Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Nisan ayından bu yana gelişmekte olan ülkelerin borsalarının ortalama yüzde 10 arttığını, Türkiye'de ise yüzde 2 gerilediğini kaydederek, “12 puanlık makasımız açılmış durumda. Bu, 'acaba' soru işaretinin Türkiye'ye getirdiği maliyet. Bir şey olmuyor derken, dışarda işler çok iyi gitti, bu dönemde” diye konuştu.
Babacan, Kanal 7 televizyonunun Başkent Kulisi programında, partisinin son seçim bildirgesini, Kasım 2002'de hazırlanan bildirge ile karşılaştırarak, temel ilke ve politikalarda sürekliliğin bulunduğunu, ancak farklı bir yapının ortaya konduğunu söyledi.
Makroekonomik dengelerin büyük ölçüde oturduğunu dile getiren Babacan, artık mikroekonomik dengelere ağırlık verileceğini kaydetti ve “Özellikle sektörel politikalar bundan sonraki dönemde çok çok önemli olacak. Her sektörde bir strateji, bir rekabet gücü çalışması, sanayi envanteri olacak” dedi.
Eğitim, sağlık gibi sosyal sektörlerde de “yeni açılımlar yapılacağını” ifade eden Babacan, yargı reformunun da temel konulardan bir tanesi olacağını belirtti.
"ONARMAKTANSA YENİDEN YAPMAK LAZIM"
Anayasa değişikliğine değinen Babacan, AB'ye uyum sürecinde Anayasanın üçte 1'inin değiştiğini söyledi. 82 Anayasasının o dönemin şartları ve ruh haliyle hazırlandığını kaydeden Babacan, bu Anayasanın, temel ilkeler korunarak yeni bir perspektifle ele alınması gerektiğini ifade etti. Eski bir evi onarmanın, çoğu zaman yeni bir ev inşa etmekten zor olduğunu anlatan Babacan, “Onun için eskiyi düzeltmeye çalışmaktansa yeni bir perspektifle, ama temel ilkeleri de muhafaza eden bir anlayışın daha faydalı olacağını düşünüyoruz” dedi.
"CESARETLİ ADIMLAR ŞART"
Anayasanın bütün reformların, hukuki çerçevenin zeminini oluşturduğuna vurgu yapan Babacan, “Eğer bu zemin sağlam olmazsa Türkiye öngörülebilir bir ülke olamaz” dedi. Bunun ekonomik açıdan taşıdığı önemin de altını çizen Babacan, bir süre önce 12 ülkeden 20 CEO'nun katıldığı bir yatırım danışma konseyi toplantısı yaptıklarını ve bu toplantıda dile getirilen konuların başında “Türkiye'deki genel hukuk çerçevesinin sıkıntısı, yargı süreçlerinin uzunluğu ve öngörülemeyen sonuçların” yer aldığını anlattı. Babacan, Türkiye'nin hukuk konusunda “çok cesaretle, güçlü adımlar” atılması gerektiğini söyledi.
HEDEF 15 YIL SONRA 10 BİN DOLAR
2023 yılında kişi başına düşen milli gelirin 10 bin dolara ulaşmasını hedeflediklerini kaydeden Babacan, bunun gerçekleşebilmesi için “açık toplum ve açık ekonomi”nin önem taşıdığını vurguladı. Ülke nüfusunun her sene 1 milyon arttığını ve 500 ila 700 bin kişinin işgücüne katıldığını belirten Babacan, “Biz; vay bu sermaye şu ülkeden gelmişmiş, vay şu sektör şöyle olmuşmuş deyip de nesillerin iş ve aş sorununa gözümüzü kapatamayız. Türkiye'nin kendi sermaye birikimi, bu kadar insana istihdam sağlayacak bir birikim değil” dedi.
Babacan, Türkiye'nin ne kadar çok dışa açılması ve küresel sermayeden faydalanması sağlanırsa “ülkenin o kadar hızla refaha ulaşacağını” kaydederek, ülkenin ekonomik gücünün de siyasi gücünü artıracağına işaret etti.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili kriz yaşanabileceğine ilişkin sözleri hatırlatılarak, sürecin nasıl yönetileceğinin sorulması üzerine Babacan, "Cumhurbaşkanını halk tarafından seçilmesini öngören Anayasa değişikliği, Anayasa Mahkemesine taşındı. Tabii bu davanın seyrini bilemiyoruz. Onun için önümüzü çok net görmek bugün için zor. Eğer 22 Temmuzda biz, üçte 2'yi aşan bir çoğunlukla tekrar iş başına gelirsek, o zaman cumhurbaşkanını yeni Meclisin seçmesi tabii çok kolaylaşacak. Mevcut Anayasa değişikliği paketinin ne olacağından bağımsız düşündüğümüzde, üçte 2'lik çoğunluk, mutlaka Türkiye'nin önünü açacak, işleri daha rahatlatacak bir durum” değerlendirmesinde bulundu.
"KARAR NOT EDİLMİŞTİR"
Babacan, Anayasa Mahkemesi'nin “367 ile ilgili kararının” ardından AB Komisyonunun resmi açıklamasında “karar not edilmiştir” ifadesi bulunduğunu kaydederek, “Bu, diplomatik dilde (Kopenhang kriterlerine göre işleyen demokratik bir ülkede, böyle bir şey olamaz) demekti, bunun tercümesi budur” şeklinde konuştu.
AB'YE ÜYELİK SÜRECİ
Babacan, AB'ye üyelik süreci ve kamuoyunun yaklaşımına ilişkin soruyu yanıtlarken de yaptıkları anketlere göre halkın üyelik sürecinin faydalı olduğuna inandığını, ancak üye olunup olunamayacağı konusunda endişe taşıdığını ifade etti.
Babacan, Türkiye'nin 2013'te hazır olacağını ve masada elinin çok daha güçlü olacağını kaydetti.
1 YTL'YE MAZOT HAYAL
Seçim sürecinin ekonomiye etkisine ilişkin soru üzerine de Babacan, Hazine, Merkez Bankası, BDDK, DPT ile birlikte senaryo çalışmaları yaptıklarını ve “gürültülü döneme girildiğinde” her türlü olasılığa karşı ekonomiyi güçlü tutacak tedbirlerin elde olduğunu anlattı.
Bu arada dünyadaki gelişmelere de bakmak gerektiğini dile getiren Babacan, Nisan ayından bu yana gelişmekte olan 25 ülkenin borsasısın ortalama yüzde 10 arttığını, Türkiye'nin ise yüzde 2 geride olduğunu kaydederek, “12 puanlık makasımız açılmış durumda. Bu niye, bu 'acaba' soru işaretinin Türkiye'ye getirdiği maliyet. Bir şey olmuyor derken, dışarda işler çok iyi gitti, bu dönemde” dedi.
Mazotun fiyatının düşürüleceği yönündeki seçim vaatlerine de değinen Babacan, “bunların hayal ürünü olduğunu” söyledi ve “Mazotu kim 1 liraya getireceğim diyorsa bu ülkeyi daha çok borç batağına sokacağım, ya da merkez bankasına para bastırıp enflasyonu körükleyeceğim diyor. O kadar açık bu hesap” diye konuştu.