ORAY EĞİN
[email protected]
Tony Kushner, ödüllü oyunu “Angels in America”yı yazarken eve kapanmış, Cola ve kurabiyeyle (Entelmann’s Chocolate Chip) geçirmiş günlerini, şeker komasına girecekmiş az daha, ikinci bölümünü yetiştirme stresi onu hayattan alıkoymuş, şişman bir insan olmuş ama sonunda da tamamlamış. Altı saatlik bir oyun “Angels in America”, daha çok sonradan çekilen televizyon filmiyle tanınıyor. Meryl Streep’in erkek hahamı, Al Pacino’nun eşcinsel avukatı oynadığı hani...
Kushner’in oyunu iyi hoş da, verdiği mesaj epey diktatörce. Oyununun kurgusundan alnı ak çıkan, melek olmayı hak edenler sadece Yahudi eşcinseller oluyor. Bir tek onlar iyi. Geri kalanında müthiş bir heteroseksüel düşmanlığı yer yer tersine cinsiyet ayrımcılığına varacak şiddette.
“Dünyayı Yahudi eşcinseller kurtaracak” ne kadar iddialı bir mesaj değil mi? Kushner bir taşla iki kuş vurdu böylece: Dünyada iki azınlığın da en güçlü olduğu şehirde hem eşcinsel hem Yahudi lobisini toplayarak ödüllere doymadı, emeğinin karşılığını maddi manevi aldı.
Şimdi Türkiye’de de bir eşcinsel Yahudi vak’ası yaşanıyor, dünkü Sabah’ın birinci sayfasında haham kostümü içinden bakıyordu okurlara. Tuncay Güney, önce İslamcı gazetelerin Ergenekon’un kilit ismi olarak sunduğu, ancak nedense İslamcı gazeteler dışında pek itibar bulmayan Kanadalı bir Türk.
Daha evvel Akşam’da da çalışmış, yıllar sonra Yeni Şafak’ta ortaya çıktığında gazete koridorlarında adı çalınır gibi olmuştu kulağıma. Pek de olumlu olmayan, dalga geçen cümlelerle. O zaman da kimse ciddiye almamış anladığım kadarıyla.
Zaten kafa karıştırıcı bir kimlik olduğu kesin: İddialara göre önce Fethullah Gülen cemaatine dahil oluyor, hatta Hocaefendi’nin özel kalemi olarak görev yaptığı bile söyleniyor. Buna kanıt olarak da Samanyolu TV’de program yapması gösteriliyor. Tipik bir arabesk filmi temasıyla çocukken ırzına geçildiği için eşcinsel olmuş, güya. Kendisi yaptıklarını bol keseden anlatmayı da seviyor, inanırsanız bir 007’yle karşı karşıyasınız. Herkesle, her kesimle arabuluculuk yapıyor, paralar taşıyor, PKK’yla, Gülen’le, MİT’le ilişkiler kuruyor.
Ve de Kanada’da çenesi düşmüş, bütün bunları anlatıyor.
Bir kere dünya istihbarat tarihi zamanında kullanılan bu gibi figürlerin çenesinin bu kadar düşmesine bir şekilde ihtimal vermez. Birisi eğer çok konuşuyorsa, anlatılmayacak şeyleri çekinmeden anlatıyorsa ortada bir problem vardır. Çoğu zaman da dezenformasyon amaçlıdır bu gibi figürlerin ortaya çıkarılması.
MİT gibi ciddiyetiyle bilinen bir kurum güvenir mi Tuncay Güney gibi birine? Ya da Fethullah Gülen Cemaati?
Güya Tuncay Güney çok ulaşılamaz bir yerde yaşıyor: Toronto’da merkezi, ama Montreal’de falan da bilinmeyen adresleri var. (Yerini neden söyler ki?) Ayrıca çok sıkı korunuyormuş, ama bu onun habire Türk gazeteciler tarafından bulunmasına engel değil.
Dahası, onunla en çok ilgilenenlerin Yeni Şafak ve Sabah olması da tesadüf değil. Sabah, tam da Başbakan’ın yakını yeni patronunun parayı yatıracağı söylendiği gün bu şahısla röportaja yer veriyor... Ve en ilginç açıklaması şu: “Daha fazla anlatamam.”
Şimdi haham olmuş mesela bu şahıs. Yeniden doğmuş bir Yahudi projesi, köse bir Hasid gibi dolanıyor ortalıkta ve şemalar çıkartıyor, bazı şeyler ortaya atıyor ama işin tuhafı bütün bunlar Türkiye’ye özgü bir tiyatro oyununun parçası gibi görünüyor.
Nasıl ciddiye alınır?
Amerika’nın melekleri şimdi de Türkiye’nin üzerinde mi dolaşıyor yoksa, dahası herkes suçlu bir tek kendisi mi masum?
Açıkçası, bu adamı ortaya atıp Ergenekon’un kodlarının çözüleceğine inananan gündem belirleyicilere, görünmez ellere şunun hatırlatılması gerekiyor: Ortadaki figür öylesi bir karikatür ki, eğer ciddiyse bu Ergenekon bizzat onun varlığı bile ciddiyetine şüphe düşürüyor. Şahsi gözlemimi söylüyorum.
Umarım bütün bagel’ları bitirmez.
----------
Bunu ihbar kabul edin
Hakan Şükür, Zaman gazetesine “Kutlu doğum haftasına layık bir derbi olsun” demiş ya, Galatasaray’ın Divan Kurulu daha ne duruyor, alın size Cemaat-Galatasaray ilişkisini araştırmak için bir fırsat daha. Adnan Polat’ın gizli ajandasını, Hakan Şükür’le yıllar sonra yaptığı anlaşmayı, takımın tarikatçılığın esareti altına girmesini araştırın ve koskoca, köklü ve Batılı bir kurumu bu hale düşürenlerden hesap sorun...
Aylar önce Sabri Sarıoğlu’nun Hakan Şükür’le tanıştıktan sonra namaza başlamasının üzerinde durmak gerekiyor, burada normal olmayan bir şey var dediğimde neyi kastettiğimi anlamayanlar belki kutlu doğum haftasında aydınlanır!
-------
Uğur Yücel stress atıyor
New York’ta İlhan Erşahin’in sahibi olduğu Nublu adlı kulüpte görülünce Uğur Yücel, yanına yaklaşıp “Vay Uğur abi, ne yapıyorsun burada” diye soranlara efkarlı efkarlı “Çok para kazandım, çok sıkıntılıyım, kafamı dağıtmaya geldim” diye yanıt veriyor ünlü oyuncu.