Savcı Mehmet Aydın’ın Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu ile Taraf’ın eski Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Murat Şevki Çoban hakkında “2004 MGK kararları belgesi” haberi nedeniyle 52 yıl hapis istemesine ilişkin tartışmalar sürüyor. Gazeteciler ve meslek örgütleri, bunun ifade ve basın özgürlüğüne bir darbe olduğunu belirterek, cezanın kabul edilemez olduğunu dile getiriyor. Gazetecilerin özgür bir ortamda haber yapmalarını savunan meslek örgütlerinin ortak görüşü ise, varolan baskı ortamında basın ve iade özgürlüğünün ciddi bir tehdit altında olduğu.
“Böyle giderse 152 yıl ceza alır”
Pınar Türenç / Basın Konseyi Başkanı
Basın özgürlüğü ve gazetecilerin özgür şekilde çalışma ortamı yaratılması, kalemin özgür olabilmesi adına böylesi bir ceza istenmesi kabul edilir gibi değil. Kaldı ki 52 yıl hapis istenmesi öncelikle akla ziyan. Tabii Başbakan basın özgürlüğünü sağladığını ve basının özgür olduğunu söylüyor ama biz her olayda görüyoruz ki basın özgür falan değil. Gazetecilerin önünde her daim camdan bir engel var. Bu engel kaldırılmadığı sürece daha doğrusu beyinlerden bu engel kalkmadığı, anlayış özgürlükten yana olmadığı sürece Türkiye’de hiçbir şey normalleşemez. Başbakan’ın son konuşması da gösterdi ki gazetecilik, basın özgürlüğü gerçekten de vahim durumda. Sürekli bir kutuplaşma; senin gazetecin, benim gazetecim çekişmesi. Bu tablo devam ettiği sürece Baransu, bir dahaki haberinde 52 değil 152 yıl ceza alır. Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede, hukuk özgürlüğü ve adalet anlayışının da zedelendiğini düşünüyorum. Hukuk insanları da bir tarafgirlik içinde hareket ederek davalara bakıyor.
“Gerçeği örtemezler”
Sibel Güneş / Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri
Bu davada istenen cezanın ölçüsüz olduğunu düşünüyoruz. Soma faciasının sorumluları için istenen cezalar düşünüldü-ğünde, halkın bilgi alma özgürlüğü için haber yapan gazetecilere böylesi ağır ceza istenmesi gerçeklikten uzak. Habere konu olan gündem ve başlık zaten Başbakan tarafından şu an açıkça ifade ediliyor. Paralel yapıyı bitirmek için devletin bir çalışma yürüttüğü zaten açıklıkla ifade ediliyor. Gazetecilere oto sansürle, sansürle müdahale edip, işten atarak, ağır ceza davaları açarak ya da cezaevine koyarak gerçeklerin üzerinin örtemezler. Eğer gazeteciler mesleklerini baskısız yaparlarsa kamu vicdanını dağlayan Soma gibi aksaklıklar daha önceden ortaya çıkabilecek. Meslektaşlarımız sayesinde Soma’da neler olup bittiğini, eksiklikleri iktidar da gazetecilerden öğrenmiş oldu.
“Faşizme doğru giden bir çılgınlığın parçaları”
Mehmet Altan / Gazeteci - Yazar
Siyasal iktidar basına kapalı, basın toplantısı yapmak gibi eşi benzeri görülmemiş bir durumun yaratıcılığına imza attı. İktidar, demokratik özgürlük, gerçek anlamda gazetecilik gibi şeyler istemiyor. Gittikçe kan dökmeye eğilimli bir şekilde faşizme doğru rahatlıkla yol alabileceğini düşünüyor. Okmeydanı’ndaki cinayetler ve aynı şekilde Baransu’nun gazeteciliğine karşı ürkütücü cezalar istemiyle dava açmak, bugünkü bu kara tablonun ve faşizme doğru giden bir çılgınlığın parçalarıdır. Buna toplam bir resim olarak baktığımızda çok ürkütücü bir tablo çıkıyor karşımıza.
“Gazetecilik tehdit altında”
Ahmet Abakay / Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı
Mehmet Baransu’nun gazeteciliğini tartışacak durumda değiliz. Ki Baransu’nun habercilikte amaçları çok tartışıldı, ama bunlar bugünün konusu değil. Bugünün konusu Mehmet Baransu’nun yargılanmak istenmesinin hukuk dışı oluşu. Gazetecilerin yazıları nedeniyle yargılanma-sını asla kabul etmiyoruz. Gazetecinin işi haber yapmak ve gizli-açık, legal-illegal belgelere ulaşmaktır. Baransu’nun yaptığı da budur zaten. Gazetecilik tehdit altında. O yüzden bu dava düşmelidir.
TARAF