|
 |
 |
|
DOLAR |
36,6383 |
 |
|
 |
EURO |
39,8878 |
 |
|
 |
IMKB |
10.841,000 |
 |
|
 |
ALTIN |
3.516,660 |
 |
|
|
|
Şehir Seçimi

|
|
|
|
|
 |
|
|
|
 |
|
ALTAN KARDEŞLER, SOROS'TAN PARA MI ALIYOR?
|
 |
 |
 |
|
|
Sezer'in en sevdiği 5 gazeteciden biri olarak anılan Melih Aşık'ın röpörtajı çok konuşulacak. Aşık, Hıncal Uluç'a, Altan kardeşlere ve Murat Belge'ye verdi veriştirdi. |
|
|
 |
|
|
|
|
 |
19 yıldır Milliyet gazetesinde Açık Pencere köşesini sürdüren ve Cumhurbaşkanı Sezer'in "en sevdiği beş gazeteciden biri" olarak anılan Melih Aşık'ın, Haftalık'a verdiği röportaj çok konuşulacak. Aşık, Hıncal Uluç'tan Ahmet Altan ve Mehmet Altan'a kadar birçok isme taş attı
DÜELLOYA DAVET
"Aydın demokrat geçinen bir kesim IMF'nin ve Amerika'nın hiçbir kararına karşı çıkamaz"
"Bu kadar kadın örgütü var, türban meselesine giriyorlar mı? Kader, Kamer.. Bunlar Soros'tan para alıyorlar"
"Alman vakıflarından fonlanan derneklerden biri de Murat Belge'nin derneğidir"
"Ahmet Altan ve Mehmet Altan da bu vakıflardan, bu kanallardan beslenir"
"Murat Belge, Mehmet Altan ve 2. Cumhuriyetçileri samimi bulmuyorum"
"Hıncal Uluç bir otelde beş gün bedava kalıp, masaj yaptırıp, sonra bu otele övgüler düzmüşse bu yanlış bir tavırdır"
"AKP'nin bizi demokrasiye götürdüğünü zannetmek ya aymazlık, ya geri zekâlılılık, ya da kötü niyetliliktir"
- Mehmet Barlas'ın son televizyon programını izleyebildiniz mi? Nazlı Ilıcak ekrana türbanla çıktı...
İzleyemedim ama fotoğraflarını gördüm.
- Nazlı Hanıma türban yakışmış mıydı?
Nazlı Ilıcak bu... Her kalıba girer...
- Yazılarınızda türban olayına oldukça tutucu yaklaşıyorsunuz.
Bunu sadece türbandan ibaret bir olay olarak görmüyorum. Üniversiteli bir genç kıza "Neden türbanda ısrar ediyorsunuz" diye soruyorlar; "İnançlarım için" diyor. Benim kimsenin sokakta türban ya da başörtü takmasına bir itirazım yok. İşin içine inanç girince, ardından kocaman bir paket geliyor. İnançları için üniversitede türban takmakta ısrar eden bir kız, inançlarını günlük hayata da geçirmek isteyecektir.
- Bundan doğal bir şey yok...
Yok ama o zaman ne oluyor? Geçen sene İlahiyat Fakültesi'ndeki diploma töreninde kızlarla erkekler ayrı ayrı oturdular. Nitekim iktidar temsilcileri sadece üniversitedeki türban özgürlüğünden söz etmiyorlar. Başörtüsü takma hakkını beşikten mezara kadar insanın her alanda uygulayabileceğini savunuyorlar. Bunun arkası çorap söküğü gibi geliyor, İmam Hatip meselesi, kuran kursları... Geçen gün bir okurum "Madem ki Müslüman bir ülkedeyim, neden cuma günü tatil olmasın?" diye soruyor. On sene önce "herkes kendi hukukuna göre yargılansın" diye bir tartışma başlamıştı. Arkadan bu gelecek...
- Türkiye'de bunların olabileceğine inanıyor musunuz?
