TBMM'deki grup toplantısında gündemi değerlendiren MHP lideri Bahçeli'nin hedefinde CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaret vardı. Ziyaretin şaibeli olduğunu öne süren Bahçeli, "Kılıçdaroğlu dersini tarihten değil Türkiye düşmanlarından aldığını gözler önüne sermiştir. Dua et ki yerleşmiş ve güçlenmiş bir demokrasimiz vardır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Konuşmasına Bartın’daki maden faciası ile başlayan Bahçeli, Sayıştay raporu üzerinden madende yaşanan facia için hükümeti eleştirenleri hedef aldı. Bahçeli eleştirileri ‘fırsatçılık’ olarak niteledi. Bahçeli’ “Acı üzerinde istismar yapmanın mert ve sorumlu bir tavırla hiçbir ilgisi olamaz. Amasra'yı konuşuyorken sekiz yıl önceki Soma felaketini hatırlatmak maksatlıdır, hastalıklı bir yaklaşımdır.” dedi
Bahçeli’nin hedefinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyareti de vardı. Ziyaretin şaibeli olduğunu öne süren Bahçeli, “Kılıçdaroğlu’nun ABD’de ne yaptığı, kimlerle temas kurduğu az çok bellidir. 8 saat süreyle ortadan kaybolması kuşkuludur. Gizemli 8 saat içinde neredeydin. Kimlerle fiskos yaptın. Kılıçdaroğlu 8 saatin esrarını milletimize açıklamak zorundadır. FETÖ’cülerle görüp görüşmediğini açıklamak zorundadır. Türkiye’de bulamadığını ABD’de aramak müflis siyasetçinin son çırpınışıdır.” diye konuştu.
Bahçeli konuşmasının sonunda ise kamuoyunda sansür yasası olarak bilenen ve geçtiğimiz hafta Meclis’e getirilerek yasalaşan Basın Kanunu’ndaki değişikliğe değindi. Değişikliğin zaruri bir ihtiyaç olduğunu ifade eden Bahçeli’nin hedefinde ise yasaya muhalefet edenler vardı.
Muhalefeti görüşmeleri sabote etmekle suçlayan Bahçeli, şunları söyledi: “CHP'li bir milletvekili, eline çekici alıp Genel Kurul kürsüsünde telefon kıracak kadar alçalabilmiştir. Sen o çekici telefona değil, kafana vurursan belki ayılabilir, kendine gelebilirsin. Bu çekiç Genel Kurul'a nasıl getirilmiş, kürsüye nasıl çıkarılmıştır? Çekiç de aynen bir silah gibi suç unsuru değil midir? Bu haliyle çekicin mesela kalaşnikoftan ne farkı vardır? Biz Genel Kurul salonunda ne çekiçli eylemcilere ne de kalaşnikoflu teröristlere bilinsin ki, tahammül edemeyiz, sessiz kalamayız, seyirci olamayız.”
“AMASRA’YI KONUŞURKEN SOMA’YI HATIRLATMAK MAKSATLIDIR”
Bahçeli’nin konuşmasından satır başları:
* TTK Amasra Müessesi’ne bağlı bir maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında canlar gitmiş, hayaller sönmüştür. 41 maden işçimiz son nefesini vermiştir. Yaralı kurtarılan 11 işçimizin tedavisi devam ederken, 5’nin durumu ağırdır.
* Devlet tüm imkanlarıyla seferber olmuş, 24 saatte felaket tablosu kontrol altına alınmıştır. Patlamayla ortaya çıkan yangını söndürme çalışmaları da aralıksız sürdürülmüştür. İhmal ve eksik olarak değerlendirilecek ne varsa mutlaka gün yüzüne çıkarılacaktır. Biz de takipçisi olacağız ancak felakete siyasi bir içerik katmak için el oluşturan kimler varsa samimi değildir, dürüst olarak da görülemeyecektir.
