Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
34,3059
EURO
37,3490
IMKB
8.864,000
ALTIN
3.032,660
 
Hava Durumu ANKARA
19 / 28 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
BANYO'DA BASILDILAR!!
BANYO DA BASILDILAR!!
 
Yönetmen Mustafa Altıoklar, eylül ayında vizyona girecek üç filminden ilki Banyo’yu tamamladı. Altıoklar, Banyo’yu ilk kez Kelebek okurlarına anlatırken, O Şimdi Mahkum ve Abdullah Oğuz’u da eleştirdi.
 
9.5.2005 - 07:33

Son filmi Banyo’nun çekimlerini tamamlayan Mustafa Altıoklar, eylül ayına yetiştireceği diğer iki filmi Pisuvar Tedirginliği ve Beyza’nın Kadınları’nın hazırlıklarını sürdürüyor. Altıoklar yeni projeleri ve O Şimdi Asker’de birlikte çalıştığı Abdullah Oğuz için şunları söyledi.

Buraya kanımla geldim

Yönetmen Mustafa Altıoklar, eylül ayında üç filmini birden vizyona sokacak. Hiçbir zaman ‘sürüden biri’ olmadığını söyleyen Altıoklar, bulunduğu yere tırnaklarıyla kazıyarak, kendi kanıyla geldiğini anlatıyor: ‘Kısa film çalışmalarım sırasında kan bulunamamıştı, kendi damarımdan kan çekerek filmi tamamlamıştım. Yani ben filmlerimi böyle çektim’ diyor.

Yönetmen Mustafa Altıoklar, eylül ayındaki sinema sezonuna üç yeni film ile girecek. Bu filmlerden ilki olan ‘Banyo’nun çekimlerini 15 günde tamamladı. Altıoklar, karakterler arasında bağlantı bulunan ve üç ayrı banyoda yaşanan bir ihaneti konu alan filmini aylardır herkesten saklıyor. İşte Mustafa Altıoklar’ın ‘Banyo’ ve sinema sektörü hakkında ilk kez Kelebek’le paylaştığı düşünceleri...

- Bütün hikayenin üç banyoda geçtiği, ‘Banyo’ adlı bir film çektiniz. Neler oluyor o banyolarda?

Birbirleriyle bağlantılı ihanet hikayelerini anlatıyor. Hikayelerin bağlantılarıyla birlikte kahramanların da birbirleriyle bağlantıları var. Yedi kişi arasında geçen bir hikaye. Zaten filmin de yedi ana karateri var, yan kadro yok. 15 günde tamamladık Banyo’nun çekimlerini. Eylül’de de vizyona girecek. Finali, müthiş oldu. Seyirci koltuğunda oturup kalacak...

- Neden?

Burada girdabı oluşturan, o girdabın içinden çıkamayarak, ortasındaki karanlık deliğe sürüklenenlerin hepsi, aynı kişiler. Ayrıca bu filmin kurgusal anlamda da bir farkı var. Bir yerde akan zamanı dondurup, geriye sararak, eş zamanlı olarak diğer mekanda, diğer kişiler arasında aynı anda geçenleri işledik. Ve bütün bu hikayeler de birbirleriyle bağlantılı. Ben her filmimde mutlaka bir yenilik, bir ilki denerim.

- Zaten yaratıcılıkta da cesaretli olunmalı.

Kesinlikle! Bir takım yeniliklere cesaret edemezsen, bir çok arkadaşımın yaptığı gibi, mevcut olanı tekrar etmekten öteye geçemeyiz. Özellikle son dönemde Türkiye’de ikinci el yönetmenler türedi. Başkalarının yaptıkları, başarıya ulaştırdıkları projeleri alıp, kendileri yapmış gibi filmler yapıyorlar. Bir takım imaj değişiklikleri yapsalar da ne yazık ki bu yönetmenler her defasında kafa üstü çakılıyorlar. Ben taklitçilere ‘ikinci el yönetmen’ diyorum.

- Kim bu yönetmenler, isim verir misiniz?

İsim de veririm ama gereksiz yere, mahalle çocuğu gibi polemiğe girmiş oluruz.