Yüzde 100 inanıyorum. Kanunsuz Kuran kurslarının yasal sayılabileceğine inanabilir miydin? Kanunsuz üniversite var mı bu ülkede ki Kuran kursu olsun. "Savcıyı, doktoru İmam Hatipler'den yetiştireceğiz" diyorlar. Dünyanın hangi ülkesinde papaz okulundan hakim, mühendis yetiştirir?
- Bu paketi yerleştirmek için türbanı bir siyasi simge olarak kullanıyorlar diyorsunuz. Ama biz de gençliğimizde parkalarımızı aynı amaçla kullanmıştık...
Kullanmış olabilirsiniz. Eğer bu türban meselesi yalnızca üniversiteye özgü kalsaydı zaten bu kadar tartışılmayacaktı. Adam İslamın şartlarını yerine getirilmesini istiyor. Müslümanlık bir bütün, "şu şartını alalım, öbür kısmını bırakalım" diyemezsin. Bugün laiklikle beraber, İslamiyetin tüm gereklerini günlük hayata uygulamak mümkün değil. Laiklik bu nedenle "Din Allahla kul arasında bir meseledir" diyor. Yeniden eski tartışmaları gündeme getirince de bir kaos ortamı başlıyor.
- Bu tartışmalar olmasın mı diyorsunuz?
Olsun. Ben bu tartışmanın bu tarafındayım ve bunun sadece türbanla bitmeyeceğine inanıyorum. Kuran kursları olayından sonra sıranın anayasa değişikliklerine, medeni hukukun değişmesine kadar gideceğini düşünüyorum. Bu işin türban tartışmasıyla kalmadığı da açıkça görülüyor zaten.
- Ama türbanı bir özgürlük sorunu olarak gören aydın ve demokrat bir çevre de var Türkiye'de. Murat Belge'den Mehmet Altan'a, ikinci Cumhuriyetçilere kadar pek çok kişi bu düşünceyi savunuyor.
Ben onları samimi bulmuyorum.
- Onlar şeriatın gelmesini mi istiyorlar yani?
Bunu söyleyemem ama bu fikri samimi olarak savunmadıklarını düşünüyorum. Adalet Bakanı olsun, Başbakan olsun, sadece "Türbanı üniversitelerde serbest bırakalım" demiyor ki... Kamu dairelerinden tutun da parlamentoya kadar serbest kalmasını istiyorlar. AKP'ye omuz verip türbanı savunan bizim aydınlar şeriat paketinin diğer parçalarına karşı olduklarını neden hiç dile getirmiyorlar? Diyelim ki o kız türbanla üniversitede dört sene okudu. Ondan sonra çıkaracak mı türbanı?
- Sözünü ettiğiniz insanların kimi profesör, kimi yazar... Onlar sizin düşündüğünüzü düşünemiyor mu?
Ya düşünemiyorlar, ya düşünmek istemiyorlar. Üniversiteden türbanla çıkan kıza "sen devlet dairesine giremezsin" dendiği zaman işin nerelere kadar gidebileceğini düşünmek bu kadar zor mu?
- O zaman onların amacı ne? Madem ki bunlar aklı başında insanlar ve size göre samimiyetsizler, bu soruya bir yanıtınız olmalı.
"Bu arkadaşlar neden böyle" diye bakmadım. Ama aydın ve demokrat diye adı geçen bir sürü arkadaşın AKP'yi eleştirmediğini görüyorum. Mesela geçen gün Murat Belge'nin yazdığı yazılara yeniden bir göz attım; bu konuda hiçbir eleştiri yok. Hatta geçenlerde "Tayyip Erdoğan söz vermişti. Tabii ki İmam Hatiplilere üniversiteleri açacak" diye yazıyor. Eğer şeriata karşıysan ve "üniversitelerde türban serbest olsun" diyorsan, AKP''nin "türban her alanda serbest olsun" söylemini eleştirmek zorundasın.
