"Neden böyle bir toplantıya gerek duydum. Takdir edeceğiniz gibi ülkemizin gündemi 3 Temmuz sürci ile ilgili yaşananlar. Bugğne kadar çok sey yazıldı. Konu içinden çıkılamaz halde. Bazı gerçekleri kamuoyuyla paylaşmaya karar verdim. Konu ile ilgili gelinen nokta nettir. Şimdi Fenerbahçe ile ilgili çok kritik bir sürece girildi. Konuşacağım demiştim bugün de konuşuyorum. Çok üzüldüm ve yıpratıldım. Ortada çok büyük zarar gören kurumlar var. Ana amacımız bu kurumları korumaktır. Her şeyi sorabilirsiniz. Samimi bir şekilde yanıtlayacağım.
"MEHMET ALİ AYDINLAR OLMASAYDI NE OLURDU?"
Sizleri düşünmeye davet ediyorum. O gün TFF'de Mehmet Ali Aydınlar olmasa ne olurdu. Süreç nasıl gelişirdi sadece biraz düşünün. Durum neden vahim dedim. Türkiye'de futbol adına yaşanacakları öngördüğümde durum vahim demem doğaldır. Bunu böyle tanımlamayan futboldan anlamıyor demektir. TFF'nin Diplin talimatnamesini herkes bilsin. Spor tarihinin en ağır davasını çözmek için uğraştım. Bir kez daha söylüyum. Büyük bir çaba gösterdik. Karşılığı ne oldu? Tüm bunların karşısında hedef gösterilip hain ilan edildik. Yüzlerce tahdit telefonları aldım. Ne yaptım? Bu sorunun cevabını hala arıyorum.
Süreçten 1 gün sonra UEFA bir mektup yolladı ve hassasiyetlerini dile getirdiler. Fırsat 1 kere değil 3 kere Fenerbahçe Yönetici'lerinin eline geçti. 3 kere de ellerinin tersi ile ittiler. Fenerbahçe yöneticilerine "Şampiyonlar Ligi'ne gitmeyin" dedim. Aynı gün bunu basın toplantısında da özellikle söyledim. Bu kez UEFA'dan çok hassas bir mesaj geldi.
1. FIRSAT
Fenerbahçe yöneticilerine "Şampiyonlar Ligi'ne gitmeyin" dedim. Aynı gün bunu basın toplantısında da özellikle söyledim. Bu kez UEFA'dan çok hassas bir mesaj geldi. Bu mektup sonrasında Fenerbahçeli yönetilerle paylaştım. Kendilerinden acilen karar vermesini istedim. Yöneticilerden biri kalkarak "Şimdi gidip yötimi toplayıp gitmiyoruz karaını alıyoruz" dedi. Ben Türkiye'yi riske edemezdim. Biz de kararımızı verdik ve katılmıyor dedik. Bir TV programına katıldım ve Trabzonspor'un gittiğini öğrendim. Bize sorulsaydı biz Bursaspor'u önerirdik. Bir yönetici programa 2. FIRSAT
Fenerbahçe kendisi 'biz gelmiyoruz' diyebilirdi. O sene gönderseydim de UEFA almayacaktı. Hem de Milli Takım'a 3-5, Fenerbahçe'ye de 8 yıl ceza vereceklerdi. Fenerbahçe'yi aldığım kararlarla ben kurtardım. Bundan sona beni suçladılar. Beni hain durumuna düşürmeye çalıştılar. Bugün UEFA'nın dediklerinin çıktığını gördük. İnsanları yanıltıyorlar. 'CAS ne derse desin Avrupa'ya gideceğiz' dediler, ama durum ortada.
"PUAN SİLME CEZASIYLA DOSYA KAPANACAKTI"
Hassas bir karar aldık. Ligler oynanırken kesinlikle karar verilmeyeceğini açıkladık. Milyonlarca lira zarardan kurtardık kulüpleri. Puan silme cezasıyla dosya tamamen kapanacaktı. UEFA bunu kabul etmişti. Fenerbahçe bir seneyle kurtulacaktı. 'Ceza alan kulüplerden ödülleri geri alıp en az 12 puan silip 10 milyon TL'den az ceza verelim' dedik. UEFA yetkilileri, soruşturma sürerken 58. Madde'nin değiştirilemeyeceğini ama askıya alınabileceğini söyledi.
"135 MİLYON EUROYU ÖDESİNLER"
Fenerbahçe Yönetim Kurulu bu zararı karşılamak zorunda. Fenerbahçe yönetim kurulu üyelerinin, 2 Kasım'da yapılacak Seçimli Genel Kurul'a kadar ödeme planını çizmeleri gerekiyor. Bu süreci bir Fenerbahçe Kongre Üyesi olarak başlatıyorum. Kendi hesaplarıyla her yıl 45 milyon eurodan 3 yıl için 135 milyon euro yapıyor. Bu bedeli tanzim edeceklerini inanıyorum. Fenerbahçe'de büyük işadamları var. Bu paranın kendileri için büyük paralar olmadığını düşünüyorum. Her bir yönetim kurulu üyesi, kefil sıfatına haizdir. Bunun da yasalar önünde sorumlulukları vardır. Olağanüstü seçim 2 ay sonra mı olur? Halan Fenerbahçe üzerinde oyun oynanmaya devam ediyor. Fenerbahçe, kimsenin vesayetinde değildir. Kimse Fenerbahçe'nin sahibi değildir. Herkes haddini bilmelidir. Fenerbahçe'nin ana sorunu seçim değildir. Sorun, zihniyet sorunudur.