SİNEMA SEKTÖRÜ HAKKANİYETLİ DAĞILIM YAPMADI

- Kültür Bakanlığı’nın sektör adına oluşturduğu havuzdan bir para dağılımı yapıldı. O dağılım hakkında ne söylemek istersiniz?

Ben çok fazla almadım, bu yüzden de çok kızgınım. Ama kızgınlığım Kültür Bakanlığı’na değil sektöre. Kültür Bakanlığı elinden geldiğince sektör için pozitif ve olumlu davranışlar sergiledi. Son sinema kanunu, havuz meselesi, teliflerin dağıtılması gibi. Ama ondan sonra projeleri seçmek, kime ne kadar para verilmesi gibi görevi sektöre bıraktı.

- Peki sektörden kimler yaptı bu dağıtımı?

Bu son komisyona sinema sektöründeki çeşitli derneklerden temsilciler girdiler. Ve birden hem dizi yapımcıları, hem de televizyon konusunda ahkam kesen, sektör ile uzaktan yakından alakası olmayan insanlar da komisyona giriverdiler. İşte onlar, kime ne kadar verilmesi gerektiğine karar verdi.

- Neden size az ödeme yapılmış peki, sordunuz mu?

Söyledikleri tek şey, ‘Biz kararlarımızı sübjektif verdik’ oldu. Burada bir devletin parasını, o havuzu dolduranlara ya da o havuzun etrafında duranlara dağıtılmasından bahsediyoruz. O zaman sübjektif değil, objektif olmak zorunluluğunuz vardır. Bu, sizin kişisel düşüncelerinizle dağıtalacak para olmaktan çıkıyor. Belki bu komisyon kötü niyetli değildi. Ama verilen kararlar iyi niyetli olsa da, sonuçta ortaya çıkan tabloda bir hakkaniyet bozukluğu söz konusu. Gelen açıklamalarda bir takım yalanlar da görüyorum. Burada ‘yalan’ kelimesini açıkça kullanabilirim.

- Ne gibi yalan mesela?

Diyorlar ki, ‘O tarihi bir proje, o yüzden bu bütçeyi verdik.’ Ama bir başka tarihi bütçe için ne yazık ki aynı bütçeyi vermiyorlar. Böyle çifte standart bir uygulama var. Mesela Ömer Faruk Sorak’ın, ‘Derin Su’ isminde, Dumlupınar’ın batmasıyla ilgili tarihi bir proje var. Bu projeyi düşük desteklenen projelerden birisi olarak seçtiler. Ama bunun karşısında Derviş’in filmi için, ‘Bu tarihi projedir’ diyerek fazla bütçeliler arasına soktular.

KENDİ KANIMLA FİLM ÇEKTİM

- Nedir sizin iddianız?

Hiçbir zaman sürüden biri olmadım. ‘Armut piş, ağzıma düş’ diye bekleyen biri ya da reklam dünyasından gelen yönetmenler gibi şımarık prens de olmadım. Tırnaklarımla kazıyarak bu yerlere geldim, kendi kanımla film çektim. Burada kendimi övmek istemiyorum ama çektiğim her filmde Türk sinemasının çıtasını biraz daha yükseltmiştir. Sevilmiyorsam da bu özelliklerim yüzünden sevilmiyorumdur. Yani tamamen kıskançlık!

- Sırada yeni projeler var galiba...

‘Pisuvar Tedirginliği’ ve ‘Beyza’nın Kadınları’ var. Önce ‘Beyza’nın Kadınları’nı çekeceğim. Bu film, bir seri cinayet hikayesi. Kişilik bozukluğu olan Beyza adında bir kadın var. Beyza, farklı kimliklere bürünebilen bir kadın. Ağır yosma da olabiliyor, dinsel motiflerle bezenmiş bir kadın da olabiliyor ya da bir anda çocuk kadına da dönüşebiliyor. Asıl kahraman Beyza ise dominant bir karakter gibi gözüken, zayıf bir karakter. İşte bütün bu karakterler arası transferler sırasında hafıza boşlukları var. Bu hafıza boşlukları ile şehirde işlenen cinayetler arasında da bir paralellik söz konusu. Bir seri katil var. Seri katil imzasını, boğaza bir bacak bırakarak atan birisi. Beyza’yı ‘Banyo’da oynattığım Demet Evgar canlandıracak. Seri katili ise Mehmet Ali oynayacaktı. Ancak dili sürçüp, ‘Seri katil olacağım’ dediği için, yani filmin sonunu ilan ettiği için onunla çalışamayacağım. Bu durumdan kendisinin haberi var, konuştuk. Dolayısıyla şu an görüşmelerimizin devam ettiği yeni katilin kim olduğunu açıklamayacağım!