"MURAT BELGE KONUSUNDA YANLIŞIMIZ OLMUŞ OLABİLİR"
- Söz Murat Belge'den açılmışken öğrenmek istediğim başka bir konu var. Siz ve Ali Sirmen, Nihat Genç'in İletişim Yayınları'yla ilişkisinin kesilmesi meselesinde Murat Belge'yi suçlamıştınız. Belge'nin bu yayınevinin ortakları arasında olduğunu öne sürerek onu demokrat olmamakla eleştirmiştiniz. Sonra Belge, 10 yıldır İletişim Yayınları ile bir ilgisi olmadığını açıkladı. Bu konuda haksızlık ettiğinizi düşünmüyor musunuz?
Murat Belge'nin İletişim Yayınları'nın ortağı olduğunu ben Nihat Genç'in yazısından almıştım. Ali Sirmen de benden almış. Ama Murat Belge, Nihat Genç'in İletişim Yayınları'yla ilişkisinin kesilmesini onayladığını da yazdı.
- "Herhangi bir yayınevinin kendi görüşüne uymayan yazarlara çalışmak istememek hakkı var" dedi.
Önemli olan o karar. Orada bir yanlışımız olabilir. Bu konuda özür dilemek gerekiyorsa Murat Belge'den özür dilerim. Ama o alınan kararı onaylıyor. Mesele bu.
- Sözünü ettiğiniz aydınlarla sadece türban meselesinde değil, pek çok konuda karşı karşıya geliyorsunuz. Önce şunu açıklığa kavuşturalım. Kim bu size göre "demokrat geçinen aydınlar"? Murat Belge'yi zaten söylediniz. Onun dışında?..
Mehmet Altan zaten kendini İkinci Cumhuriyetçi diye tanımlıyor. Zaman'da, Yeni Şafak'ta, Radikal'de yazan pek çok isim var. Bu kesim iktidarın iç tüzükte yaptığı dümenler konusunda, Kuran kurslarında, dinci kadrolaşma konusunda tek bir satır yazmaz. Belli başlı birkaç konuları vardır: Orhan Pamuk'un kitabının toplatılması, Avrupa Birliği, Kıbrıs konusu... Bütün bunlar genellikle Avrupa Birliği'nin ve ABD'nin Türkiye'de tartışılmasını istediği konulardır. Bu arkadaşların özelleştirmeye karşı çıktığını göremezsin. Memleketinin bir telefon şirketi var, üç yıllık kârı karşılığında, 6 milyar dolara bunu satıyorlar. Sen bunu işletemiyorsun ve bir Arap gelip bunu alıyor. Üstelik IMF'nin isteği ile satıyorsun. Bu konularda tek kalem oynatmazlar.
SOROS'TAN PARA ALAN GAZETECİLER
- Altı milyar dolara satıldı diyorsunuz. Ama bundan on yıl önce Telekom'a 30 milyar dolar değer biçilirken Mümtaz Soysal'ın da katkılarıyla bu satış engellenmişti.
Ona ceza olarak Telekom'u bu fiyata satamazsın. Bu halkın yarattığı bir kuruluş, bir servet. Bu arkadaşlar bu konularda yazacak antidemokratik bir şey bulamıyorlar. IMF'nin istediği hiçbir şeye bu demokrat arkadaşlar karşı çıkmazlar nedense...
- Neden? Doğru olduklarına inandıkları için mi, öyle düşündükleri için mi?
Öyle düşünmelerine imkân var mı? Bunların bir kısmı Soros gibi adamlardan ve bazı vakıflardan yararlanırlar. Bazı Alman vakıflarından fonlanan bir takım yerli vakıflar var. Helsinki Yurttaşlar Derneği mesela. Bu dernek adı geçen arkadaşlardan birinin derneğidir. Bir takım fonlar gelir...
- Kim bu arkadaş?
