İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih dönmez sel felaketinin yaşandığı Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde açıklamalarda bulundu.
Bakan Soylu, sel felaketinin etkilediği kişi tarafından çok ağır olduğunu belirterek, "Kayıplar ne kadarsa bunu da açıklayacağız. Kastamonu'da 48, Sinop'ta 8, Bartın'da 1 kişi hayatını kaybetti. Kastamonu'da 62, Sinop'ta 14 kayıp ihbarı var" ifadelerini kullandı.
Süleyman Soylu şunları söyledi:
'YAŞADIĞIMIZ SEL BUGÜNE KADAR GÖRDÜĞÜM EN AĞIR TABLO'
Bulunduğumuz Bozkurt ve Kastamonu'nun diğer ilçeleri, aynı zamanda Sinop'umuz ve Bartın'ımızda meydana gelen sel felaketi sonrasında sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla arkadaşlarımızla ayrı ayrı bölgelerde çalışmalarımıza devam ediyoruz. HES'in hemen üzerinde ağaçların kökleriyle beraber suyun şiddeti sebebiyle koparılıp dağın tepesinden büyük bir çıplaklık açıldığını gördük. Normal olmayan bir manzarayla karşılaştık. Yaşadığımız sel bugüne kadar gördüğüm en ağır tablodur. Sadece Bozkurt'taki tablo 5 Dereli'nin üstündedir. Esnaf açısından, kayıplarımız açısından, altyapı açısından ağır bir tablo var. Etkilediği insan sayısı açısından da ağır bir tablo var.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve yönetiminde afet sonrası vatandaşımıza ve milletimize karşı en ufak bir mahcubiyet yaşamadık. Kimse 'Nerede bu devlet' demedi. Devlet bütün unsurlarıyla, kurumlarıyla var gücüyle büyük bir çaba ortaya koydu, koymaya devam ediyor, edecektir. Biz burada insanların yaralarını sarmak için çaba sarf ederken 'Ben nasıl bir dedikodu oluşturayım, bunu nasıl bir siyaset malzemesi yapayım' düşüncesinde olanlar var. Biz işimizi yapıyoruz.
Bin jandarma personelimizle, binin üzerinde AFAD gönüllüsüyle, bini aşkın sadece kamyon, vidanjör ve aynı zamanda bütün temizliği yapabilecek araçlarla birlikte temizlik yapıyoruz. Elektriğin verilemediği köylere helikopterle elektrik gönderiyoruz. Milletimizin, vatandaşlarımızın morali ayakta tutulmaya çalışılıyor. Bu travma kolay bir travma değil. Buranın üzerinden siyaset yapmak ayıptır, insanlık dışıdır, şeytanla işbirliğidir. 'HES patlamış' Bu borulu bir HES, barajlı bir HES değil ki, nasıl patlasın? Ama milletin kafasını karıştıracaklar ve siyaset üretmeye çalışacaklar. Bu yalan makinelerine milletimizin itibar etmemelerini altını çizerek söylemek istiyorum.
Bir yalan daha: '500 kişi, 1000 kişi öldü.' Kimden duydun? 'Oradan bir görevli söyledi.' Hayatını kaybeden 58 vatandaşımızın 15'inin kimliği henüz belli değil. 112'ye gelen kayıplar 143 civarındaydı vefatlar da dahil olmak üzere. Aralarında mükerrer oldu, daha sonra ihbarların sayısı arttı. Onlardan ulaştıklarımız, yaşadıklarını gördüklerimiz oldu.
Bütün bunları düşe düşe ihbar rakamı 62 buradaki (Kastamonu) ihbar, yaklaşık 14-15 de Sinop'taki ihbar. Toplam 77. Bu 77'nin hepsi kayıptır veya arama kurtarma yapılacak diye bir şey yok.
Bunları abartmak kimin ne işine geliyor, bilmiyorum. Öyle dedikodularla karşı karşıyayız ki 'Acaba aynı okullarda mı okuduk, aynı memlekette vatan sevgisini mi aldık' diye düşünüyorum. Bence muhalefetin bu olmaması gerekir. Muğla'daki tüm hasarları ödeyerek geldik. Muğla ne zaman oldu? 10-14 gün. Tarım hasarlarının tespiti devam ediyor. Antalya'da yine hasarların önemli bir bölümü ödendi. Vatandaşımızın en ihtiyaç duyduğu anda bu sağlanmaya çalışıyor.
