Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
34,4596
EURO
36,3517
IMKB
9.390,000
ALTIN
2.871,240
 
Hava Durumu ANKARA
19 / 28 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
APO AVUKATLARINA 'GERİ ZEKALI' DEDİ
APO AVUKATLARINA  GERİ ZEKALI  DEDİ
 
Kendisinn komünizmin öncüsü Marks'tan daha iyi olduğunu ima eden Apo, "Marks'ın sosyal bilime katkıları olduğunu, ancak muazzam yetersizliği bulunduğunu, topluma anlamlı bir şey getiremediğini iddia etti
 
2.5.2005 - 00:17
Avukatlarına "Siz de beni anlamıyorsunuz. Bu sizin gerilik düzeyinizi ele veriyor" dedi.

Kendisinn komünizmin öncüsü Marks'tan daha iyi olduğunu ima eden Apo, "Marks'ın sosyal bilime katkıları olduğunu, ancak muazzam yetersizliği bulunduğunu, topluma anlamlı bir şey getiremediğini iddia etti. Yanındaki kadınlardan "halkın generalleri" diye söz eden Abdullah Öcalan Irak'ta kurulan yeni devleti de "işbirlikçi" olmakla suçladı. Talabani'ye "uzlaşma" çağrısı yaptı?

* * *

Kürdistan Demokratik Konfederalizm Önderi Abdullah Öcalan, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'ye şu mesajı verdi: 'Demokratik konfederal sistem ile konsensüse gelmeye çağırıyorum. Çünkü onların varlığı bana bağlı. Onları barışa, diyaloğa, uzlaşmaya çağırıyorum.'

Kürdistan Demokratik Konfederalizm Önderi Abdullah Öcalan avukatlarıyla yaptığı görüşmede, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'ye çağrı yaptı. Öcalan, "Talabani'ye Cumhurbaşkanı olması vesilesiyle şunu söylüyorum; Demokratik konfedaral sistem ile konsensüse gelmeye çağırıyorum. Kürdistan Demokratik Konfederasyonu çerçevesinde uzlaşma, barış geliştirilmeli. Onları barışa, diyaloğa, uzlaşmaya çağırıyorum" dedi. Demokratik konfederalizmin milliyetçiliğin panzehiri olduğunu söyleyen Öcalan, konfederal sistemi bütün bölge için önerdiğini belirtti.

''Ben devlet kurmuyorum. Ben demokrasiyi kuruyorum" diyen Öcalan şöyle konuştu:

"Uzun süredir görüşmeler olmadı. Bakalım nereye gidecek? Görüştürülmememiz siyasal gelişmelerle yakından bağlantılı. Kalın çizgilerle aktarılması gerekenleri, birer ikişer cümleyle sizden alamıyorum. Bu sizin gerilik düzeyinizi, toplumun, aydınım diye geçinenlerin gerilik düzeyini ele veriyor. Siz derken herkesi kastediyorum. Uyarılarımı yaptım fakat yankılarını bulamıyor, kör kuyuya atılmış gibi.

Newroz'a katılım yoğundu herhalde, halkın katılımını selamlıyorum. Demokratik Konfederalizm Türkiye için gerekliydi. Gündeme hakim oldu sanırım. Sadece Türkiye açısından da değil, diğer parçalar için de geçerli. Demokratik çıkışım iğneyle kuyu kazarcasına yaratılmadır. Doğru anlaşılması için dikkat edin, derinlikli yaklaşın dedim ama siz hiç farkında bile değilsiniz. Aslında tahmin etmiştim Türkiye'nin bunu doğru anlayamayacağını, çünkü aydını yok, düşünürü yok.