* Acı üzerinden istismar yapmanın mert bir tavırla hiçbir ilgisi olamaz. Amasra’yı konuşurken 8 yıl önceki Soma felaketini hatırlatmak maksatlıdır, hastalıklı bir yaklaşımdır. Sosyal medyadan provokasyona heves edenler hem alçak hem de ahlaksızdır.
“FIRSATÇILIK YAPNALARIN KANINDA LEKE VARDIR”
* Acılarımız çok tazeyken Sayıştay’ın 2017 ile 2019 raporlarındaki bölümleri birden bire servis edip suçlu arayışına girenlerin önü arkası iyice araştırılmalıdır. Biz Sayıştay raporlarının değerini elbette inkar etmiyoruz, es geçmiyoruz. Denetim fonksiyonun devlet hayatındaki önemini gayet iyi biliyoruz.
* Maden ocaklarında gaz içerikleri yüksek değil mi, uyulması gereken kurum için yönergeler bilinmiyor mu? Hangi vicdan sahibi maden ocaklarında felaketlere göz yumabilir? Fırsatçılık yapanların kanında leke vardır. Amasra’daki patlama hepimizi yakmıştır. Zillet partilerinin teker teker bu felaketi siyaset malzemesi yaparak gürültü kirliliğine yol açacak olmaları, utanmaz bakışın nerelere kadar tutulduğunu da gösterecektir.
“YERİN ÜSTÜNDE AHKAM KESENLER…”
* Gaz birikme ihtimali olan yerlerde elektrikle çalışan ekipmanlar yerine basınçla çalışan ekipmanların kullanılması ile artan degaj ihtimaline karşı alınacak önlemleri denetim raporlarına geçirmek gayet kolaydır.
* Yerin üstünde ahkam kesenler ile yerin altında kömürün karasına göğüs geren kardeşlerimiziz muhatap olduğu gerçekler bambaşkadır. Mesele bundan sonra aynı acılarla tekrar karşılaşmamaktadır.
* Türkiye güçlü bir devlettir. 2023 yılı Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci yüzyılının nihai eşiği, ikinci yüzyılının ilk adımıdır. Yönetim hayatımızda cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle gerçekleşen kalıcı reform Türkiye’nin önünü açmıştır.
* Kuru üzümden pekmez çıkarmak için eğri bacaklı masalara oturanlar Türkiye bahtiyarlığını göremezler. Bunlar katrandan çıkıp zifte düşen aymazlardır. Bunlar kepçesi suya çarpmış çark gibi dönen ayarsızlardır. Bu ayarsızların zillet içinde olduğu ortadadır.
“DUA ET Kİ YERLEŞMİŞ BİR DEMOKRASİMİZ VAR”
* Türkiye’yi yabancı ülkelere de şikayet etmek şerefli bir tavır değildir. New York’un en işlek caddesinde ergen gibi video çekmek mertlik değildir. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu dersini tarihten değil Türkiye düşmanlarından aldığını gözler önüne sermiştir.
* Dua et ki yerleşmiş ve güçlenmiş bir demokrasimiz vardır. Tek kelime ile diyorum ki; yazıklar olsun. Zillet deyince rahatsız oluyorlar, bu Kılıçdaroğlu ve ittifakı için ne diyelim.
* Kılıçdaroğlu’nun ABD’de ne yaptığı, kimlerle temas kurduğu az çok bellidir. 8 saat süreyle ortadan kaybolması kuşkuludur. Gizemli 8 saat içinde neredeydin. Kimlerle fiskos yaptın.
* Kılıçdaroğlu 8 saatin esrarını milletimize açıklamak zorundadır. FETÖ’cülerle görüp görüşmediğini açıklamak zorundadır. Türkiye’de bulamadığını ABD’de aramak müflis siyasetçinin son çırpınışıdır.
* Kılıçdaroğlu’nun değil cumhurbaşkanı olması, CHP’nin genel başkanı olması bile zuldür. Hiçbir sinsi hesap gözümüzden kaçmayacaktır. Türkiye sahipsiz ve ümitsiz, Türk milleti yarınsız ve çaresiz değildir.
