamaz. Bu uygulama ilk ve son uygulama değildir.

Gerekli hallerde farklı mahallerde özel amaçlarla sorgulama ve yargılama yapılabilir. Şu anda Ergenekon Davası’nın Silivri’de görülmesi, Abdullah Öcalan’ın yargılanması bunun en tipik örnekleridir."

Evet, AKP bugünleri görmüş gibi, bu soruyu kendi kendine soruyor. Verilen cevapta çarpıcı olan ise; bu uygulamanın son olmadığını vurgulamaları.

Bu özel ‘yargılamaya’ verilen örnekler ise hayli ilginç: Ergenekon Davası ve Öcalan’ın yargılanması.

Bakalım; CHP’nin vereceği gensoru önergesinde, bu örnekler nasıl açılacak ve Dicle’nin iddiası hakkında neler ortaya çıkacak…

Barış Pehlivan
Odatv.com