Murat Belge. Belki şimdi oradan da ilişkisini kesmişse, yanlış bir şey söylemiş olmayayım. Bu arkadaşlara bazı dernekler, vakıflar aracılığı ile fonlar gelir. Bu her zaman para şeklinde olmaz. Bazen bir projeleri kabul edilir. Bazen bir davet gelir, Amerika'ya altı ay süreyle ders vermeye giderler.
- Böyle bir örnek var mı?
Bir değil benim bildiğim üç örnek var. Mehmet Altan, Ahmet Altan... Bir isim daha vardı ama şu anda aklıma gelmiyor. Bu kanallardan beslenirler. Hepsi demiyorum. Bir kısmı belki inanarak yazıyordur.
- Bir kısmı da menfaat için diyorsunuz.
Evet. Türkiye'nin mal varlıklarını satılması, şeriata gidiş filan onları ilgilendirmez. Bu kadar kadın örgütü var, türban meselesine giriyorlar mı? Kader, Kamer... Bunlar Soros'tan para alıyorlar.
- Bir kurum ya da kişi, Soros vakıflarından para aldığı için suçlanabilir mi? Örneğin bir kültür faaliyeti ya da bir yardım prdojesi için de fon almış olabilirler.
İlk seferde bir istek talep edilmeyebilir. Ama ikinci, üçüncü defasında onların koşullarını yerine getirmen lazım.
- Ne istiyor mesela Soros?
Amerikan yanlısı yönetimler istiyor. Bu vakıfların ne iş yaptığı artık açıklanıyor. Eski CIA Başkanı Colby, "CIA'nin eskiden yaptığı işi biz şimdi vakıflar aracılığı ile yapıyoruz" diyor açık açık. Gürcistan'da, Ukrayna'da hükümetleri değiştiriyorlar.
- Bütün bu söyledikleriniz bir komplo teorisi değil diyorsunuz...
Hayır bunun bir komplo teorisi olmadığına inanıyorum. Batı, Türkiye için ancak kendi çıkarlarına uygun bir çerçeve çizmiştir.
"HINCAL, DÖRT BEŞ GÜN KALDIĞI OTELE METHİYELER DÜZÜYOR"
- Köşenizde sadece politik polemiklere girmiyorsunuz. Örneğin zaman zaman Hıncal Uluç'la da takışıyorsunuz...
Çok sık değil...
- En son "Bir otelde yatmış kalkmış, sonra ballandırarak anlatıyor" diye bir yazı yazmıştınız.
O tavır yanlış. Bir yere gidip beğenirsin, yazarsın, tamam. Ama bir otel seni davet ediyor, dört beş gün kalıyorsun, sonra methiye düzüyorsun. Bu yanlış. O zaman bu otelin aleyhine bir şey görünce yazamazsın.
- İşe bir de öbür yanından bakın. Hıncal Uluç gibi bir insanın o otele gidip üç gün kalacak parası yok mudur?
Mutlaka vardır...
- Ya da bir balıkçı restoranında yemek yiyecek kadar parası?.. Onları da yazıyor. Bu hesabı ödeyemez mi Hıncal Uluç? Bir otelde üç gün bedava kalayım diye yazmaya ihtiyacı mı var? Bu onun uslubu olamaz mı?
Mesela bir tiyatroda ön koltukta yer ayrılmadıysa, o oyun için kötü yazabiliyor. Bu kadar subjektiflik olur mu?
- Böyle bir örnek var mı?
Tabii. Kendisi yazıyor. Bir de gazetecilikte şöyle bir açmaz var. Birisiyle kahve içtiğin zaman bile "bir kahvenin kırk yıllık hatırı var" diye düşünürsün. "İyi bir adam onu kırmayayım" diye düşünmeye başlar insan.
- O açıdan baktığınız zaman bu da insani bir tavır değil mi?
Bir kebapçıda yemek yedin, hoşuna gitti, yazarsın. Ama sen bir otele gidip beş gün kalıyorsun, masaj yaptırıyorsun, parasını ödemiyorsun, sonra oraya övgüler düzüyorsun.