Bu sadece benim ortaya attığım bir şey değil, tüm sosyal bilimciler bu konuları araştırıyorlar. Wallerstein, Bookchin de benzer şeyleri söylüyor ama benim kadar iyi formüle edememişler, ben net ortaya koydum ve cesaretle bunu savunuyorum. Sol kafası bunu yorumlayamıyor. Karl Marks, 1848'de devlet olmayan devlet diyor, Komünist Manifesto'da da bunu ilan ediyor. Marks, buna yanıt veremiyor halkın önüne doğru politik sistemi koyamıyor. Biliyorsunuz Hegel, devleti tanrının yeryüzündeki yürüyüşü diye tanımlıyor. Marks, Hegel'i biraz düzeltmek istiyor, 1871 Paris Komünü'nde birtakım gerçeklere varıyor ama nihayetinde proleterya diktatörlüğü diyor, onu aşamıyor. 1'nci ve 2'nci Enternasyonal de bunu aşmak için zorluyor ama aşamıyorlar. Lenin'e geliyor, Lenin proleterya diktatörlüğü hatasını farkediyor, demokrasi olmalı diyor, demokrasinin aslında farkında ama sosyalizmi, sonuçta devlete, Sovyet diktatörlüğüne dönüşüyor ve sosyalizm kaybediyor. Anarşistler ise, devlete dayalı sosyalizmi tehlikeli buluyorlar ancak kendi kendilerini tecrit etmekten kurtulamadılar.

'UIusal sol söylem aşılamıyor'

Türkiye'de sol ise, Birikim dergisinde de Dev-Yolcular tartışıyor, Sovyet yada Çin etkisinden kurtulamıyorlar. Ulusal sol söylem aşılamıyor. Anarşistler de aşamıyor bunu. TİKKO'cular diktatörlük şeyini aşamıyorlar, bireysel aydın yönleri öne çıkıyor. 68 Hareketi büyük bir hareketti, özgürlük için iyi bir adımdı fakat sonunu getiremediler. Daha sonra feminizm hareketi atak yaptı, fakat sivil toplum örgütü olmaktan kurtulamadılar, ötesine gidemediler. Bazı sosyologlar anarşizmden ders çıkarmaya çalıştı ama burjuvazi ideolojisini, klasik çizgiyi aşamıyorlar. Bookchin diyor ki, "burjuva ideolojisinin yemliğinden yemlendik." Frankfurt Okulu, Analiz Okulu bunu tartıştı. İmparatorluk kitabı bir nevi özeleştiri ancak kafa karışıklığı yaratıyor, bir yığın hatalar var, doğru bir amaca gidemiyor.

Savunmalarımda devlet tahlilini iyi, sade ve net ortaya koydum. Bilimsel bazı veriler eksik olsa da genel çizgi itibariyle ana hatlarıyla doğrudur. Devlete dayalı ulusçuluk anlayışını kırmak oldukça önemliydi, bunu Sümerlere kadar dayandırmam da önemli. İktidar olayını incelemem doğruydu. Foucault da bunları inceliyor.

'İktidar eşittir, topluma karşı savaş'

Şimdi söyleyeceğim şeyi iyi yazın: Vardığım nokta günümüz iktidarı eşittir, topluma karşı savaş. Günümüz açısından başka türlü iktidarın anlamı yok. Buna benzer bir cümle daha söyleyeyim; burjuva iktidarı veya mevcut iktidar eşittir ulus-devlet, ulus-devlet de eşittir, özellikle 20'nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren atom bombası, halklar açısından kültürler açısından. En son bunu Irak'ta gördük, ABD sonunda müdahale etti. Demokratik konfederalizm ulus devletle özdeşleştiriliyormuş. Ulus devleti çağrıştırdığı tartışmaları varmış.

Demokratik konfederalizm, tam tersine milliyetçiliğin panzehiridir. Ayrıca özellikle devlet tarafından demokratik cumhuriyet tezinden vazgeçme ve yeni bir strateji değişikliğine gitme şeklinde yorumlanmış. Devlet de öğrenecek, yeni yeni kavramaya çalışıyor, tabi anlayamıyorlar tartışacak profesörü yok, aydını yok. Herkes şoke oldu değil mi? Yalnız onlar değil siz de anlamadınız. Yalnız Kürtler için de söylemiyorum. Kavrayamamışlar.

Altı yıldır ısrarla üç şeyi tartışacaksınız dedim. Demokratik toplum, demokratik devlet, demokratik siyaset. Neden yapamadınız, tartışmayı geliştiremediniz? Çıkış bu tartışmada. ABD'nin elinde o kadar bombası var, silahı var bunu yapamadıkları için başaramıyor. Benim dediklerimi CIA alıyor iyi inceliyor ama tabii ki kendi çıkarlarına dönüştürerek uyguluyor. Bu durum Lenin-Wilson ilişkilerine benziyor. Lenin'in Rusya'da geliştirdiği UKKTH'ına karşı Wilson, Wilson ilkeleriyle cevap veriyor. Lenin ile Wilson arasındaki diyalektik ilişki benimle Amerika yada Bush arasındaki diyalektik ilişkiye benziyor. Lenin'e karşı ABD kazandı. Bakalım bizim diyalektiğimizde nasıl olacak?

