Lübnan 17 yıl süren iç savaşın ardından tam da “küllerinden yeniden doğmaya” hazırlanırken, hiç beklenmedik bir şekilde eski Başbakan Refik Hariri’ye yapılan bombalı araç saldırısıyla alt üst oldu.
Ben de olayın olduğu gün yani pazartesi sabah saatlerinde, yeniden inşa edilen bir zamanların yeşil hattı civarındaydım. İşlerimi yapıp tam da şehrin doğu kesiminde bulunan evime doğru 12.55 civarında yola çıkarken, bulunduğum aracı bile yerinden sarsan büyük bir patlama oldu.
Hemen ne olduğunu düşünmeye çalıştım. Bir kac saniye içinde İsrail uçaklarının hava sahasını geçmiş olabileceğini, bir yerlere bomba atabileceğini düşündüm. Aklıma belki de Hizbullah kaynaklı bir patlama olacağı geldi.
Ancak birden şehrin batı kesiminde, sahile yakın bir yerden dumanların yükseldiği haberini aldım bana gelen telefonla. Hemen yolumu değiştirdim. Yoldaki insanlar bile ne olduğunu anlamaya çalışırken olay yerine ulaştım.
Şehrin sahile inen tek yolunda, oteller bölgesinde dumanlar yükseliyordu. Trafik durmuştu. Aracımı park ettim. Koşarak olay yerine gittim. Olayın büyüklüğü yerde yatan yaralılardan, ambulans seslerinden, insanların bağırışlarından anlaşılıyordu. Her yerde araba parçaları bulunuyordu. Ne olduğunu anlamak mümkün değildi. Büyük bir şaşkınlıkla yaralılar ambulanslara yükleniyor, insanlar koşturuyordu.
Kalabalığı yararak olay yerinin ortasına giderken ikinci ama küçük bir patlama oldu. Asker ve polisler sivilleri olay yerinden uzaklaştırmaya çalışırken, olayın olduğu yerde bulunan St. George Oteli’nin birinci katına çıktığımda gerçeği gördüm.
Yaklaşık 3 metre derinliğinde ve 15 metre uzunluğundaki dev kraterin yanında bulunan konvoy yanıyordu. Konvoyun kime ait olduğunu o anda sorduğumda aldığım çevapla beynimden vuruldum. Eski Başbakan Refik Hariri’nin konvoyuydu bombalı saldırıya hedef olan.
Kadere bakın ki, iç savaş sonrası Beyrut’u yeniden Ortadoğu’nun gözbebeği haline getirmek isteyen Hariri, en çok önem verdiği, kurşunlanan binaları restore ettirdiği şehrin en şık semtinde, suikasta uğramıştı.
Olay yerinde itfaiye hemen müdahale ederek yangını söndürdü. Konvoyda bulunan araçlara içindekileri kurtarmak için müdahale edildi. Ama artık çok geçti. Çünkü kısa sürede otomobillerden kalanlar söküldükten sonra, içerden yanan insanların cesetleri çıkarıldı.
Lübnan, son birkaç yılda yeniden turizmi geliştirmiş, özelikle Arap turistleri ülkeye çekmeyi başarmıştı. Ekonomi düzelme yoluna giriyordu. Tek engel ülkede siyasi yönetime hakim olan Suriye egemenliğiydi.
Eski Başbakan Hariri’de, Lübnan’ın batıyla en çok ilişkisi olan, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ile yakın dost olan lideriydi. O da Dürzi lider Velid Canbolat ile birlikte, Suriye karşıtı cephede yer alıyordu. 10 yıl süren başbakanlığı süresince, ülkeyi demokrasi ile yönetmeye çalışırken, hep Suriye engellemeleriyle karşılaşmıştı.
Umarım bu suikastZümrüd-ü Anka Kuşu gibi, “küllerinden yeniden doğmaya çalışan Beyrut”un yıllarca süren bir zamanların“bal ve süt ülkesi” olma özlemini engellemez.