Dünya Kupası'nı nasıl değerlendirirsiniz? “Çok net şunu söylemem lazım. Hem finaldeki iki takım hem de turnuvadaki diğer maçlar dünyadaki oyunun geldiği yerin göstergesiydi. Fransa, Hırvatistan, İngilizler, Belçika ve Brezilya özellikle bugünkü futbolda doğru oyunun peşinden koşan takımlardı. Burada biz ‘coşkulu oyun', ‘ofansif-defansif oyun' falan gibi acayip ve eksik kavramlarla anlamlandırmaya çalışıyoruz. Bugünkü futbolun dinamikleri böyle değil. Bugün futbolda fizik gücü ve dayanıklılık, en az yetenek ve teknik kapasite kadar önemli. Baskı, rakibi oynatmama, baskı kırıldığı zaman geri dönüş, kornerler, frikikler, taç atışları, ikinci toplara hangi hamleyi yapacağın, sonra tekrar oyunu nereye götüreceğin var. Bugün her şey bir plan dahilinde yapılıyor. Bunu en iyi yapan takım da Fransa'ydı. Griezmann da Giroud da Mbappe de baskıyı yardıkları zaman kaleye direkt hücum ediyorlar. Olmadığı zaman hemen topun arkasına geçip pozisyon oyunu başlıyor. Topu kaptıklarında hızlı hücum olmadığında set. Artık plan plan plan… Hiç şunu görebiliyor musunuz? Hırvatların ya da Fransızların beşi burada dördü şurada. Maalesef yorumcular yeni futbola hâkim değil. Ayıp olan hâkim olanları aşağılamaya çalışmak.”
Bireysel oyuncu üzerine kurulu sistem yoktu Dünya Kupası'nda? “Şöyle söyleyelim, yıldızlar vardı tabii ki ama asıl ‘takımın içindeki' büyük yıldızlar vardı. Griezmann, Mbappe veya Pogba gibi… Bunlar gerçekten ciddi yıldızlar.”
Ama biraz da futbolcu kafası lazım. Bizde bireysel özelliklerini öne çıkartmayı seviyorlar…
“Hayata bireysel bakıyoruz. ‘Gemisini kurtaran kaptan' diye lafımız var. Çocuğumuzun maçını izlemeye gittiğimizde şut yerine pas verince ‘Kaleye vursana' diyoruz. Batuhan Karadeniz'in meşhur cümlesi: Pas vereceğime kendim atarım… Toplum çocukları bu yöne doğru yönlendirirken ne yapabiliriz ki?”
BÜYÜK KULÜP ÜRETİR
“Önce altyapı mı önemli üretmek mi buna karar vermeliyiz. Bu kadar kolaycılığın olduğu yerde üç büyükler niye yapsın ki bunu? 14 yabancı alabiliyorsun. Altınordu başkanı dereleri tersine akıtmaya çalışıyor. Güçlü kulüp olmak yabancı almakla değil oyuncu üretmekle başlıyor. Ama hayatın gerçekleri işin en kısa yoluna gidiyor.”
FFP ÇOK YARARLI
“FFP çok yararlı. Bakın çok net bir şey söyleyim. Her işin başı ne yazık ki ekonomi. Türk takımları için de ekonomisini düzeltmeden, yarışmanın içinde olabilmek tamamen tesadüf. İkincisi bu borçlarla bu işlerin bu şekilde gitmesi imkânsız. Üçüncüsü dünyada bizim gibi ülkelerin hangisinde bu kadar sorumsuzca harcama keyfiyeti olabilir? Bu yöneticilerin hangisi kendi işlerinde böyle yapar? Bol keseden harca sonra ‘Hiçbir sorumluluğum yok' de çek git.”
BiZDE HER SEY SANS!
“Şans eseri bir jenerasyonla başarı yakalıyoruz. Dünya şampiyonu olmak istiyoruz ama gerekenleri yapmıyoruz.”
1998'de oyuncu olarak kupayı kaldıran Deschamps şimdi şampiyon hoca. Türkiye ne zaman plan takımı kuracak?
“Bakın, birkaç gün evvel Altınordu kulübünü ziyaret ettim. 11. sezonları, kendilerine insani ve sportif değerler oluşturmuşlar. Gerekli fiziki ve ekonomik şartları sağlamışlar ve 10. yıldan itibaren henüz daha çarklarını çevirmeye başladılar ama yolun başındalar. Biz burada tıkanıyoruz. Biz, her şeyin hemen ve az emekle olmasını istiyoruz. Çalışmaya, planlamaya, hataları düzeltmeye, tekrar üstüne koymaya eğilimli değiliz.”
PLAN YAPMADAN OLMAZ “Dünya ve Avrupa şampiyonu olmak istiyoruz ama asgari gerekenleri yapmıyoruz. Tamamen şans eseri üstün bir jenerasyon ve bir yönetici gelince ancak o başarıları yakalıyoruz. Neden Fransa, Hırvatistan ya da Belçika yapabiliyor? Göreceksiniz şimdi arkada kalanlar atak yapacak. İtalya, İspanya, Hollanda… Planlama yapıyorlar, yapmazsan olmaz. Biz, milli takımı kişiler üzerinden değerlendirmeye devam ediyoruz.”
VAR DOĞRU AMA…
“5. ve 6. hakem uygulaması doğruydu. Tartışmalı pozisyonların büyük bir kısmını giderdi. Türkiye'de neden bilmiyorum kaldırıldı. Şimdi VAR'a doğru gidiyoruz. Biz yapısal itirazcı bir milletiz. Çok büyük bir güvensizlik ortamı var. Dünya Kupası'nda olmadı ama bizde her kararın videoya gitmesi ihtiyacı hissettirecek. Oyunun büyük ölçüde sık sık kırılmasına neden olacak. Dolayısıyla ‘Vermişti çevirdi' olacak. Eskiye göre 4-5 pozisyonluk yaygara kopacak. Davranış biçimlerimizden dolayı sanki daha büyük ve sert problemler yaratabilir.”