Bu ülkelerde de siyasi parti liderleri, askerler, kanaat önderleri, gazeteciler bir gece sabaha karşı gözaltına alınıp tutuklandı. Ardından yandaş medyanın yayınları başladı: Bunlar darbeci! Sahi, gerçekte bu ülkelerde neler olmuştu? Gelin bir komşu ülkede yaşananlarla başlayalım…
Tarih 6 Eylül 2006.
Saat: 05.00
Adalet Partisi, Muhafazakar Parti, Cumhuriyetçi Parti ve Anti-Soros Hareketi üyesi 30 kişi, eşzamanlı operasyonla gözaltına alındı. Evlerdeki bilgisayarlara, kitaplara, defterlere, paralara el konuldu. Gözaltına alınanlar arasında, eski askerler de vardı.
Suçlama: Devlete karşı komplo ve hükümeti darbeyle alaşağı etmekti.
Başta Soros destekli Rustavi–2 televizyonu olmak üzere, Başkan M. Saakaşvili’ye yakın yandaş medya olayı hep aynı cümleyle verdi: Darbeciler yakalandı!
Cumhuriyetçi Parti lideri D. Berdzeneşvili operasyonun, muhalefeti sindirmek amaçlı olduğunu söyledi.
Bu arada gözaltılar sürdü. 12 Eylül’de Cumhuriyetçi Parti yöneticilerinden, kamuoyu tarafından çok sevilen Goga Odzeli gözaltına alındı. Bir suç örgütü liderinin evinin inşaatıyla ilişkisi hakkında sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. Toplumu etkileyen kanat önderleriyle gerçekten pis işlere karışmış çeteciler işbirliği içinde gösterilmek isteniyordu.
Rustavi-2 televizyonu, Odzeli serbest bırakılmasına rağmen, onu yeraltı dünyasıyla ilişkili göstermeye devam etti. Ayrıca, Adalet Partisi üyelerinin darbe planlarını itiraf ettiklerine ilişkin sorgu tutanakları yayınlandı. İddialara göre, Adalet Partisi ve Anti-Soros üyeleri, silahlı ayaklanma için “plan” yapmışlardı: Meclis önünde yapacakları büyük mitinge, emirlerindeki bazı adamları tarafından ateş açılacak ve çıkacak kargaşadan yararlanıp yönetime el koyacaklardı!
Darbe yapacağı iddia edilen partilerin toplam oyları yüzde 1-2’yi geçmiyordu. Ancak kamuoyunu etkilemede güçlüydüler. Polis operasyonuyla bu etki ortadan kaldırılmak isteniyordu sanki.
İŞTE 1 NUMARA
Saakaşvili yandaşı medya, darbecilerin lideri olduğunu iddia ettiği “Bir Numara”nın peşine düştü. Çabuk da buldular: Gürcistan eski İç Güvenlik Bakanı: İgor Giorgadze!
56 yaşındaki eski Bakan Giorgadze, kamuoyu tarafından sevilen bir isimdi. Babası Sovyet savaş gazisi ve Gürcistan Komünist Partisi lideriydi.
İlginçtir; “Bir Numara” Giorgadze’nin adı daha önce eski devlet başkanı E. Şevardnadze’ye karşı bombalı suikast eylem düzenlenmesi olayında geçmişti! Bu biraz kafaları karıştırıyordu. Çünkü darbeci oldukları nedeniyle tutuklananlar arasında, Şevardnadzeciler ile Şevardnadze’ye suikast düzenlemekle suçlananlar vardı. Bu düşman tarafların nasıl bir araya gelip darbe planladıkları anlaşılamadı!
Sonunda Gürcistan’ın “Ergenekoncuları” yargı önüne çıktı.
Dava kapalı oturum usulü gerçekleştirildi. Görüntü alınmasına bile izin verilmedi.
Başından beri iddiaları ve işbirliğini reddeden 12 kişi çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Sanık avukatlarından L. Barcella, “iddianamenin delilleri tutarlı değildi ve lehte delillerimizi de görmezden geldiler. Bunu kimsenin görmesini istemiyorlar ki, mahkeme salonunu kapattılar. Sonra da en yüksek cezayı verdiler.”
En yüksek ceza 8,5 yıldı. Verilen cezalar ve yargılama usulü bugün halen tartışılıyor.
Diyeceksiniz ki, “Eee bu yazdıklarınız bize yabancı değil. Siz bize bunların arkasında neler dönüyor onu yazın.” Haklısınız…
OYUNUN BAŞLANGICI
Tarih 31 Mart 1991.