Abdullah Oğuz projemi kirletti

- Abdullah Oğuz ile aranızda bir gerginlik var. Abdullah Bey, ‘O Şimdi Asker’in montajını geç bitirdiğinizi, bir daha sizinle çalışmayacağını söyledi.

‘O şimdi Asker’de bir uzama olduysa, bu yönetmenden değil yapımcıdan kaynaklanan meseledir. Apdullah Oğuz, yönetmen olarak beceriksizliğini gösterdiği gibi, yapımcı olarak da gösterdi. Ben, çekimler sırasında, çok önceden bildirmiş olduğum planları çekeceğim yerde, oturup saatlerce bekledim. Çünkü yapımcının yapması gereken prodüksiyon desteği, zamanında yapılmadı!

Filmde oynayan bütün starlardan, kiminin reklam çekimi, kiminin konseri, kiminin dizi çekimleri vardı. Ali Poyrazoğlu bir telden esti, diğeri başka telden. Ve yapımcı onları bir araya toplayamadı. Halbuki yapımcıdır bütün bunlarla ilgilenecek olan. Yönetmen oyuncunun peşinden koşmaz ki! Ayrıca ‘Filmin montajına ben girdim’ gibi ukalalıklar da etmiş. Girdi ama filmin en güzel sahnesini de attı.

- Hangi sahneyi?

Bizim şımarık paralı askerler, kenarda çimenlerin içinde manda gibi yatarken, yanlarında, üzerlerinde fanila, güneş yanığı izleri olan çelimsiz çocuklar, gerçek Mehmetçikler, son derece ciddi bir şekilde talim yapıyorlardı. İşte bu Mehmetçikler, bizim şımarıkların yanından geçerken, bizimkilerin suratlarındaki gerçeği görmek, kendileriyle yüzleşmek gibi bir sahne vardı. Abdullah Bey, ‘Bu ne ya, kara kuru çirkin çocuklar geçiyor burada. Güzel erkekler görelim’ diyerek o sahneyi kesip atmış mesela. ‘Montaja girdim’ dediği şey de bundan ibarettir! Mesela, müzik yaptı çocuklar. ‘Mustafa gel, dinle, tamam diyorsan çocuklara akustik çaldıracağız’ dediler. Ama akustik çaldırmanız için de bütçe gerekli. Hemen gittim çocukların yanına, Abdullah da gelecek, yapımcı olarak müziği dinleyecek diye bekliyoruz. Telefon açtı, ‘Ben gelmesem olmaz mı?’ dedi. Ben de, ‘Gelmesen olur... Ama para gerekli. Müzik beklemesin, film beklemesin, montaj beklemesin. Aç kesenin ağzını’ dedim. Sen gelmesen olur tabii ki... Ben filmi çekeceğim, yaratacağım, sen de oturup paranı kazanacaksın. Ama o, önce ‘Hayır ben de dinlemek istiyorum’ dedi. Sonra yine vazgeçti. Meğer onun bana bozulduğu konu, ‘Aç kesenin ağzını’ dedim ya orasıymış.

ASMALI KONAK EFSANESİ BİTTİ

- ‘O Şimdi Mahkum’u seyrettiniz mi?

Evet... ‘O Şimdi Asker’in Türk sinemasında özel bir yeri vardı. Şimdi bir serinin parçası oldu. Adam, ‘Asmalı Konak’ gibi bir efsaneyi yok etti. İkinci el yönetmenlikten bahsettim ya. ‘O Şimdi Mahkum’ gördüğüm en kötü filmlerden biridir. Ne oyuncularda oyunculuk var, ne yönetmeninde yönetmenlik var. ‘O Şimdi Asker’deki karakterlerin devamlılığı yok bu filmde.