'Halk demokrasisi geliştiriyoruz'

Bize karşı Bush kazanacak mı, bunu halkların vereceği mücadele belirleyecektir. Emperyalist demokrasiye karşı biz halk demokrasisini geliştiriyoruz bunu esas alıyoruz. Fakat aydınlar anlamıyor, çok ukalalar. Bu kadar tecrit olmama rağmen, tek başıma sosyalizm konusunda karamsarlığa girmedim. Kararlı, çok yüksek moralle mücadelemi sürdürüyorum. Topluma, insana, saygıya ilişkin en ufacık bir adım atılamıyor. Halkımız korkunç açlıkla terbiye edilmeye çalışılıyor, bir tanesinin bile kılı kıpırdamıyor. Bir aydın olarak ben, bu yaşamın kenarından bile geçmem. Dünyayı verseler tenezül etmem.

Demokratik konfedaralizm amaca en uygun formül. Amaca en uygun kelime buydu. Bundan daha uygun formülasyonu bulamadım. Ehven-i şer bir kelime. Bookchin de Walerstein'de var, önemli noktalara değiniyor. İmparatorun yazarları değer teorisini ele alıyorlar, değer ölçülemez diyorlar. Bazı sonuçlara ulaşıyorlar. Marks'ın değer teorisi yanlış. Aslında kapitalde çok iyi inceleyemedim ama son tahlilde işçi sınıfı ile burjuva sınıfının birleşip pay alma savaşıdır. Rosa Lüksemburg, Marks'ı eleştiriyor, "pre-kapitalist toplum olmadan işçi sınıfı yaşayamaz" diyor. Rosa'nınki daha doğru. İşçi sınıfı ile burjuvazi birleşip sonra toplumu sömürüyorlar, değer teorisinin özü budur. İşçi sınıfının bu eksenli devrimciliği safsata. Neden değer ölçülemez, şundan ölçülemez, savunmalarımda açmıştım, Ana örneğini vermiştim. Ananın çektiği, harcadığı emek parayla ölçülemez. Ananın yaptığı gibi ücretsiz işçiliği nereye koyacağız? Çocuğu büyütmesi, ona bakması, ev içinde verdiği emek ölçülemez. Genelde insan nasıl büyüdü, insan yüz bin yıllık tarihin ürünüdür. İlkel komünal toplumdan, kültürler mücadelesine kadar her şeyi katarsak tüm insanlık tarihi birikimlerini, bilgi birikimini nasıl küçük burjuva ücret talebine indirgersin? Değeri, bunları yok sayarak ölçemezsin. Neolitik toplum, köleci toplum, feodal toplum hepsini içine koyarsak işçi sınıfı olur. Marks'ın sosyal bilime katkıları olmuş ama muazzam da yetersizliği var, topluma anlamlı bir şey getirememiştir. Sonuçta değer teorisi ile işçi sınıfının ücreti artırıldı. Zamanımız kısıtlı, daha sonra değiniriz bunlara.

Ulus-devlet halkları devletleştirme ile uyuşturmadır. Milliyetçiliği geliştirdi, biri ezen milliyetçilik diğeri ezilen milliyetçilik, sonuçta dünyayı korkunç milliyetçilik savaşlarına götürdü, Hitler ile korkunç dünya savaşları yaşandı. Ermeni soykırımı tartışılıyor, sonuçta İttihat Terrakki milliyetçiliğinin varacağı sonuç soykırım olur.

'Halkımızın emeklerini harcatmayacağım'

Milliyetçilik sapmadır. Ben onun için Kürt milliyetçiliğine sapmayı engellemek için büyük tedbirler aldım. Kürt hareketini ne milliyetçiliğe ne de devletçiliğe kaydırmam. Savunmamda bunları açıkladım. En son Demokratik Konfederalizmle bunun tedbirini geliştirdim. Halkımızın emeklerini boşa harcatmayacağım. Bazı kesimler Demokratik Konfederalizm düşüncemizi Güney'deki gelişmeleri engellemek amacını taşıdığı şeklinde yorumluyorlarmış. Şarlatanlar. İşte benim büyüklüğüm buradadır.