Gürcistan bağımsızlığını ilan etti.
Hayatı boyunca Sovyetler Birliği’ne muhalif olmuş Z. Gamsahurdia devlet başkanı oldu. Ancak gerek iktisadi zorluklar gerekse iç karışıklar sonucu kısa süre sonra görevinden istifa etmek zorunda bırakıldı.
Rusya’nın desteğiyle Sovyetler Birliği eski Dışişleri Bakanı E. Şevardnadze 1992 yılı Ekim ayında Gürcistan devlet başkanlığı koltuğuna oturdu.
Şevardnadze’nin lakabı “ gümüş tilki”ydi; ilk başlarda Batı yanlısı gözüktü. Ona en çok inananların başında, dünyanın en büyük spekülatörlerinden G. Soros geliyordu.
Soros Şevardnadze’yi, IMF”nin istediği yapısal reformları hızla gerçekleştirecek, serbest piyasaya inanan bir lider olarak görüyordu.
Soros, -aynı Turgut Özal’ın bir dönem yaptığı gibi- Şevardnadze’nin ülkenin komünist geçmişiyle hiçbir bağı olmayan yurt dışındaki genç Gürcü “beyinleri” çağırıp, onlarla çalışmasını önerdi. Önerilen isimlerden biri de Manhattan’da bir hukuk bürosunda çalışan avukat M. Saakaşvili idi. Saakaşvili Adalet Bakanı yapıldı.
Soros 1994 yılında “Açık Toplum”un Tiflis şubesini kurdu. Ve hemen Gürcistan Genç Avukatlar Birliği gibi sivil toplum kuruluşlarına ve medyaya para akıtmaya başladı.
AMERİKA'NIN PRENSİ
Şevardnadze deneyimli bir Sovyet yöneticiydi; kabinesinde genç “beyinlere” hep aynı uyarıyı yaptı; “bölgemiz etnik ve dini farklılıklardan dolayı bir dinamit kutusuna benzer; aman dikkat.”
Ancak ülke ekonomisi kötü sinyaller verdi; elektrikler sürekli kesildi; yiyecek bulanamadı ve suç şebekeleri her geçen gün büyüdü. Rüşvet, toplumu hızla yozlaştırdı. Yetmezmiş gibi Güney Osetya sınırındaki çatışmalar da durmak bilmedi. Abhazya bağımsızlığını ilan etti.
Soros destekli “genç beyinler” Şevardnadze’den acil radikal kararlar almasını istediler. “Gümüş tilki” Batı’nın dayattığı “sömürgeci kararları” almadı; aksine Rusya’ya yaklaştı. Ve ipler koptu.
Soros destekli Rustavi-2 televizyonu, Şevardnadze aleyhinde yayınlara başladı. Şevardnadze Rustavi-2’yi kapatmak istedi. Televizyonun da isteği buydu zaten. Kanal bu kararı, “eski günlere dönüş” diye gösterip muhalifleri sokağa döktü.
Şevardnadze geri adım attı. Ama bu hareketiyle o güne kadar güçsüz olan muhalefeti birleştirdi.
Bu muhalefetin bir lidere ihtiyacı vardı.
Ve Soros, Gürcistan’ı kurtaracak lideri açıkladı: Saakaşvili!
SİHİRLİ SÖZCÜKLER
ABD’deki Demokrat Parti’nin uluslararası kanadı “Ulusal Demokrat Enstitü”sü (NDI), Saakaşvili liderliğindeki bir grubu, Şubat 2002’de Amerika’ya götürdü.
Saakaşvili Beyaz Saray’a kabul edildi. Soros ile tanıştırıldı. Saakaşvili aynı yıl Haziran ayında, Soros’un mali destek verdiği Central European Unıversity’de düzenlenen bir törenle, uluslararası açık toplum ödülünü bizzat Soros’un elinden aldı.
Aynı günlerde ABD, Gürcistan’a yeni büyükelçisini gönderdi: R. Miles. Yeni büyükelçi Belgrad’dan geliyordu ve diplomasi dünyasında “Sırbistan’daki renkli devrimi gerçekleştiren Büyükelçi” diye tanınıyordu. Geldiği gün Rustavi-2 televizyonuna çıkıp sihirli sözcükleri sıraladı; “demokrasi”, “insan hakları”, “açık-şeffaf toplum” vs.
Keza yine Sırbistan’daki renkli devrimin “mucitlerinden”; Soros destekli “Özgürlük Enstitü” kurucusu G. Bokeria da Belgrad’tan Tiflis’e geldi.