"BAŞKA ŞANSIMIZ YOK DEDİLER"
106 yıllık kulübü düşünmüyorlar, kulübü bu hale getiren kişilerin menfaatlerini düşünüyorlar. Yaşadıklarım, içeride farklı dışarıda farklı konuşanlar, tribüne oynayanlar yüzünden 'Yeter!' dedim ve bırakma kararı aldım. Bugün haklı çıkmanın maalesef üzüntüsünü yaşıyorum. O gün tablo çok netti. CAS davası için 'Namus davamız' diyenlere 'Neden davayı çekiyorsunuz?' diye sorduğumda 'Başka şansımız yok' dediler. Fenerbahçe yöneticilerinden habersiz bir pazarlık yoktur. Pazarlığı Fenerbahçe yöneticisi ve bir avukat yaptı."ADAY DEĞİLİM, AMA..."
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığı konusunda bana destekte bulunan kongre üyelerine teşekkür ediyorum. Her zaman Fenerbahçe başkanı olmak istediğimi söyledim. Ama 'Kulübümün bana ihtiyacı olursa' dedim. 2 Kasım'da yapılacak kongrede başkanlığa aday değilim. İnanıyorum ki Fenerbahçe camiası bu süreçte ciddi başkan adayları çıkaracaktır. Ancak bu zihniyet ısrarını sürdürürse, mevcut yönetim yeniden aday olursa ya da birini işaret ederse kararımı gözden geçireceğimi ifade etmek istiyorum."BİR GÜN BİLE HAPİS YATMAK..."
Herkes iyi niyetli olsa işler çok rahat çözülebilirdi. Toplanıyoruz anlaşıyoruz. Yönetici bir gün sonra başka açıklamalar yapıyor. Bazı kişi ve kurumlar, kendi çıkarları nedeniyle o süreci sabote ettiler. Durum vahim değil mi? Birçok yönetici hapis yattı. Yıllarca ceza aldılar. Benim etik anlayışım mı farklı? Bir gün bile hapis yatmak benim için vahim.
"YARGITAY'DA AKLANSALAR BİLE..."
Arkadaşlar sportif süreç bitmiştir. CAS kararı kesin karardır. Artık sportif olarak bu kararda konuşulacak bir şey kalmamıştır. Kimse kamuoyunu yanıltmasın. Yargıtay'da inşallah aklanırlar, ama bu karar da sportif sonucu değiştirmeyecektir.
"KİM FENERBAHÇE DÜŞMANI, KİM DEĞİL"
Bu sabah halen bir yönetici konuşmacı. Basın toplantısı nedeniyle katılamadım. Gelirken aradılar. 30 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı resepsiyonunda bana gelip herkesin içinde 'Sen olmasan 10 Temmuz'da Bank Asya 1. Lig'deydik. Sizin sayenizde bugün buradayız' diyen kişi, bugün o toplantıda "Kendisi iyiniyetlidir. Yanındaki 1-2 arkadaşın hatasıyla zor durumda kaldık' diyor. Lütfen samimi olalım, ikiyüzlülük yapmayalım. Gerçekler ortada, tarih bu gerçekleri yazacak. Kim Fenerbahçe düşmanı, kim değil bunu herkes görecek.
"EBRU KÖKSAL'A 'YAZIYI GÖNDERİN' DEDİM"
Lutfi Arıboğan, uzun yıllardır TFF'de. Evet yönetim kuruluna ben aldım, Haluk Ulusoy döneminden itibaren benden önceki yönetimlerde da görev yaptı. TFF'nin hafızası olmuş artık. Genel sekreterlik önemli bir görevdir. Çünkü bilgiler ondan toplanmış. Ben geldiğimde zaten İlhan Helvacı, baş hukuk müşaviriydi. Ben zaten geldim ve 90. saatte bu olay patladı. Bir toplantı yaptık, görev taksimi yaptık sadece. Fenerbahçe'nin eski başkanı Ali Şen, Ebru Köksal için 'Çok değerli birisi var. Avrupa Kulüpler Birliği'nin yönetim kurulunda. Böyle yöneticiler çıkarmamız lazım' demiştir ve aldığımızda tebrik etmiştir. Ali Koç da aynı şekilde 'Çok doğru bir karar' demiştir. Ebru Hanım'ın CV'sine bakın. 'Ebru Köksal UEFA'ya yazı gönderdi' deniyor. Yazıda bir şey yok arkadaşlar. UEFA ile anlaştık, 'Peki ya siz inkar ederseniz ne olacak?' dedim. Yazılı bir belge imzalamamız mümkün mü diye konuştuk ve anlaştık. Telefon açtım 'Bu yazıyı gönderin' dedim. Olay budur.