Kürt halkı için beş bin yıllık Gılgameş'tan beri işbirlikçi Enkidu örneğini vermiştim, şimdi ucuz işbirlikçi bir devlet kurduruyorlar. O devletin kuruluşuna saldırmıyorum ama Ortadoğu'da bu devlet sonuçta despotik devlet karakterine bürünür. Bu devletleri kimin kurduğu belli. Bu devlet halkın kanını emecek, çünkü demokrasiyle alakaları yok. Şimdi kendilerini devlet başkanı ilan ediyorlar ama benim ulus-devlete karşı çıkışım, Zerdüşt, Hz. İbrahim çıkışı gibi görkemlidir. Hz.İbrahim'in, Nemrut'a karşı yaptığı çıkış kadar değerlidir. Kendimi övmek için söylemiyorum, benim övülmeye ihtiyacım yok ama çıkışım anlamlı, anlamak isteyenler anlayabilir. Nemrutlara boyun mu eğeceğim? Ağa taslaklarına boyun eğmem. Ulus-devlet ideolojisi haram, bin defa kuru ekmek yerim bu devletlere minnet etmem, onların her şeyi haram.

Beni sattılar bunu unutacak mıyım? Bir kaşık suda boğmaya çalıştılar, beni sevenler, tutanlar için söylüyorum özellikle de kadınlar için söylüyorum, bir halkı karılaştırıyorlar bundan da zevk alıyorlar. Şemdin şerefsiz, adam kitap da yazmış, diğer takım da kaçtı, bir kadın için on vatan satıyorlar ben bunlara karşı Diyonis -dağ-emek tanrısıdır biliyorsunuz- yolundayım. Kadını karılaştıran tanrıcıklara karşıyım, hepsi zorba, küçük imparator bunlar. Kadın yiğitse al sana silah, al sana özgürlük dedim. Kadına cinsiyetini kendini yücelterek anlamlandır diyorum. Kadına yaklaşımım böyledir.

Bedirhan beyi biliyorsunuz yüz yirmi çocuğu oldu torunlarıyla birlikte. Botan beyidir yenildikten sonra Şam'a geliyor. Selahattin-i Eyyubi'nin de onyedi çocuğu var o da Kürttür. Ben kadına böyle yaklaşmadım. Tek bir kadınla böylesi bir ilişkim olmadı. Kesir'e vardı onu da biliyorsunuz. Ben kadını halkın özgürlüğü ile ilişkilendirdim. Kadın mücadelesini anlamalılar. Yanımdaki kadına gidin ülkenizi, halkınızı ve kendinizi özgürleştirin dedim. Analar onlara "halkın gelinleri" diyorlardı o söz değerli bir sözdü. Bu felsefeyle onları donatmaya çalıştım. Osman, Botan o yanındaki kızlar da anlamamış, onları kandırmışlar. Dewreş ile Adule'yi örnek verdim- romanını da getirmişsiniz- o müzikte geçen aşk, gerçek Kürt aşkıdır, ahlaklıdır, anlamlıdır. İşte benim yoldaşlık anlayışım bu. Bizimkilerin yoldaşlığı nasıl yaptıkları incir çekirdeğini doldurmuyor. Milliyet gazetesinde Mustafa Kemal ile Latife arasındaki ilişkide Latife, Mustafa Kemal için, "bütün generallerin karılarını baştan çıkaracak" diyor. Aslında baştan çıkarma değil, Mustafa Kemal çağdaş özgür bir ilişki arıyor, özgürlüğü kurtarmaya, geliştirmeye çalışıyor.

Öcalan'dan Talabani'ye çağrı

Konfederalizm konusunda kısaca şunu da belirteyim; biraz aceleye geldi, eksik olabilir ama tarihen gerekliydi. Bu beşbin yıllık köleci feodal sistem çok tehlikeli, burjuva diktatörlüğü, milliyetçiliği geliştiriliyor, kuruluyor. Türk, Kürt, Arap kavgasını getirir. Kürtler üzerinde çok gerici baskılar geliştirilmeye çalışılıyor.