Bitmedi. Sırbistan’daki renkli devrimin mimarlarından M. Blagojevic gibi, -Soros destekli CeSID (Özgür Seçimler ve Demokrasi İçin Yurttaş Girişimi) üyeleri de Gürcistan’a gittiler. Tiflis’in yolunu tutanlar arasında, Soros tarafından finanse edilen ve 2000 yılında Miloseviç karşıtı gösterileri düzenleyen Sırp öğrenci grubu Otpor’un kurucusu A.Marıc, S. Popovıc, S. Djinovic de vardı. Görevleri “seçim gözlemciliği” yapmaktı! Gerçek amaçları Soros’un Özgürlük Enstitüsü tarafından Tiflis’te kurulan gençlik örgütü Kmara’yı eğitmekti.
O günlerde “taraf”ını açıkça belli eden, Soros destekli bir gazete de yayın hayatına sokuldu: 24 Saat.
ANTİ-SOROS HAREKETİ
Çok ayrıntıya girmeyeyim:
2 Kasım 2003 seçimlerinden sonra seçimlere hile karıştırıldığı gerekçesiyle Tiflis karıştı. Rustavi–2 TV, 24 Saat gibi medya araçları düğmeye bastı; Kmara adlı gençlik örgütü halkı sokaklara döktü. Televizyona çıkan Amerikan Büyükelçisi R. Miles seçimi sahtekarlık olarak niteledi.
Saakaşvili taraftarlarının eylemleri dünya televizyonlarındaydı. CNN harekete isim bile buldu: Gül Devrimi.
O sıcak günlerde Şevardnadze’nin, Gürcistan’ı karıştırdığı iddiasıyla suçladığı Soros ile ilgili demeçlerini kimse dünyaya duyurmadı nedense.
Gösteriler günlerce sürdü. Şevardnadze istifa etmek zorunda kaldı. Yapılan yeni seçimler sonucu 4 Ocak 2004’te Saakaşvili devlet başkanı oldu.
Soros, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’yla ortaklaşa, Kapasite İnşa Ödeneği aracılığıyla Sakaşvili hükümetine bağlı memurların maaşlarını ödedi! Eklemeliyim, Gürcistan Ekonomi Bakanı K. Bendukidzade Soros’un iş ortağıydı!
Bu arada:
Soros’un ülkeyi yıkıma sürüklediğini söyleyen Gürcü muhalifler “Anti-Soros Hareketi” adlı ulusal bir cephe örgütü kurdular. Ama Soros’a ve Saakaşvili’ye muhalefet etmenin bedeli vardı; “darbeci” damgası yeyip tutuklandılar. Ve işte Gürcistan’ın “Ergenekon”u böyle doğdu.
Anti-Soros örgütü gibi muhaliflerini güç kullanarak sindirmeye çalışan Saakaşvili sonra ne yaptı; Güney Osetya’ya saldırdı! Neyse artık bu kadar ayrıntıya girmeyelim.
Gelelim Ukrayna’nın “Ergenekon”una!..
Bir, iki, üç daha fazla
“Erge-neo-con”
“Dolar sihirbazı” G. Soros, 1998’de Slovakya’da, 1999’da Hırvatistan’da, 2000’de Sırbistan’da ve 2003 yılında Gürcistan’da yaptığının bir benzerini Ukrayna’da da yapmak istiyordu.
Tarih 8 Aralık 1991.
Ukrayna bağımsız oldu. İlk devlet başkanı L. Kravchuk idi. Üç yıl sonra koltuğunu L. Kuchma’ya bıraktı.
Kuchma, her ne kadar sıkı bir özelleştirme taraftarı olsa da dümenini sonradan Rusya’ya doğru kırdı.
İktidarda kaldığı 10 yıl boyunca ülkeyi yozlaştıran Kuchma’na hiç sesini çıkarmayan ABD, Ukrayna’nın Rusya’ya yaklaşması üzerine politika değişikliğine gitti. Kuchma’nı “istenmeyen adam” ilan etti. Yerine düşündükleri isim, Batı yanlısı, bankacı V. Yushchenko idi.
Ve o bildik “siyasi pazarlama” yöntemi sahneye kondu: Hani şimdi ismini herkesin bildiği Cumhuriyetçiler’in başkan adayı Senatör McCain’in o günlerde yönettiği Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitü (IRI), Yushchenko’yu Washington’a çağırdı. Ukrayna’nın “yeni prensi” bir dizi görüşme yaptı.
Ardından Washington Times yazdı: Yushchenko Ukrayna için tek umuttur.
Ukrayna’da hareketli günler başladı.