- Serinin yapılacağını biliyor muydunuz?

Bunun serisi yapılabilir deniyordu ama ‘O Şimdi Mankum’ için benden yazılı ya da sözlü herhangi bir izin almadılar. Bu da çok ağır bir suçtur.

- Dava mı açacaksınız?

Bakalım, gelişmeler neticesinde bakacağız.

REKLAM SEKTÖRÜNDEN HOŞ-LAN-MI-YO-RUM

Reklam piyasasında yer alan ajanslardaki çok bilmişlerden hoşlanmıyorum. Onların, ‘Biz her şeyi biliriz’ edasıyla çıkıp, üçüncü sınıf reklam filmlerini, ‘şahane’ diye adlandırmalarından hoşlanmıyorum! Oradaki yeni yetmelerden hoşlanmıyorum... O sektörde dönen çarkların dönüş biçiminden, aralardaki müşteri temsilcilerinden, şirket sahiplerinin altındaki kurmaylarından, o kurmaylar arasında dolaşan dalaverelerden ise hiç hoşlanmıyorum. Kısacası ben o sektörden hoşlanmıyorum! Ne sanattan, ne insan psikolojisinden anlamayan, elini göğsüne kavuşturmuş, çekilen filmi seyreden dangalaklara, dert anlatmaktan da hoşlanmıyorum. Aslında reklam filmi çekmek çok zevkli bir iş. Yabancı reklam filmlerine baktığım zaman kısa film tadında olağanüstü anlatımlar var. Bu tür çekimlere bizim reklam kuşaklarında rastlamıyoruz. Bu söylediklerim, tabii ki hiç çekmeyeceğim anlamına gelmiyor. Bütün reklam sektörünü de ilgilendirmiyor. Doğru dürüst insanlarla bu işi yapabilirim. Aklı başında olan insanlar var tabii ki!  




Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


İZEL, KONSERLERE BAŞLIYOR

MEHMET ALİ HAYATIMA GİRECEK SON ERKEKTİ!!

SEKSİ MANKEN NİLAY DORSA'NIN TEHDİTLERDEN GÖZÜ KORKTU, KİTAPTAN VAZGEÇTİ!...
»  SHAKİRA, MUSTAFA SANDAL İLE TV PROGRAMI ÇEKECEK
»  ÜNLÜ POP ŞARKICISI SHAKİRA TÜRKİYE'YE GELDİ
»  POPSTAR ELENA FUHUŞTAN ARANIYOR...
»  ASENA ZEHİRLENME TEHLİKESİ ATLATTI
»  AYSUN'A İLK İHTAR
»  GÜLBEN ERGEN, HAKKARİ'DE TEMEL ATTI
»  ŞENAY AKAY KAÇ YAŞINDA?
»  HEREDOT TAŞ DÜŞÜRÜYOR...
»  RTÜK BAŞKANI YURTDIŞI ÇIKIŞLI EROTİK KANALLARI NİYE YASAKLADIKLARINI AÇIKLADI
»  NİCOLE KİDMAN AŞK'TA ÇEKİNGENMİŞ!
»  HEİDİ KLUM EN SEKSİ ANNE SEÇİLDİ
»  VAHŞİ BİR AT İKEN KENDİMİ EĞİTTİM!!
»  KADEHLER TRİLYE'NİN ŞEREFİNE
»  LERZAN MUTLU YENİ DÖNEME HAZIRLANIYOR
»  AMAÇ EVLENMEK DEĞİL, ŞÖHRET OLMAK!!!
»  "İKİ AŞK BİRDEN YAŞIYORUM"!
»  LOPEZ, ABD BAŞKANI OLMAK İSTİYOR...
»  PAMELA'NIN ZAYIFLIK SIRRI
»  PERİHAN SAVAŞ ATV İLE EKRANA DÖNÜYOR
»  ANKARA'LI TURGUT GÖZALTINA ALINDI!!!
»  NAİM SÜLEYMANOĞLU'NUN FİLMİ'NE ÖZAL ARANIYOR
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.