Talabani'ye Cumhurbaşkanı olması vesilesiyle şunu söylüyorum; Demokratik konfedaral sistem ile konsensüse gelmeye çağırıyorum. Çünkü onların varlığı bana bağlı, benim buradaki direnişim, varlığım olmazsa onlar bir gün orada dayanamazlar. Onlara mesajım şu; Kürdistan Demokratik Konfederasyonu çerçevesinde uzlaşma, barış geliştirilmeli. Onları barışa, diyaloğa, uzlaşmaya çağırıyorum. PKK'nin mirası var, saygılı olmalılar. Türk, Arap ve Acemler ile ilişkilerde de diyalog, uzlaşma esas alınmalı. Demokrasiyi uygulamaya çağırıyorum. Aksi taktirde felaket olur. Tek çıkış yolu budur. Talabani'nin Cumhurbaşkanlığı ve Papa'ya ilişkin değerlendirmelerimi mesaj olarak iletilir.

'Türkiye beni yanlış anlamasın'

Türkiye beni yanlış anlamasın. Üniter devlete bir itirazım yok. Bayrağa saygılıyım. Bayrağa yaklaşımımı, saygılı olunmasını Şam'da da söylemiştim. Bayrak olayı da zaten bir provokasyondur. Demokratik konfederalizmin legalite veya illegaliteyle alakası yok, ayrım yapmıyorum. Kürt-Türk ayrımı da yapmıyorum. Bütün halk toplulukları için geçerlidir. Despotik devletin yürümeyeceğini, İngiltere Amerika da anlamış desteğini çektiler. Yenisini de kuramıyorlar, çıkmazdalar, ABD ve İngiltere biraz demokrasiye açık olun diyorlar. Çıkmazdan kurtulmak için demokratik çıkış çok önemli. Tek başına ABD'ye bırakırsak kaos, kriz olur. Demokratik konfederalizm çıkışı bunun için çok önemli. Tek çıkış yolu budur.

'Bayrak benim, devletin değil'

Konfederal sistemi Araplar için de Türkler için de öneriyorum. Demokratik konfederalizm demokrasinin bir gerçekleşme biçimi, üslubudur. Deniz Baykal iftira ediyor, ben devlet kurmuyorum. Zorla devlet verseniz de kabul etmem, karşı çıkarım. Ben demokrasiyi kuruyorum, Baykal'ı protesto ediyorum. Bayrak benim, devletin değil. Mezarımda üç bayrak yan yana olabilir: AB bayrağı, üniter bayrak bir de demokrasiyi sembolize eden Konfederalizm bayrağı. Biz devlet istemiyoruz. Devlet istesek Irak gibi kıran kırana yaparız. Ben sınırlardan bahsetmiyorum Irak'taki gibi bakanlık peşinde değiliz. İstediğimiz mahallelerde, köylerde, kentlerde halkımızın demokratikleşmesine engel olunmamasıdır. Yalnız Kürtler için de değil, Türkiye demokratik konfederalizmi daha gerçekçidir. Bütün Türkiye için bunu öneriyorum. Üniter yapıyla sorunumuz yok. Devletten bahsetmiyorum onun aşağısındaki, toplumun kendi demokrasisini kurma biçimidir, demokratikleşmesidir.

Kürtler bu sistemi bütün parçalarda uyarlarlar, geliştirirler. Bölgeler için de şunu söylüyorum; Soran Bölgesi için demokratik konfederalizm olmalı, Behdinan, Loristan, Bradosti, Botan, Garzan, Amed, Serhat, Dersim demokratik konfederalleri olabilir. Dersim için idealdir, Alevi kültürüne de uygundur. Dersim için adıma özel çağrı yapın. Bunlar demokratik çıkışlardır. Fırat'ın batısı için de Kürt -Türkmen demokratik konfederalizm bölgesi olabilir; Mersin, Antep, Maraş'ta bu geliştirilebilir. Tarihte bu var. Yavuz Selim bunu kabul etmiş uygulamamıştır. Sultan Mahmut'la bundan uzaklaşılıyor. Ortadoğu'nun tarihsel düzeni konfederaldir.