"VATANDAŞLARIMIZ SMS ATABİLİR"
Sayın Cumhurbaşkanımızın AFAD'a verdiği onayla çalışmaya başladık. Yarın itibarıyla kampanyamızı başlatacağız. Şu ana kadar 47 milyon 600 bin lira yardım yapıldı vatandaşlarımızdan. 60 milyon da taahhüt var şu anda. Pazartesi itibarıyla onlar da yatıracaklar zannediyorum.
Vatandaşlarımız SMS atabilirler, ayni olarak da yardım yapabilirler. Ayni yardım yapmak isteyenler, burada ne ihtiyaç olabilir? Giysi ve ayakkabı. Giyim mağazaları vasıtasıyla bunları vatandaşlarımıza ulaştıracağız. Suya ihtiyacımız her zaman var, devam edecek. Kuru gıda kolisine ihtiyacımız var.
Ev eşyası göndermek isteyenler varsa irtibatta bulunabilirler. Köylerden un ihtiyacı geldi, şeker ihtiyacı var. Mutfak eşyası ihtiyacı olacaktır. Evini tahliye ettiğimiz vatandaşlara, evinde hasar olsun olmasın, 3 bin lira veriyoruz. Giyim yardımında, her şeyde bulunacağız. Evinde hasar olan vatandaşa 50 bin liraya kadar kira ve eşya yardımı vereceğiz.
İlk birimini yarın herhangi bir tespit yapmaksızın başlatacağız. Bütün vatandaşlarımızın mağduriyetlerini en yüksek noktada gidermek için elimizden geleni yapacağız. Hangi belediye olursa olsun, biz ayrım yapmadık. Bizi öldürün ama bu milleti öldürmeyin. Meclis'te, dışarıda, bize karşı yaptığınız siyaset üslubundan buralarda vazgeçin. Siyasi muhalefeti, siyasi muhalefetin peşine takılan medyayı, sosyal medyayı, birtakım düşün insanlarını, bilim insanlarını sağduyuya davet ediyorum. Köy yollarının yarın akşam itibarıyla zannediyorum yüzde 90'ını bitirmiş oluruz.
İstanbul'da Ali Baba Sultan Cemevi'ne saldırıİstanbul'da Ali Baba Sultan Cemevi'ne saldırı
PENDİK'TE CEMEVİNE ÇİRKİN SALDIRI
Batı'nın istihbaratı ciddi bir provokasyon içerisindedir. Bugün Pendik'te bir Cemevi'yle ilgili hiçbirimizin tasvip etmediği bir saldırı söz konusu oldu. Türkiye'de bir Sünni ve Alevi meselesi var mı? Var olduğunu söyleyen çarpılır. Ama bir mesele var: Acaba Türkiye'de hangi fay hattını nasıl tetikleyebiliriz?
Bu bir istihbarat çalışmasıdır, çok net söylüyorum. Bugünkü olayda da failler yakalandı. Sonuç ne çıktı? Bu saldırganların Sünni, Alevi olması önemli mi? Türkiye'yi dışarıdan tahrik etmek isteyenler bunu yaptırıyorlar. Ellerindeki elemanlara yaptırıyorlar. Kim yapıyorsa cezasını çekmelidir. Bu hem ahlaksızlıktır hem de kanunen suçtur. Bugün öyle bir çatışma oluşturulmaya çalışılıyor ki sosyal medyada. Batı'nın para verip havlattığı adamları 15 gün önce Türkiye deşifre etti.
Hangi vakıfların kimleri desteklediğini, hepsini biliyoruz. Ankara'da, Altındağ'da Suriyeli de olsa, Afrikalı da olsa, başka bir memlekete de mensup da olsa, Türk de olsa birbirini öldürmesini kabul etmemiz mümkün mü? Etnik köken üzerinden bir katliamı başka bir noktaya çekmek bize yakışır mı?
Sayın Kılıçdaroğlu'nun her zaman olduğu gibi tuzu kuru. Irkçılık bu coğrafyanın kaderi değildir. Irkçılık Batı'nın karakteridir ve bu coğrafyaya ihale edilmek istenen bir karakterdir, biz bunu reddediyoruz.