Sırbistan’ın Otpor, Gürcistan’ın Kmara adlı Soros destekli gençlik örgütü bu kez Ukrayna’da “Pora” adıyla kuruldu. Pora’nın lideri V. Kaskıv zaten Soros çalışanıydı. Bu arada Kaskıv, Beyaz Rusya muhalefetine de danışmanlık yapıyordu!
Sırbistan’da B92 radyosunun, Gürcistan’da Rustavi–2 televizyonunun rolü, Ukrayna’da Kanal 5 adlı TV’ye verildi.
Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nün Ukrayna’daki ayağının adı; Uluslararası Rönesans Vakfı idi. Keza Soros’un “Özgürlükler Evi” de Kiev’de görev başındaydı.
Sırbistan deneyimini yaşamış M. Markovic, ABD tarafından finanse edilen Kiev’deki “Znayu” adlı yeni bir sivil toplum kuruluşunun başına getirildi.
Bu arada fazla ayrıntılarla kafanızı karıştırmak istemiyorum. Ancak bu tür sivil toplum kuruluşlarına sadece Soros ve ABD’nin “sponsor” olduğunu düşünmeyiniz. Örneğin, Sırbistan ve Gürcistan’daki renkli devrimlerde görev almış, Milenkovic, Maric, Markovic gibi “profesyonel devrimcilere” Ukrayna’ya gitmeleri için, İngiltere’nin Westminster Demokrasi Vakfı para verdi. Alman Marshall fonu da hep devredeydi.
Bir bilgi daha vermeliyim: Renkli devrimlere sahne olan ülkelerin hepsinde seçim öncesi kamuoyu anketi yayınlama “numarası” vardı. Ukrayna’dan örnek vereyim: Eski Sovyet Cumhuriyetleri’ndeki Batı yanlılarını destekleyen Amerikan Demokrasi İçin Ulusal Bağış (NED), Soros’un Rönesans Vakfı ve doğrudan ABD Dışişleri Bakanlığı’na çalışan Avrasya Vakfı’nın finanse ettiği Demokratik İnisiyatifler Vakfı Ukrayna’da sürekli kamuoyu anketleri yaptı. İnandırıcılık açısından tek kamuoyu araştırma şirketi olmazdı. Amerika’nın para verdiği Ukraynalı Seçmenler Komitesi adlı bir kuruluş daha vardı. Her ikisinin anket sonuçları aşağı yukarı benzerdi. Anketlerde hep Yuschenko önde gösteriliyordu.
Diğer ülkelerde olanlar Ukrayna’da hayata geçirildi: Sandıktan, anketlerin tersi sonuç çıkınca “sebep belli” diyorlardı: “Seçimlere hile karıştırıldı!” Ve halkı sokağa döküyorlardı.
21 Kasım 2004 Ukrayna seçimlerinde de “hile” karışmıştı! Çünkü sandık sonuçları anketleri doğrulamamıştı!
Düğmeye basıldı: Uluslararası TV’ler ve ulusal Kanal 5 canlı yayına geçti; gençlik örgütü Pora halkı sokağa döktü, seçimler iptal edildi. Seçimler sonra yenilendi ve Ukrayna’da “turuncu devrim” gerçekleşti.
Soros’un Ukrayna’daki Açık Toplum Enstitüsü’nün yönetici B. Tarasyuk dışişleri bakanı oldu. Keza enstitünün yönetim kurulu üyesi Y. Mostova’nın eşi A. Gritsenko da Savunma Bakanı yapıldı. Pora’nın Başkanı, Soros’un çalışkan elemanı Kaskiv de devlet başkanı Yuschenko’nun danışmanıydı artık. Diğer “turuncu devrimciler” ya milletvekili oldular ya bürokrat ya da iş adamı.
Haa unutmayayım; hani Yuschenko’nun zehirlendiği, yüzünün sürekli değiştiği, zayıfladığı ve kısa süre sonra öleceği şeklinde bizde de bolca haberler çıkmıştı; hatırladınız mı? Yuschenko yaşıyor ve hala Ukrayna’nın devlet başkanı. Şimdi ne mi yapıyor, anti-Sorosçu muhaliflerini darbe yapacakları ve başta gazeteci R. Gongadze’yi öldürdükleri iddiasıyla tutuklayıp cezaevine koyuyor!
Ve Ukrayna da kendi “Ergenekoncularını” konuşup tartışıyor.
Sırbistan’ı ve diğerlerini ayrıca yazmaya gerek var mı; oyun hep aynı oyun!
Soner Yalçın