Ortadoğu uzmanı Michael Rubin'in kaleme aldığı rapor, hükümeti ve ekonomiyi yerden yere vurdu.
Washington’daki muhafazakar eğilimli düşünce kuruluşu American Enterprise Enstitüsü (AEI), Türkiye’de bu yıl yapılacak Cumhurbaşkanı ve Meclis seçimleri hakkında ayrıntılı bir inceleme yazısı yayınladı.
Enstitütü’nün Orta Doğu uzmanı Michael Rubin’in kaleme aldığı yazı, “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı İslamcı mı Olacak?” başlığını taşıyor.
Bu yılki seçimlerin Türkiye’de son 50 yılın en önemli seçimleri olacağını savunan Rubin, şöyle yazıyor: “Eğer Başbakan Recep Tayyip Edroğan Cumhurbaşkanı olur ve lideri olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Türkiye Büyük Millet Meclisinde çoğunluğunu muhafaza ederse, İslamcılar, Türkiye’deki bütün kurumları kontrol edecek ve laik düzeni yıpratacak; ve devlet ve toplum düzenini yeniden belirleyecek bir konuma gelmiş olacak.”
Darbe Söylentileri
AEI uzmanı, “Türkiye’de İslamcı bir Cumhurbaşkanı” olması olasılığının askeri müdahale olabileceği söylentileri başlattığını kaydederek şöyle yazıyor: “Türkiye’de laikliğin geleceği konusunda duyulan kaygılar yerinde olabilir, ancak askeri müdahale uyarılarında bulunmak doğru değil.”
Türkiye’de artık darbe olmayacağını yazan Michael Rubin, Erdoğan’ın - kişisel ve ideolojik amaçları doğrultusunda - anayasal bir krize yolaçabileceğini ancak sivil kurumların bunun üstesinden gelebileceğini belirtiyor.
İslamcı Kökler ve Yeşil Sermaye
American Enterprise Enstitüsü uzmanı Michael Rubin, AKP’nin İslamcı bir hareketin meyvası olduğunu savunuyor. Partinin, kendisini ‘muhafazakar’ ve ‘ortanın sağı’ olarak tanımladığını yazan Rubin, ancak AKP’nin köklerinin Refah Partisi içinde olduğunu belirtiyor.
İktidara geldikten sonra AKP’nin uzun bir balayı dönemi yaşadığını yazan Rubin, partinin ekonomik politikalarında iki temel sorun olduğunu savunuyor: borçlanma ve ‘yeşil sermayenin’ ekonomiye girişi.
Dış yatırımın teşvik edilmesi gerektiğini belirten Amerikalı uzman, ancak sözü edilen sermayenin ‘kayıt dışı olduğunu, iktidar partisine gittiğini, gizli fonlara ve siyasi müttefiklere aktarıldığını’ öne sürüyor.
Türkiye’de cari açıkların ve borçlanmanın rekor düzeylere ulaştığını yazan uzman, “Ekonomiye yeşil sermaye girişi olmasa, Türkiye yakında 2001 yılındaki kriz düzeyinde bir devalüasyonla karşı karşıya kalabilir” diyor.
Amerikalı uzman, AKP’nin Suudi işadamı Yasin el Kadı’yı sahiplenmesine dikkat çekiyor ve bu durumun, ABD’nin güvenliği açısından kaygı verici olduğunu belirtiyor. Yasin el Kadı, Amerika Maliye Bakanlığı tarafından terör örgütlerine destek vermekle suçlanmış, AKP iktidarından önce de Türkiye’de mal varlığı dondurulmuştu.
Yolsuzluk
AEI uzmanı Michael Rubin, AKP döneminde yolsuzluk olaylarının artmasıyla partinin destek kaybına uğradığını yazıyor.
Rubin, AKP’nin “yolsuzlukla mücadele eden parti” imajının bozulduğunu ve birçokları tarafından, yolsuzluğa göz yuman bir parti olarak görülmeye başladığını savunuyor.
AKP Destek Kaybediyor
AKP’nin laik düzene ters düşen uygulamaları ve yolsuzluklar nedeniyle destek kaybına uğradığını yazan uzman, AKP’nin hala en çok oyu alabileceğini belirtiyor ancak merkezden aldığı desteği büyük ölçüde kaybettiğini savunuyor. Rubin, anketlere göre, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) desteğini arttırdığını; Doğru Yol Partisi (DYP) ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) yüzde 10’luk barajı aşacak duruma geldiğini kaydediyor.
AKP içinde bazı anlaşmazlıklar olduğunu ileri süren Michael Rubin, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’le Erdoğan arasındaki ilişkiyi İngiltere Maliye Bakanı Gordon Brown ile Başbakan Tony Blair’in ilişkisine benzetiyor. Rubin, Başbakan Erdoğan’ın, genel seçimde partisi oy kaybettiği takdirde kendisi hakkında yolsuzluk soruşturmaları açılmasından kaygı duyduğunu ve bu sebepten de Cumhurbaşkanı olmak istediğini iddia ediyor.
Amerikalı uzman, CHP’nin önerdiği gibi uzlaşıyla bir Cumhurbaşkanı adayı belirlenmemesi durumunda, CHP üyelerinin parlamentodan istifa edebileceğini ve bunun da bir anayasal kriz yaratacağını belirtiyor.
Erdoğan’ın uzlaşmaya yanaşmaması durumunda, AKP içerisindeki muhaliflerin partiden çekilebileceğini yazan Rubin, 100 kadar milletvekilinin yeni bir parti kurabileceğini belirtiyor.
Washington Ne Yapsın?
AEI uzmanı, Türk demokrasisinin işlediğini yazıyor. Rubin, Amerikalı yetkililerin AKP’yi destekliyormuş izlenimi vermekten kaçınmaları ve sabırla beklemeleri gerektiğini belirtiyor.
Diplomatların istikrarlı ortamları sevdiğini hatırlatan Rubin, bununla birlikte, Amerika’nın çıkarlarının, tek bir lidere güvenmekten ziyade, Türkiye’deki güçlü laik ve demokratik sisteme dayalı olduğunu belirtiyor. Rubin şöyle yazıyor: “Washington, Türkiye’deki laikliği zedeleyecek hareketlerden kaçınmalı ve laikliği tehdit eden unsurları küçümsememeli.”
Amerika’da iktidardaki Cumhuriyetçi Parti’ye yakınlığıyla tanınan American Enterprise Enstitüsü’nün uzmanı Michael Rubin, Irak savaşının başında Amerikan kuvvetlerine Türkiye üzerinden Irak’a geçiş izni verilmemesini eleştirmişti. Rubin, Türkiye’de “yeşil sermaye” konusunda kaleme aldığı bir rapor nedeniyle de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından şiddetle eleştirilmişti.
Kaynak/CafeSiyaset