Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, uluslararası krizde ayakta kalmaya çalışan işletmeler ve vatandaşların devlete olan vergi ve sigorta primi borçlarının yanı sıra bankalara olan takipteki borçlarının da arttığını hatırlatarak, uygulanan yüksek temerrüt faizlerinin de etkisiyle batık borçların katlanarak arttığına dikkati çekti. Aygün, bankaların aralarında anlaşarak vatandaşa barış eli uzatıp bu borçların uzun vadeli taksitlerle tahsiline imkan sağlamalarını istedi.
BATIK KREDİLER YÜZDE 81,6 ARTTI
Zamanında ödenmediği için bankaların takibe aldığı kredilerin, uluslararası krizin Türkiye ekonomisini doğrudan etkilemeye başladığı Eylül 2008'den bu yana yüzde 81,6 oranında artarak 7,9 milyar liradan 21,1 milyar liraya kadar yükseldiğini belirten Aygün, aynı dönemler itibariyle toplam kredilerdeki artışın ise yüzde 33,7'de kaldığına dikkati çekti.Batık kredilerin, kredi stokundan daha hızlı büyümesi nedeniyle, bankacılık sektöründeki batık kredi oranının yüzde 3,1'den Eylül 2010 itibariyle yüzde 4,2'ye çıktığını vurgulayan Aygün, şunları kaydetti: 'Batık krediler bazı sektörlerde Türkiye ortalamasından çok daha yüksek oranlarda büyüdü. Örneğin, tarım sektöründeki işletmelerin batık kredileri yüzde 116,1 arttı, toptan ve perakende ticaret sektöründeki batık kredilerde yüzde 105 oranında, inşaat sektörünün takipteki kredilerinde yüzde 114, ulaşım araçları sanayinin takibe alınan kredilerinde yüzde 891,7 oranlarında büyümeler yaşandı.
Metal ana sanayiinde batık krediler yüzde 200 büyüdü, batık kredi büyümesi metal dışı madenler sektöründe yüzde 155,2, bilgisayarla ilgili faaliyetlerde yüzde 511,3 olarak gerçekleşti.'
BANKALAR ANLAYIŞ GÖSTERMELİ
Aygün, kriz döneminde bankalara olan kredi borçlarını vadesinde geriye ödeyemeyerek icralık olan işletmelerin, aynı zamanda devlete olan vergi ve sigorta primi gibi yükümlülüklerini de yerine getiremediklerine işaret etti.
Aygün, 'Hükümetin açıkladığı mali barışı kadife devrim olarak nitelendirmiştim. Bu kadife devrimin başarısı bankaların da kredi borçlularına kadife bir dokunuşla yaklaşmalarından geçiyor.
Eğer bankalar anlayış göstermez ise bankanın icra takibi altındaki işletmeler, getirilen bu mali aftan yararlanıp yeniden üretime ve ticari hayata dönme şansı bulamayabilirler' dedi.
210 BİN KOBİ RAHAT NEFES ALIR
ATO Başkanı, batık kredi sorunuyla uğraşan işletmelerin büyük bölümünün KOBİ;lerden oluştuğuna işaret ederek, takipteki 21,1 milyar liralık kredinin 4,2 milyar lirasının büyük işletmelere, 6,3 milyar lirasının KOBİ'lere ve 8,1 milyar lirasının da tüketicilere ait olduğunu belirtti.
KOBİ'lerin bankalardan kullandığı toplam kredilerin yüzde 24,7 oranında arttığı uluslararası kriz döneminde bu işletmelerin batık kredilerinin ise yüzde 64,5 oranında büyüdüğünü vurgulayan Aygün, bu nedenle batık banka kredileriyle ilgili olarak uygulanacak bir düzenlemenin 210 bine yakın KOBİ'ye can suyu olacağını ifade etti.
2,2 MİLYON TÜKETİCİ
Aygün, bankaların batık kredilerle ilgili olarak gündeme getirecekleri bir ödeme kolaylığından büyük bir vatandaş kitlesinin da yararlanabileceğini belirtti ve Eylül 2010 sonu itibariyle yaklaşık 2 milyon 176 bin kişinin tüketici kredisi ve kredi kartı borcu nedeniyle bankaların takibinde olduğunu bildirdi.
Uluslararası kriz döneminde tüketicilerin kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarından kaynaklanan takipteki borçlarında da önemli artışlar olduğunu ifade eden Aygün, Eylül 2008'den sonra tüketicilerin batık ihtiyaç kredilerinin yüzde 178,2, batık konut kredilerinin yüzde 144,1 arttığını, batık kredi kartı borçlarının yüzde 98,7 oranında büyüdüğünü kaydetti.
Aygün, her 100 liralık kredi kartı borcunun 8,9 lirası, ihtiyaç kredilerinin 4,3 lirası, konut kredilerinin 1,6 lirası ve otomobil kredilerinin 8,6 lirasının batık hale geldiğini belirtti.
ATO Başkanı Sinan Aygün, batık kredilerin bu ölçüde büyümesinde uyguladıkları yüksek faizler nedeniyle sorumluluğu bulunan bankaların da devlete benzer bir yaklaşımla kredilerle ilgili takipleri durdurup, borçlu işletmelere ve vatandaşlara borçlarını uzun vadede ödeme olanağı sağlamaları gerektiğini bildirdi.
Bankaların, bu tür bir yaklaşıma girmesi halinde hem kendilerinin hem de borçluların kazançlı çıkacağını, tahsil edemedikleri için ileride zorunlu olarak zarar yazacakları kredileri tahsil ederken, vatandaşın da tezgahının başına geri döneceğini kaydetti.
Batık krediler konusunda vatandaşlarla barışmaya yanaşmayan bankaların ise zararlı çıkacağını belirterek, 'Devletten sonra bankalar da vatandaşa barış eli uzatmalı.
Vatandaşla barışmayan bankalar gelip evdeki televizyonu, ahırdaki büyükbaş hayvanı, kapının önündeki arabayı, içinde oturduğumuz evi ya da üretim yaptığımız tezgahı alıp da ne yapacak.
Şu anda bile bankaların eli bu tür icralık mallarla dolup taşmış durumda' dedi