* Kılıçdaroğlu’nun gölgeli ziyaretinin ardından ABD bileti alan İP’in yolu yol değildir. Okyanus ötesinde rol dağılımı yapılmıştır. ABD’yi tavaf etmeye başlamışlar. Zillet ittifakı cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusunun cevabını yanlış yerde aramaktadır. CHP yönetimi virajı alamamış, arabayı devirmiştir.
“ALLAH’A ŞÜKÜR MÜHİM BİR İHTİYAÇ KARŞILANMIŞTIR”
* Bildiğiniz gibi sosyal medya tehlikeli bir mecradır. Bu mecrada her türlü haşarat da meydanı boş bulduğundan at oynatmaktadır. Gelişmiş ülkelerde benzerlerine şahit olunduğu üzere, sosyal medyanın hukuki ve ahlaki sınırlara getirilmesi, yalan ve iftira mahiyetli haberlerin önüne geçilmesi iç barış ve huzur ortamı için büyük bir zaruretti.
* Geçen hafta “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” AK Parti ve MHP'nin mücadele ve müdahalesiyle kabul edilerek yasalaşmıştır. Bu itibarla hepinize teşekkür ediyorum. Allah'a şükür, mühim ve acil bir ihtiyaç milli irade vasıtasıyla karşılanmıştır.
* Zillet ittifakı 29. maddeyi terörize ederek olmadık yollara müracaat edip mezkur kanunun görüşmelerini sabote etmeye kalkışmıştır. Peki ne diyor 29. madde?
* 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa 217. maddesinden sonra gelmek üzere “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” üst başlıklı şu ifadeler eklenmiştir:
“Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Fail suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.”
Zillet ittifakının, çıkarcı yandaşların, buçuk aydınların, kiralık kalemlerin saldırdığı, sulandırdığı ve feryat ettiği meşhur madde budur. Halk arasında endişe, korku ve panik yaratanlara cezai sorumluluk yüklemenin neresi hatalıdır?
Ülkemizin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni, genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayanlara yasal tedbir alınmasının neresi zulümdür?
“SEN O ÇEKİCİ TELEFONA DEĞİL KAFANA VUR”
* CHP'li bir milletvekili, eline çekici alıp Genel Kurul kürsüsünde telefon kıracak kadar alçalabilmiştir. Sen o çekici telefona değil, kafana vurursan belki ayılabilir, kendine
gelebilirsin.
* Bu çekiç Genel Kurul'a nasıl getirilmiş, kürsüye nasıl çıkarılmıştır? Çekiç de aynen bir silah gibi suç unsuru değil midir? Bu haliyle çekicin mesela kalaşnikoftan ne farkı vardır? Biz Genel Kurul salonunda ne çekiçli eylemcilere ne de kalaşnikoflu teröristlere bilinsin ki, tahammül edemeyiz, sessiz kalamayız, seyirci olamayız.
* Dediler ki: Yasayla birlikte korku ve baskı iklimi artacakmış. Seçim öncesinde halkın haber alma kaynakları boğulacakmış. Muhalefetin sesi kısılmak istenmiş. Ucube bir başyapıtmış. Hak ve hürriyete pranga vurulacakmış. Sansür yasasıymış, istibdada çanak tutulmuş, tarih bunu yazmış.
* Bu iddiaların tamamı palavradır, tamamı aldatmadır, söylenenlerin hepsi yalancıların sızlanmasıdır, sosyal medyadan milletimizi manipüle etmeye çalışanların kurnaz ve kurmaca şikayetidir.
* Nasıl olsa yalan haber yayamayacaklar, dertleri bundandır. Nasıl olsa sahte hesapların arkasına saklanıp itibar cellatlığı yapamayacaklar, açmazları, sıkıntıları ve bunalımları bu nedenledir. Zillet ittifakının haberi olsun, ne yapsalar boşuna, köprü suyun öte yakasında kaldı.