Nuray Babacan,/Hürriyet
Davaya ilişkin ulaşılan bilgilerin büyük bölümü, ABD’deki avukat çevrelerinden geliyor. AK Parti kurmaylarına göre, Reza Zarrab davası Türkiye ve İran siyasetini ‘köşeye sıkıştırmak’ için kullanılacak. Kulislerde, ‘Zarrab’ın Türkiye’den gitmesine gözyuman, güvenli bir ortamda tutulmasını sağlamayan’ istihbarat birimlerinin sorumluluğu da tartışılıyor.
Zarrabın gitmesine kim göz yumdu
Edinilen bilgiye göre, AK Partililer, Zarrab olayını iki bölüme ayırıyorlar. İran’la yapılan ticaretin ambargoyu delmek olmadığı, Türkiye’de böyle bir suç tanımının bulunmadığı, Zarrab’ın bu süreçte neden olduğu suiistimallerin de ABD yargısının konusu yapılamayacağı yorumları yapılıyor. AK Partililer, daha çok ABD’deki davanın siyasi sonuçlarına ilişkin yorumda bulunuyorlar.
DAVANIN SONUCU
AK Parti kulislerinde, Reza Zarrab’ın itirafçı değil, savcılık tanığı olacağı, bunun da sadece Türkiye değil, İran siyasetini de zorda bırakmak için planlanmış bir oyun olduğu yorumları yapılıyor.
Eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın avukatlarının da, ‘anlaşma’ yolunu tercih etmesi için kendisine telkinde bulunulduğunu öne sürüyorlar.
Dava sürecinin sonunda, 5 bankanın ceza alabileceği ve uluslararası işlem yapmalarına yasak getirilebileceği de dile getiriliyor.
Kulislerde, Reza Zarrab’ın Türkiye’de cezaevinden çıktıktan sonra ABD’ye gidişine göz yumulması da ayrı bir ihmal olarak değerlendiriliyor. Zarrab’ın ABD’ye gidişinin planlı olduğu, Türkiye’de kalırsa İran ajanları tarafından öldürüleceği korkusunun ağır bastığı, bu süreçte istihbarat birimlerinin Zarrab’ı güvenli bir ortamda tutmak yerine, ABD’ye gidişine müdahale etmemelerinin de zafiyet olduğu değerlendiriliyor.
ZARRAB’IN YAKINLARININ GİRİŞİMİ
Bu arada Reza Zarrab’ın yakınlarının, Cumhurbaşkanlığı’na haber gönderip ABD’ye gidiş sürecine dair bilgilerinin olmadığını söyledikleri ve Türkiye’deki siyasetçileri zor durumda bırakacak tavır içinde olabileceğine dair bilgi paylaştıkları öğrenildi.
Cumhurbaşkanlığı kurmayları ise ‘çarpıtma çabalarına rağmen, bugünkü hükümet ve yönetimi zora sokacak hiçbir ilişki ve durumun sözkonusu olmadığını’ dile getiriyorlar.