Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçen hafta çıktığı NTV canlı yayınını iki kez ertelettiği iddialarını bugünkü köşesine taşıyan Hürriyet yazarı Akif Beki, "Benim duyduğum, Abdullah Bey'in asıl niyeti listelere değil kongreye etki edecek bir çıkış yapmaktı. Kongre öncesinde çıkacaktı NTV'ye. Ama birinde şehit cenazeleri, diğerinde Binali Yıldırım spekülasyonları yüzünden kararsız kaldı. Vasatı uygun bulmayınca, belirlenen günü iki kere erteledi ve kendisinden beklenen 'huruç harekâtı'nı gerçekleştiremedi" dedi.
Beki, yazısında "Abdullah Gül, yokluğuyla imtihan etmemeli ekranları, kendinden mahrum bırakmamalı, daha sık çıkmalı. 'İki kere iki dörttür, medyaya saldırı yanlıştır' gibi kitabi doğruları hatırlatmasına bile ihtiyaç var. Fakat karşılayamadığı beklentilerin baskısından kurtulsa, o gerilimi üstünden atsa daha az yıpranıp daha çok fayda üretmez mi?" ifadelerine yer verdi.
Akif Beki'nin Hürriyet gazetesinin bugünkü (23 Eylül 2015) nüshasında yayımlanan yazısının ilgili kısmı şöyle:
Listelerde Abdullah Gül etkisi
FEHMİ Koru, Habertürk'te Taha Kıvanç takma adıyla bir kulis köşesi kaleme alıyor. Pazartesi günkü kulisinde, Abdullah Gül'ün NTV yayınının perde arkasını anlattı.
Gül, televizyona çıkacağı tarihi iki kere erteleyerek listelerin YSK'ya teslim edileceği günün hemen arifesine denk getirmiş. Konuşmak için o günü özellikle seçmiş ki bazı yanlışların düzeltilmesine faydası olsun. Nitekim AK Parti listesinde 7 Haziran'daki kimi hatalar tekrarlanmamışsa bunda Gül'ün 'ince ayarı'nın katkısı inkâr edilemezmiş...
* * *
AK Parti'nin 7 Haziran'a kıyasla daha iyi bir liste hazırladığı doğru. Fakat iyi olan her şey gibi bunu da Gül'ün etkisine, söylemeden söylediklerine bağlamak ne kadar doğru?
Benim duyduğum, Abdullah Bey'in asıl niyeti listelere değil kongreye etki edecek bir çıkış yapmaktı. Kongre öncesinde çıkacaktı NTV'ye. Ama birinde şehit cenazeleri, diğerinde Binali Yıldırım spekülasyonları yüzünden kararsız kaldı. Vasatı uygun bulmayınca, belirlenen günü iki kere erteledi ve kendisinden beklenen 'huruç harekâtı'nı gerçekleştiremedi.
Ancak katılıyorum, kongre trenini kaçırsa da siyasete geri dönme defterini kapatmadı.
'Bu böyle gitmez başkaldırısı' yine kuvveden fiile geçmedi. Fakat bir gün geçme ihtimalini de öldürmedi, cılız dahi olsa hâlâ yaşatıyor. Yedekte, kızakta diri tutuyor.
Boş umut verdiklerinin umutlarıyla her seferinde oynama pahasına üstelik.
Karnından konuştuğu, çekingenliği üstünden atamadığı, perdeyi bir türlü yırtamadığı tepkileri hep bu yüzden.
Yaşattığı hayal kırıklığının sonuçlarını her defasında yeniden göğüslemek zorunda kalıyor.
Taha Kıvanç'tan ayrıldığım yer de burası.
Abdullah Gül, yokluğuyla imtihan etmemeli ekranları, kendinden mahrum bırakmamalı, daha sık çıkmalı. 'İki kere iki dörttür, medyaya saldırı yanlıştır' gibi kitabi doğruları hatırlatmasına bile ihtiyaç var.Fakat karşılayamadığı beklentilerin baskısından kurtulsa, o gerilimi üstünden atsa daha az yıpranıp daha çok fayda üretmez mi?