'Güvenlik anlayışı devleti uçuruma götürür'

Radyodan dinledim. Özkök'ün güvenlik anlayışına ilişkin şunu diyebilirim: Mevcut güvenlik anlayışı devleti uçuruma götürür. Ulus-devlet için şunu söylüyorum; Atatürk birçok kitap okuyor, inceleme yapıyor Cumhuriyeti ilan ediyor. Biz de Cumhuriyeti demokratikleştiriyoruz. Demokratik konfederalizm ile demokratik cumhuriyeti taçlandırıyoruz. Dava başlarsa bunları açarım, kitap yazarım. Konfederalizm cumhuriyete karşı değil cumhuriyetin demokratik taçlanmasıdır. Ben de binlerce kitap okuyarak bu sonuca ulaştım. Cumhuriyete saldırma yok, sadece Kürtler için de söylemiyorum Türkiye demokratik konfederalizmi diyorum. Bölgeleri Türkiye için de öneriyorum. İzmir demokratik konfederalizmi olabilir. Trakya olabilir. Karadeniz'in yerel özellikleri var. Antalya kendisi için özel statü istiyor. Eğer bu uygulanırsa Çin'in yaptığı gibi Türkiye'de şaha kalkabilir. Cumhuriyeti de toplumu da bu kurtarır. Demokrasinin tanımı, demokratik toplumun varoluş tarzıdır, demokratik yaşamın ta kendisidir. Bunlar olmadan ekoloji, doğa, çocuklar, kadın kurtulamaz.

Operasyonlar yoğun sürüyor mu? Askeri konulara burada girmek istemiyorum. Bu süreç devam ederse savunmanın aktif şeyinin gerekleri yapılır. Meşru savunma kurallarına uymaları lazım, yoksa katliamdan kurtulamazlar.

'Avrupa demokratik uzlaşıya gelmeli'

Son dönemlerde AB elçilerinin de içinde olduğu hem uluslararası hem de ulusal bir konsept çerçevesinde Öcalansız çözüm dillendiriliyor, bu çerçevede çeşitli çevrelerin açıklamaları da oldu. Radyo'dan izliyorum. Avrupa beş yüz yıllık sömürge aygıtını kurtarmak istiyor. Kesinlikle kabul edilemez. Çok güçlü karşı çıkılmalı. Reddedenler reddedilirler. Çünkü bu sadece benim yada PKK'nin reddi değil, halkın umutları ve değerlerinin reddidir. Halkın acı, gözyaşı ve emeğine sahip çıkacağız. Bununla oynanamaz. Bu oyuna gelenler kendileri tasfiye olurlar. Protesto ediyorum. Avrupa demokratik uzlaşıya gelmek zorunda.

Ayrıca yeniden yargılama tartışmaları da gündemde. Bu konuyu daha sonraki haftalarda ayrıntılı değerlendirebiliriz.

Konfederalizm yeni yüzyılda en makul olan çözümdür. Ne bizim arkadaşlar bu konuda beni anlıyor ne de devlet anlıyor. Bunu biraz derinden değerlendirmek, tartışmak gerekir."

'Papa John Paul barışa katkı sundu'

Kürdistan Demokratik Konfederalizm Önderi Abdullah Öcalan, Papa'nın yaşamını yitirmesi dolayısıyla şu mesajı verdi:

"Bu arada Papa'nın ölümüne ilişkin de bazı şeyler söyleyeyim, İtalyanlar benden böyle bir şeyi beklerler. Artuş Altuğ da yazmış, hatta iki mektup gönderdiğimden bahsediyor, Hıristiyanlığa yakın olduğumu da belirtiyor. Benimkisi yakınlıktan öte tarihlerini iyi araştırdım, Hıristiyanlık büyük bir hareket. Onların ilk üç yüz yılı görkemlidir, Konstantin'e kadar büyük bir sosyal harekettir ama iktidarlaştıktan ve devletleştikten sonra büyük darbe yedi. Gerçi şu an Vatikan devlet değil ve son Papa John Paul tarihi olumsuzlukları düzeltmeye çalıştı, barışa, insanlığa değerli katkılar sundu. Devletlerin zorbalığına tavır alması görkemlidir. İnsan hakları ve barış için yaptıklarını önemli ve anlamlı buluyorum. Mesajımı böyle veriyorum."

