CHP lideri Deniz Baykal, dün CHP genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında AB liderlerinin Türkiye'nin önüne sürdüğü ucu açık müzekere, Güney Kıbrıs Rum kesiminin tanınması gibi şartların asla kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'ye 2. sınıf ülke muamelesi yapılması asla kabul edilemez" diye konuştu. Baykal, "Türkiye'yi haksızlızk yapılmıştır müzakereler dondurulmalıdır. AB Türkiye'yi tam üyesi olarak alma anlayışında değildir. Bu güzargahla oraya varılmaz. Müzakereler askıya alınabilir ya da dondurulabilir. AB'nin daha hazır olduğu bir dönemde tekrar bu konu ele alınabilinir" şeklinde konuştu. Baykal, "Türkiye'nin önüne konacak metinde, kalıcı kısıtlamaların hak kısıtlamalarının ön şart olarak yazılacağı anlaşılmaktadır. Türkiye'nin serbset dolaşım konusundaki hukuki bekleşini ortadan kaldıracak düzenlemenin yapılmış olması, kalıcı olarak kıstılanabilemesi Türkiye'yi tam üyelikten uzaklaştırmaktadır." dedi.
Ucu açık müzakere onur kırıcıdır
Baykal, Türkiye'nin önüne konan müzakerelerin ucu açık olması konusunu da sert bir dille eleştirdi. Baykal,
"Ucu açık müzakere teklifi yeterince onur kırıcıdır. Bu yeterince tam üye olamazsınız demektedir. Varılacak yol tam üyelik olmayabilir denmektedir. Müzakereler başarısızlıkla sonuçlanırsa AB, Türkiye ile yine ilişkilerini götürecektir denmektedir. 2 sınıf üyeliği Türkiye içine sindiremez. Bu olmamalı bu bizim özlediğimiz anlayış bu değil. Bunu kabul edersek tam üyelik çıkmaz." diye konuştu.
Gururlu onurlu Türkiye bunu kabul etmez
"Türkiye'nin 2. sınıf bir AB üyesi olmasını isteyen belgeyi, 40 yılı aşkın süredir AB üyesi olma yolunda mücadele etmiş gururlu, onurlu bir milletin kabul etmesi mümkün değildir." diyen Baykal, Tam üyelik sanki olacak 'tarih verildi iş bitti' anlayışının yaratılmak istendiğini ancak bu anlayışın kesinlikle yanlış olduğunu söyledi. Baykal, "Bu doğru değildir işin özü Türkiye'nin 2. sınıf bir ülke konumuna sokulmasıdır. Tam üyeliğe doğru değil yakın bir ilişkiye doğru götürülmek istenmiştir." dedi. Baykal, Türkiye'nin öne sürelen şartları kabul etmesi durumunda gelecekte, Türkiye'yi destekleyen ülkelerin de, 'Türkiye bunu içine sindirdi tam üyelik olmasada olur' demeye başlayacaklarını ileri sürdü. Baykal, bu şartların kabul edilmesiyle müzakerelere başlanması durumunda gidilecek yolun tam üyelik olmayacağını bunun başka bir yola gideceğini ifade etti. AB'nin Türkiye'nin hedefinin tam üyelik olduğunu söylemesinin yetmeyeceğini vurgulayan Baykal, "Tam üyelik dışında ihtimallerin ayrıca vurgulanıp o ihtimallere göre önlem alınmasına dikkat çekmek gerekir.
Sorumluluğu birlikte karşılarız
"Tam üyelik konusuda bizi tatmin edecek unsur kalmamıştır" diyen Baykal, tarihi sorumlulukta bu kararı alacaklara bu durumu hatırlattıklarını, bu sürecin sorumluluğunu birlikte karşılayabileceklerini ifade etti. Baykal, "Türkiye'nin AB ile 2. sınıf bir ilişkiye sürüklenecek olursa bunun altından kimse kalkamaz." şeklinde konuştu.
Tam üyelik dışında hiçbir öneri kabul edilemez
Baykal, tam üyelik dışında hiçbir önerinin kabul edilmemesi gerektiğini vurgulayarak şöyle devam etti: "Tam üyeliği amaçlayan müzekerelerin başarısızlıkla sonuçlansa da yine de ilişkileri sürüdürüz anlayışını peşinen kabul etmemizin istenmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Tam üyelik dışında bir ilişkiye razı olduğunu peşinen kabul etmiş olur. AB, üyelik müzakerelerinin teorik bir ihtimal olarak değil pratik olarak gerçekleştiğini değerlendirdiğini ona göre model önerdiğini ortaya koydu. Eğer biz bu olasılığı kabul edecek olursak bize bağlı olamayan nedenlerden dolayı müzakerelerdeç başarısızlık olursa tam üyelik dışında da bir ilişkiyi kabul etmiş olacağız. Bunu kabul etmek Türkiye'yi 40 yıldır verdiği mücadeleyi reddetmesi anlamına gelir"
Türkiye Kıbrıs konusunda aldatılmıştır
Baykal, AB'nin Kıbrıs şartının ortaya sürmesinin de yadırgacı olduğunu belirtti. Baykal şöyle konuştu: "Güney Kıbrıs Rum yönetiminin tanınması ön şart olarak kondu. Bu yadırgacı olmuştur. Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasında AB'nin çok büyük payı vardır. Türkiye'nin sergilediği barışçı tutum hiçbir sonuç vermemiştir. Türkiye aldatılmıştır. AB'nin önşartı olarak Rum kesimini tanımayı Türkiye hükümeti kabul edecek olursa Kıbrıs konusunda verilen emeğin altüst oluşu anlamına da gelir. KKTC'nin hukuki temeli bu onayla ağır bir darbe yer. Kıbrıs sorunun olumlu sonuca ulaşmasını tümüyle sona erdirir. Türkiye'nin haklı bir bekleyiş sergilemesinin anlamı ortadan kalkar. Güney Rum kesimini tanımak anlamına gelecek kabulün ön şart olarak önümüze konması kabul edilebilir değildir. Güney Rum kesimi, bunu veto haline getirebileceği anlayışını sesizce oratay koymuştur."
Türkiye bu noktaya AB sayesinde gelmedi
Baykal, bir gazetecinin "Bundan sonra neler olur?" sorusuna, "Türkiye, bu noktaya AB sayesinde gelmediği Türkiye, AB siyasi yapılanmasından çok daha büyük derin tarihsel gerçektir. Bundan sonra Türkiye'nin domokretikleşmesine katkı vermeye devam edeceğiz. AB ülkeleri ile ilişkilerin sürdürmesine devam edeceğiz. Ekonomide ayaklarımız üzerinde durmaya çalışacağız. Türkiye'nin gücünü görmeyenlerede göstermek için çalışacağız. Herkesle işbirliğine açığız ama Türkiye'nin 2. sınıf devlet statüsüne sokulmasına izin veremeyiz." cevabını verdi.