- Şu ana kadar hep "para ödemiyor" varsayımı üzerine üzerine konuşuyoruz. Ya parasını ödediyse?
Ben de onu sordum zaten. "Bir gecelik fiyatı ne kadar, ben de gitmek istiyorum" dedim. Cevap verdiyse mesele yok.
CUMHURBAŞKANI'NIN EN SEVDİĞİ GAZETECİ
- Siz Cumhurbaşkanı Sezer'in sevdiği beş gazeteciden biriymişsiniz...
Sezer'in sevdiği kaç gazeteci vardır bimiyorum ama, biz beş gazeteciyi oğlunun düğününe davet etti.
- Düğünde gazeteci olarak Cüneyt Arcayürek, İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, Bekir Coşkun ve siz varmışsınız. Neden sadece bu beş gazeteci? Hepiniz Sezer'le aynı görüşte olduğunuz için mi?
Herhalde. Cumhurbaşkanı'nın ilk günden bu yana doğru davrandığını düşünüyorum. Ne yapsa eleştirildi ama AKP'yi önlemeye çalıştı. O olmasaydı bugüne kadar daha berbat yasalara tanık olacaktık. Biz ona kazık atmadık, övgü de yazmadık. Basındaki arkadaşlar daha önceki cumhurbaşkanları gibi mavi boncuk dağıtan bir insan bekliyorlardı. İşi arabeskleştirmesini bekliyorlardı. Öyle çıkmadı. Hükümetin yasalarına engel oluyor diye bizim medyaya da yaranamadı.
- Sadece kendi görüşünü destekleyenleri çağırması biraz garip değil mi?
Resmi bir resepsiyon değil ki, oğlunun düğünü. Biz de o düğünü yazı malzemesi yapmadık.
- Zaman zaman sözü medyanın AKP yanlısı olduğuna getiriyorsunuz. AKP'yi eleştirdiğiniz zaman gazetenizden "fazla ileri gidiyorsun" diye uyarı aldınız mı hiç? Neden gülüyorsunuz?..
Bir gazetede öyle şeyler olursa bunu sana gelip söylemezler. Bir bakarsınki giriş kartın iptal olmuş, kapının önünde kalmışsın. Hesabın toptan kesilir. Bana öyle bir şey söylenmedi. Ayrıca ben çok muhalif miyim onu da bilmiyorum.
- Yazılarınızdan öyle görünüyor...
Bizim gazetenin bir yetkilisi bir gün "AKP hiç mi iyi bir iş yapmıyor?" diye sormuştu. Ben de "Yaptıklarını herkes çarşaf gibi yazıyor. Biz de biraz eleştirelim" dedim.
- Kemalist misiniz?
Doğrusu bilmiyorum. Kemalistliği tek partici, stotükocu diye küçümsüyorlar. Ben Kemalizm diye bir ideoloji olduğuna da inanmıyorum. Mustafa Kemal bir uygulayıcı. Bağımsızlık, laiklik gibi ilkeleri vardı. Ben de bağımsızlık, ulusculuk, laiklik ilkelerine inanıyorum. Demokrasiye de inanıyorum. IMF'ye karşıyım. AB üyeliğine karşı değilim ama AB'nin bize biçtiği modele karşıyım. Kamu mallarının üç beş kuruşa satılmasına karşıyım.
- Son zamanlarda yazılarınızda militarist bir hava olduğuna dair eleştiriler de var.