DTH kapsamlı bir proje

Öcalan'ın Demokratik Toplum Hareketi'ne (DTH) ilişkin değerlendirmeleri şöyle:

"DTH çalışmalarınız nasıl? Basında Celal Doğan'ın DTH'yle ortaklaşabileceğine dair bir haber okudum. Olabilir. Bu diyalog olumlu. Deniz Gezmiş'in arkadaşıydı. Bu konuları bilen birisidir. Sonuna kadar birlikte hareket edilebilecek biridir. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Toplumsal barış projesi olarak öngörmesini önemli buluyorum. Bu projenin önü açıktır. Barış için bu gereklidir denebilir. Bunu önemsiyorum. Güçlerin birleştirilmesi demokrasiye kazandırır.

DTH projesi kapsamlı bir proje. Zaten birçok ilkeyi vermiştim. Aktörlerin yetersizliklerini biliyorum. Bu harekette yer alanları yeniden düşünmeye çağırıyorum. Bu çerçeveye girmeyenlere engel olunur, ikinci plana düşerler. Canı gönülden katılanlar gereklerini yerine getirmeliler. Politika aşktır. Demokratik politikaya aşk düzeyinde bağlı olanları göreve çağırıyorum. Öfkeliyim kavga etmek istemiyorum. Bazı diyaloglar için uzatılabilir, olabilir. Zaman var. Basında bol bol işlesinler. Makaleler yazsınlar. Zaman sorun değil.

'ÖYH önemli'

Özgür Yurttaş Hareketi (ÖYH) çalışması önemli. Aslında bu çalışma yasadışı değil. Toplumu aydınlatma, özgürleştirmedir. Bunun herhangi bir yasal sakıncası yok. Eğer özgür yurttaş hareketi gerçekten uygun doğru yöntemlerle çalışırsa toplum için büyük katılar sunabilir. Partiler için, demokratik oluşumlar için tabanı bunlar hazırlarlar, bilinçlendirir. Parti yöneticileri de diplomatik, siyasi yönden onu tamamlar. Zaten taban hazırlanmadan üst yapı bir şey yapamaz. Hem siyasi çalışmada hem diplomasi de fazla verimli olamaz. Yasal çerçevede yöntem bulup çalışabilirler. Bunlar çok verimli olabilirler. Köylerde, mahallerde, sokaklarda her yerde oluşturulabilir. Toplumu demokratikleştirirler, aydınlatırlar.(D. B. Tercüman)



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


İSRAİL İLE DOĞRUDAN TELEFON HATTI

ERDOĞAN: "ORTADOĞU'DA ARABULUCUK YAPABİLİRİZ"

ERDOĞAN'DAN "SATILIK BÖBREK" PANKARTI AÇAN GENCE TEPKİ : "BURASI SAKATATÇI DÜKKANI DEĞİL!"
»  KEKİK DEYİP GEÇMEYİN
»  SEZER, ADININ CADDEYE VERİLMESİNİ İSTEMEDİ
»  HALAÇOĞLU İÇİN ŞOK KARAR!!!
»  "KAZANMAK GÜZEL, İSTANBUL'DAN AYRILMAK ZOR!
»  FIRAT: ''BU MECLİS TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANI'NI SEÇECEK''
»  FENER TRABZON'A SAMBA YAPTI 2-1
»  SON DAKİKA... ATATÜRK HEYKELİNE BOMBA.... 1 KİŞİ ÖLDÜ...
»  SEZER, İNCİRLİK İÇİN ONAY VERDİ
»  BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN,TAHRİKÇİLERE CEVAP
»  1 MAYIS'TA POLİS GÜÇ KULLANMAYACAK
»  SEZER'DEN IMF'NİN BEKLEDİĞİ YASAYA VETO
»  TELEKOM ITALIA AVEA'DAN DA ÇEKİLEBİLİR!!!
»  TANK SAVAR FÜZESİ GELİŞTİRMEK İÇİN START VERİLDİ!
»  108 İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİSİ OKUL YEMEĞİNDEN ZEHİRLENDİ
»  DEVLETİ KORUMA YERİNE KENDİNİ KORUMAYI TERCİH ETMİŞ
»  KADIN TECAVÜZCÜYE 9 AY HAPİS VERİLDİ
»  İNCİRLİK PAZARLIĞI!!
»  MECLİS'TE 'TESTERE NECMİ' TARTIŞMASI!!
»  MAYOLU AFİŞ TAKINTISI!!!
»  ABD'NİN YAPTIĞINA BAK!!!
»  ERDOĞAN'DAN ARNOLD'A RET
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.