Demin sözünü ettiğimiz aydın demokrat kesim, generaller konuşunca "demokrasi elden gidiyor" diye ayağa kalkıyor. Bu ülkede demokrasiye müdahale sadece generallerin konuşmasıyla olmuyor. Demokrasi adına yapılan diğer ihlaller de konuşulmalı. "AKP'nin açtığı yoldan demokrasiye gidiyoruz ve generalleri geri plana itiyoruz" söylemi bu aydınlar arasında çok yaygın. Askeri ihalelerin irdelenmesini, silah alımlarının demokratik biçimde görüşülmesinden ben de yanayım. Ama AKP'nin bizi demokrasiye götürdüğünü zannetmek ya aymazlıktır, ya geri zekâlılılıktır, ya da kötü niyetliliktir.
medyatava
 |
|
|
|
 |
|
|
Toplam yorum |
0 |
|
Onay bekleyen |
0 |
|
|
 |

Yorumunuz editörlerimiz
tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır. |
|
|
|
 |
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
 |
|
 |
Bu kategorideki diğer haberler |

|
|
|
|
|
|
 |
|
|
ÇOK OKUNANLAR |
 |
 |
-
|
 |
 |
|
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye'de hafta sonu yazdan kalma günler yaşanacak. Hava sıcaklıkları ... |
 |
|
 |
 |
|
İmamoğlu ile Yavaş bir araya geldi "Rekabet" iddialarına yanıt: Ekrem Başkan’a da bana da terbiyesizliktir |
 |
|
 |
 |
|
Flash TV'ye atanan kayyumun kim olduğu ortaya çıkt |
 |
|
 |
 |
|
Fenerbahçe’nin Rangers ile oynadığı maçta gösterdiği performansla eleştirilerin hedefinde olan ... |
 |
-
|
 |
 |
|
Sigarada ÖTV oranı ile maktu vergi tutarı yeniden belirlenirken, sigara fiyatları bundan nasıl etkilenecek? |
 |
|
 |
 |
|
Yüz tanıma sistemi ile kimlik doğrulama geliyor |
 |
|
 |
 |
|
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: "Terör örgütü PKK ve farklı coğrafyalarda faaliyet gösteren tüm ... |
 |
|
 |
 |
|
Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, Yavaş'ın davetiyle bugün Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde bir araya ... |
 |
-
|
 |
 |
|
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova, Öcalan'ın PKK'ya yaptığı çağrıya dair, "Bunun barışı ... |
 |
|
 |
 |
|
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, kabine değişikliği haberlerini yazan, köşelerine taşıyan gazetecilerin ... |
 |
-
|
|
|
 |
|
 |
 |
YAZARLAR |
 |
|
 |
|
 |
|
 |
|
 |
 |
 |
ÇOK YORUMLANANLAR |
 |
 |
-
|
 |
 |
|
Yüz tanıma sistemi ile kimlik doğrulama geliyor |
 |
|
 |
 |
|
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye'de hafta sonu yazdan kalma günler yaşanacak. Hava sıcaklıkları ... |
 |
|
 |
 |
|
Sigarada ÖTV oranı ile maktu vergi tutarı yeniden belirlenirken, sigara fiyatları bundan nasıl etkilenecek? |
 |
|
 |
 |
|
Flash TV'ye atanan kayyumun kim olduğu ortaya çıkt |
 |
-
|
 |
 |
|
Fenerbahçe’nin Rangers ile oynadığı maçta gösterdiği performansla eleştirilerin hedefinde olan ... |
 |
|
 |
 |
|
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: "Terör örgütü PKK ve farklı coğrafyalarda faaliyet gösteren tüm ... |
 |
|
 |
 |
|
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova, Öcalan'ın PKK'ya yaptığı çağrıya dair, "Bunun barışı ... |
 |
|
 |
 |
|
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, kabine değişikliği haberlerini yazan, köşelerine taşıyan gazetecilerin ... |
 |
-
|
 |
 |
|
Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, Yavaş'ın davetiyle bugün Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde bir araya ... |
 |
|
 |
 |
|
İmamoğlu ile Yavaş bir araya geldi "Rekabet" iddialarına yanıt: Ekrem Başkan’a da bana da terbiyesizliktir |
 |
-
|
|
|
 |
|
 |
 |
ANKET |
|
 |
 |
|
|
|
|
 |


 |
Medya
Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden
kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan
haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması
durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır.
Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait
yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz. |
 |
|
|
|